arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın;
siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın,
kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.


Beşinci kıtasıdır bağımsızlık şiirimizin bu satırları!

Bu kıtanın öncesindeki son satırın ‘’medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar’’ dizesi ile bitmesi ise çok ilginçtir !

Yurdumuza uğrayan alçak mı yoksa bizler polyannalarmıyız bilinmez ama gövdemizi siper edemediğimiz gibi bu hayâsızca akının devam edeceğiz kesin.

Hakkın bize vaat ettiği günlere gelince;

Müslüman Irak’a  F-16’lar kaldırmak için İncilik üssümüzü kapatacağımız…

NATO talimatları gereği ‘’anlamsızca’’ Lübnan asker göndermekten vazgeçeceğimiz…

Afganistan’da Amerikan kuklasına dönüştürdüğümüz Mehmetçiğimizi geri çağıracağımız…

Sıkı bir ekonomi politikası geliştirip IMF’ye muhtaç olmayacağımız…

PKK’ya destek verdiği kesin olanların, yine PKK’ya terör örgütü dediği an mutlu olmaktan vazgeçeceğimiz zaman…

‘’Hakkın bize vaat ettiği günlere’’ yaklaşmaya başlayacağız demektir.

Ekranlarımıza yansıyan acizlik görüntülerinin en ağırı belki de; altmış bir yaşında ki genç belediye başkanımızın, sırtının sıvazlandığı andaki duyduğu haz ve otuz iki dişinin mutluluk belirtisi olarak gözükmesi idi.

Sırtı sıvalanırken gülümseyen genç başkan ile sırtının ve hatta birçok bölgesinin yıllardır ABD tarafından el ense yapılan ülkem arasındaki orantının ilişkisi ise bir diğer merak konusu?

Bu gidişle yarından yakın olmadığı kesin ama yine de umutla…

doğacaktır bize vaat ettiği günler Hakk’ın…
kim bilir, belki yarın… belki yarından da yakın !