Senoz Vadisinde yapılan santral çalışmalarının protesto etmek amacıyla çevreciler Seslidere Köyünde bir protesto eylemi yaptılar.

Eyleme katılan çevreciler HES santrallerinin çevreye büyük zararlar verdiğine dikkat çektiler. Eyleme CHP Rize İl başkanı Mehmet Aslankaya, TEMA Vakfı Rize Şube Başkanı Nevzat Özer, Madenli Bağımsız Belediye Başkanı Ahmet Yazıcı, Tek Gıda İş Sendikası Rize Bölge Başkanı Nacı Bayraktutan’da katılarak destek verdi.

Eylemde ilk konuşmayı Senoz deresi ve Çevre Köylerini Koruma ve Dayanışma Derneği Başkanı Doktor Mahmut Akyıldız, İstanbul’ da yaşadığını ifade ederek, “Buraya gelirken hastalarıma memleketimin ciğerlerini sokuyorlar. Bunu önlemek için Rize’ye gitmeliyim dedim. Hastalarımda bana izin verdi. Senoz Deresi tarihi bir sınav veriyor, hem de öyle bir sınav ki 1200 yıllık bir sınav, olmak ya da olmamak sınavı. İstanbul’da yaşıyorum ama hayal dünyam hep memleketim. Bu güzellikleri birileri çıkıp şimdi yok etmek istiyor. Bu katliama hep beraber dur demek zorunluluğumuz var, kendimiz için, çocuklarımız için.Artık günümüzde savaşlar ömürlerini tamamlıyor. Bundan sonra su savaşları olacak. Bunu bilen süper güçler memleketimizin gürül gürül akan sularına göz koydular.Araya taş ören, yandaş firmaları alarak derelerimize el koymak istiyorlar. Buna hükümette göz yumuyor. Senoz halkı olarak buna dur dememiz gerekiyor. Siyasilere sesleniyorum, bu katliamı engelleyin. Yoksa biziz canımızı ortaya koyarak katliamı engelleyeceği” dedi.

Akyıldız, “Şimdi de gürül gürül akan dere sularına gözlerini diktiler. ALLAH GÖZÜNÜZÜ DOYURSUN. Bir kanser gibi sardı bu bela derelerimizi. Cebine bir HES projesi koyan, yanında bir de CED raporu uyduran bu doğaseverler! Buldukları en yakın derenin başına oturup bir santral kurma sevdasıyla çevredeki ormanları öncelikle bir güzel temizliyorlar. Ardından ağır makineleriyle bu orman güzergâhında kocaman yollar yaparak yıllardır el değmemiş doğayı kirletiyorlar. Yarın bu yollardan bu bölgeye geleceklere bu doğanın nasıl talan edileceğini öğretiyorlar. Sıra derenin temiz suyuna gelmiştir artık. Debisi-yüksekliği ne olursa olsun bunu dinleyen yok. Zaten Enerji Bakanlığı'ndan bir yakınını bularak cebine CED raporunu koymuştur bir kere. Bir tarafta yeşili katlediyor bir tarafta yeşil dolduruyor cebine. Bu hikaye son günlerde Karadeniz kıyılarında geçiyor. Rize İkizdere, Çayeli Çataldere, Hemşin Çamlıhemşin, Fındıklı Çağlayan Dereleri üzerinde oynanan bu oyunun adı elektrik üretimidir. Evet bir avuç elektrik uğruna doğayı akıl ve vicdan almaz şekilde katledenler ve onlarla işbirliği yapanlar bu ülkeyi çok sevdikleri için, elektrik enerji ihtiyacını karşılamak için baltalarını sırtlamışlar, yollara düşmüşler. Ürettikleri elektriği sözüm ona çok ucuza üretip! Yine çok ucuza devlete satacaklar. Milli ekonomiye katkı sağlayıp Türkiye bütçesini delecekler pardon destekleyecekler. Çünkü birçoğunun Dünya Bankası'ndan Hükümet aracılığı ile sağladığı kredileri sonunda ya Hükümet geri ödemek zorunda kalıyor, ya da santraller çalıştırılmazsa bile yapımcı firmaya devlet belli bir tazminat ödemek zorunda kalıyor. Dere yataklarında kurulan taş ocaklarına hiç değinmeye gerek yok. Dere yataklarından alınan taşlarla deniz dolduruluyor, çakıllarla temeller dolduruluyor. Olan derelerimize, ormanlarımıza oluyor. Bu tahribat sorumsuz bir şekilde devam ediyor. Bu ülkede bağımsız mahkemeler var. Şu an bunların karşısında tek kurum olarak duruyor. Çünkü bu bezirgânlar Radyo-TV-basını bir şekilde arkalarına almışlar. Bu tefeci zihniyet köy muhtarını satın almış, halka şirin gözükmek için akla gelmeyecek yöntemlerle halka ulufe dağıtmış. Bizim insanlarımız iyi niyetle kurulacak olan santrallerin ülkeye ve özellikle kendi yörelerine faydalı olacağına inandırılmış. Ama kazın ayağı öyle değil. Dünyada kuraklık yaşanıyor. Bu bir gerçek. Akdeniz-Ege kısa bir süre sonra çölleşecek. Dünyanın birçok yerinde şu anda baş gösteren bu kuraklık, suya olan ihtiyacın doruk noktasına çıktığı bir dönemde bütün sermaye gruplarının dikkatini Karadeniz'e çevirmesine neden oluyor. Bu nedenle kurulacak santrallerin o yöreye bırakın katkısını, zararı var. Hem de çok vahim bir zararı var. Telafisi olmayan ve geri dönülmesi zor olan zararlar. Çataldere-Çayeli'nin değişik yerlerinde HES kuracağım diye büyük bir katliam yapan bu zihniyet bu gücü nereden alıyor? Bu sorumsuzca davranışların kaynağı nerededir? Bir avuç yeşil dolar uğruna Karadeniz'de bir doğa katliamı başladı. Birileri düğmeye bastı. Bu Karadeniz'in bütün derelerine sıçrayacak, bir kanser gibi tüm Karadeniz'i saracak. İş işten geçmeden, bu doğa katliamına dur demek gerekiyor. Ama geç kalmadan. Çünkü Çataldere Çayeli'nde binlerce ağaç kesildi. Hem de yüzyıllık ağaçlar. Sırada İkizdere var. Sırada Hemşin var. Çünkü onlarca HES projesi var. Trabzon'da, Giresun'da, Sinop'taki derelerde zaten çalışmalar başladı. Bu katliamı durdurmak sadece bağımsız yargıyla olmaz. Sivil Toplum Örgütlerine çok iş düşüyor. Hukuk ve halk bir araya gelerek doğamızı, derelerimizi, geleceğimizi kurtarabiliriz. Öyleyse haydi ayağa kalkalım. Bir araya gelelim, elele verelim. Gelecek kuşaklara, çocuklarımıza yaşanabilir bir dünya bırakmak için herkes üzerine düşeni yapsın” dedi.

Daha sonra konuşan Tema Vakfı Rize Şube Başkanı Nevzat Özer, Türkiye’nin en önemli bitki örtüleri Senoz Vadisindedir. Çok farklı bitki türleri bu vadide yetişmektedir. Senoz Vadisi Türkiye’nin 200 ekolojik bölgesinden biridir. Bura 3 iklimi yaşayabiliyoruz. Senoz Vadisinde 2500 bitki türü vardır. Koca İngiltere’de 1800 bitki türü, Hollanda’da 1500 bitki türü vardır. Siz şimdi İngiltere’de bitki türünü yok etmeye çalışsanız engellenmez misiniz. Bu olayı sadece ülkemizde yapabilirler. Çünkü başta işbirlikçi bir hükümet var” dedi. Konuşmalardan sonra çeşitli sloganlar atıldı.

Editör: HABER MERKEZİ