Rize Arıcılar Birliği tarafından Rize Ticaret ve Sanayi Odası (RTSO) salonunda 'Arı Hastalıkları ve Arıcılığın Sorunları' konulu bir seminer düzenlendi. Seminerde konuşan Doç. Dr. Hayrettin Akkaya, arı akarının sebep olduğu, verim düşüklüğü gibi semptomlarla kovanlarda sönmeye varan etkiler oluşturan, kolaylıkla bir kovandan diğerine bulaşabilen, diğer hastalıklara zemin hazırlaması ile de oldukça önem arz eden bir hastalık olan 'Varroa'nın kolonilerde üremesinin ilkbaharda kuluçka faaliyetiyle birlikte başladığını ve sonbaharda bu faaliyetin sona ermesine kadar sürdüğünü belirtti.

Varroa hastalığı nedeniyle yavru arıların iyi gelişemediğini, erginlerin ise güçsüz ve uçamaz hale geldiğinin altını çizen Doç. Dr. Akkaya 'Parazitten kurtulmak için çırpınır ve huzursuz olurlar. Arı ailesindeki erkek arı sayısı belirgin bir şekilde düşer. Erkek arıların çiftleşme yeteneği azalır.

Ana ve işçi arıların ömürleri kısalır. İşçi arılar normalden küçük olur. Gözden çıkan genç arılarda kanatsızlık, tek veya kısa kanatlılık, eksik bacak, kısa karın gibi anomaliler görülür. İşçi arıların yavru bakımı zayıflar ve buna bağlı olarak ananın yumurtlama kapasitesi azalır. Varroa'ların beslenmesi sırasında açtıkları yaralar, çeşitli hastalık etkenleri için elverişli bir ortam oluşturur.

Arıların hastalıklara karşı direnci de azalır. Hastalık nedeniyle zayıf düşen koloniler yağmalanırlar. Arılar huzursuz oldukları için bazen kış salkımı yapamazlar' dedi.

Varroa'nın gerek yayılma yollarının çokluğu, gerekse koloni biyolojisine çok iyi adapte oluşu nedeniyle bu hastalıkla mücadelenin zor olduğunun altını çizen Doç. Dr. Hayrettin Akkaya, şunları söyledi:
'Parazitle mücadelede fiziksel, biyolojik ve kimyasal çeşitli yöntemler denenmektedir.

Fiziksel ve biyolojik mücadele arıların kovana bal nektarı getirdiği dönemde, kimyasal mücadele ise balın hasadından sonra, yavrunun en az olduğu dönemde yapılır. Fiziksel mücadele, Varroa'ların kovan içi uygun yaşam koşullarını belirli bir süre değiştirmek amacıyla uygulanan ısı uygulamalarıdır.

Özel hazırlanmış kovanlarda kovan sıcaklığı yapay yollarla, kontrollü olarak sıcaklık 46 dereceye çıkartıldığında, akar bu sıcaklıkta yüzde 74-98 oranında ölerek, kovan dip tahtasına düşmektedir. Kimyasal bir bileşik kullanılmaması, balda kalıntı sorununu ortadan kaldırmaktadır. Ancak bu yöntem pahalı ve dikkat isteyen, herkesin kolaylıkla uygulayabileceği bir yöntem değildir.

Biyolojik mücadele ise bilindiği gibi dişi varroalar ilkbahar döneminde yumurta atmak için erkek arı gözlerini tercih ederler. Bu dönemde kolonilere üzerinde erkek arı gözü bulunan petekler verilerek dişi varroaların erkek arı gözlerinde toplanması sağlanır. Bu gözler kapandıktan sonra kovandan çıkartılarak imha edilir. Böylece dişi varroanın bu dönemde attığı yumurtalar ve kendisi erkek arı pupaları ile birlikte yok edilmiş olur.

Bu dönemde koloniye yarısı kesilmiş petekli çerçeve verildiğinde, arılar peteğin alt kısmına erkek arı gözlü yeni petek örerek tamamlarlar. Varroalar erkek arı gözlerinde çoğalmayı tercih ettiklerinden gözlerin kapanmasından hemen önce bu gözlere girerler. Bu gözlerin kapanmasından sonra erkek arı gözlü petek kesilerek imha edilir. Bu yöntemle kolonideki varroa miktarını azaltmak mümkündür. Ancak aynı zamanda işçi arı gözlerinde de çoğalan varroalar etkinliğini sürdürür.

Bir başka mücadele yöntemi, nektar akımı döneminde işçi arı gözleri içerisine bırakılan varroa yumurtalarını yok etmeye yönelik çalışmadır. Bu yöntemde, koloninin ana arısı ana arı ızgarası kullanılarak bir çerçeveye hapsedilir ve böylelikle bütün varroa yumurtalarının bir petekte toplanması sağlanır. Bu petek kapalı yavru döneminde kovandan çıkartılarak imha edildiğinde kovandaki varroa yumurtalarının tamamı yok edilmiş olur. Bu yöntemin dezavantajı her dönemde uygulanamaması ve koloni gelişimini kısmen engellemesidir.'

Kimyasal mücadelenin önemine vurgu yapan Doç. Dr. Akkaya, 'Akarisid' özelliğe sahip çeşitli kimyasal maddelerle yapılan ilaç uygulamalarında şu noktalara dikkat edilmesi gerektiğini belirterek şu önerilerde bulundu:
'Laboratuvar testlerinden geçirilmemiş, arı ve insan sağlığı üzerinde olumsuz etkisi olan kimyasal maddeler kullanılmamalıdır. İlaçlar mutlaka tarif edildiği şekilde ve uygun dozda kullanılmalıdır. Bal hasatı döneminde kesinlikle ilaçlama yapılmamalı, erken ilkbahar ve geç sonbaharda ilaçlama yapılmalıdır.

İlaçlama genellikle hava sıcaklığının 14 derecenin üstünde olduğu günlerde ve arıların kovana döndükleri tercihen akşam saatlerinde yapılmalıdır. Kovanda bölme tahtaları varsa ilaçlama sırasında çıkartılarak arıların serbest hareket etmeleri sağlanmalıdır. Fumigant şeritlerin alevli yanmamasına dikkat edilmeli, uygulama sırasında maske, eldiven, gözlük takılmalıdır.

Bu kapsamda erken ilkbahar ve özellikle geç sonbahar döneminde Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından bal arıları için bu amaçla ruhsatlandırılmış ve veteriner hekim reçetesi ile satılacak ilaçlar kullanılmak suretiyle düzenli ilaçlama yapılmalıdır. Bu şekilde balda ilaç kalıntısının en aza indirgenmesi de temin edilmiş olacaktır. Ayrıca coğrafi durum ve iklim şartları çerçevesinde aynı bölgedeki tüm arılıkların da eş zamanlı olarak ilaçlanması sağlanmalı ve bu denetlenmelidir.'

memlekethaber

Editör: HABER MERKEZİ