Tek gıda iş sendikası genel başkanı Mustafa Türkel 9 aydır kendilerine işkence çektiren Çaykur Yönetimine artık müsemma göstermeyeceklerini söyleyerek” Ne ektiyseler onu biçecekler, baskılarla bizden ayrılan ve pişman olanlara kapımız açık, ancak siyası ve inatla bize karşı olanlar yerlerinde kalsın onlara kapımız kapalı” dedi.

İlyas GÜR

Öğretmen evinde üyelerine yemek veren Tek gıda iş sendikası iftar yemeği sonrası konuşan genel başkan Mustafa Türkel artık müsemma göstermeyeceklerini söyledi.

Rize öğretmen evinde yaklaşık 500 kişi ye yemek veren Tek gıda iş sendikasının yemeğine MHP Rize İl başkanı Zeki Mayi, CHP Rize İl Başkanı Mehmet Aslankaya, DP Rize İl Başkanı Tuncer Ergüven, İşçi Partisi Rize İl Başkanı M.Sina Kan, sivil toplum örgütlerinin temsilcileri katıldı.

 

Yemekte konuşan Tek Gıda İş sendikası genel başkanı Mustafa Türkel, Dokuz aydır Rize’de adı sendikal rekabet olan ama bize göre sendikal tercihin çok daha ötesinde amaçları ve niyetleri olan bir mücadeleyi yaşadıklarını belirterek, “Çaykur işçisi sendikasına bağlılık mücadelesini verirken baskılardan, siyasi baskılardan, işyerinde yapılan bürokratik baskılardan bunaldığı zamanlar oldu. Tereddüt geçirdiği zamanlar oldu. O kadar bilgi kirliliği oldu ki bir kısım arkadaşımız safiyane duygularla diğer sendikaya gitmek zorunda kaldı. Bu direncini kullanamadığı için buna karşı gerektiği kadar bilgi gerektiği kadar direnç koyamadığı için maalesef diğer sendikaya giden ve hala o sendikaya olan 4 bin 200 tane arkadaşımız var. Bugün açıklıyorum, belgelerini fabrika fabrika, ilçe ilçe alabilirsiniz. Tek gıda iş sendikasının bu mücadele sonunda ortaya koyduğu sayı 9 bin 600 civarıdır. Diğer sendikanın da 4 bin 200 civarında bir üyesi vardır. Bunun anlamı Tek Gıda İş Sendikası Allah nasip kısmet ederse 2009 yılı toplu iş sözleşmesini 55 yıl olduğu gibi bundan sonrada Çaykur’ da yapmaya devam edecektir. Halen daha da diğer sendikada duran arkadaşlarımıza da buradan çağrı yapmak istiyorum. Art niyetli olanlara değil, o insanların safiyane duygularını bürokratik, siyasi baskılarla sendika değiştirmek zorunda bırakılan arkadaşlarımıza kapımız sonuna kadar açık. Sekiz eylül tarihi itibari ile çalışma bakanlığına müracaatlarımızı yaptık. 23. dönem toplu iş sözleşmesini imzalamak için müracaatlarımızı yaptık. Sanıyorum diğer sendikada bu konu ile ilgili müracaatını yapacak ve bakanlık kayıtları incelenecek, iş yerlerinden listeler istendi zaten, listelenerek tespitleri yapılacak. Bu dediğimiz tespitler içinde de rakamları küsuratları ile değil net bir şekilde söyleyeyim kafa karışıklığı ortadan kalksın. 13 bin 921 çalışandan, 4 bin 230 tanesi Öz Gıda İş Sendikasında, 9 bin 691 çalışan da Tek Gıda İş Sendikasında. Sendikasında bağlılığından tereddüt geçirmiş diğer tarafta olan arkadaşlarıma yine söylüyorum, başımızın üstünde yerleri var. Ama bu olaya art niyetli siyasi veya ekonomik çıkarları doğrultusunda art niyetli yaklaşan arkadaşlarımızı da beklemiyoruz. Onlar o direnç ve inatlarını sürdürmeye devam etsinler zararlarını göreceğiz. Hani birileri diyordu ya sözleşmeden kaybınız olmaz diye, sözleşmeden kaybı olmayacaksa sorun yok orada kalmaya devam etsinler” dedi.

Türkel, “Bu mücadeleye başlarken dedik ki bu mücadele sendikal mücadelenin ötesinde Çaykur’ un var olma- yok olma mücadelesidir. Hükümet biliyor ki Tek Gıda İş Sendikası Çaykur’ da olduğu sürece özelleştirmeyi kolay kolay yapamayacak. Çünkü Tekel’de bizim nasıl mücadele ettiğimizi Sayın Başbakan çok iyi bilmekte, hükümette bunun farkında. On sekiz- yirmi yıldır o mücadeleyi sürdürmüşüz sürdürmeye de devam ediyoruz, şimdi Çaykur’ da kolay olmayacağını biliyor. Çayla ilgili, Çaykur’la ilgili bu bölgede ki çay ekicileri, çay üreticileri, sivil toplum örgütleri ile birlikte geçtiğimiz hafta gönderdik bir çay platformu kurmaya başladık. Karadeniz bölgesinin en büyük sivil toplum örgütü olacak. Çay ekicisi, üreticisi, siyasi partiler ve sivil toplum örgütlerimizden oluşan çay meclisi ve onun sözcülüğünü de yapan çay platformu kurulması için Tek Gıda İş Sendikası olarak bu girişimi başlattık ve bununla ilgili ziraat odalarımızdan olumlu cevaplar gelmeye başladı, çay ekici derneklerinden olumlu görüşler gelmeye başladı. Önümüzde ki günlerde ben Rize’ye gelerek siyasi partilerin il başkanlıklarını bizzat yönetici arkadaşlarımla beraber ziyaret ederek il başkanlıklarımıza da bu konu ile ilgili önerilerimizi kendilerine götüreceğiz ve geldiğimiz mesafede onların katkılarını ve desteklerini isteyeceğiz. Giresun Tirebolu’dan, Hopa Kemalpaşa’ya varana kadar bu çay platformu bu bölgede ki çay ekicisini çay üreticisini ve çay işçisi ve Çaykur’ un geleceği için en etkin sivil toplum örgütü olma yolunda çok kısa zamanda mesafe alacağını göreceğiz. Yani hükümet güdümlü Sayın Vekili de başkan yaptıkları hükümet güdümlü konsey gibi bir konsey değil bu. Doğrudan doğruya gücünü üreticiden alan, halktan alan bir sivil inisiyatif gurunu olacak ve çayın kaderine el koyacak. Önümüzde ki haftalarda bu konunun gerçekleştirilmesi için Tek Gıda İş Sendikası olarak bütün gücümüzle seferber olacağız. Çayın özelleştirilmesi dediğimizde bize zaman zaman karşı çıktılar nereden çıktı bu özelleştirme diye. Elimde hükümetin AB’ye sunmak için hazırladığı uyum programı var. Diş işleri bakanımız ve baş müzakereci Sayın Babacan siyasi partilerimizi gezerek Genel merkezlerine bu programı onlara da takdim ediyor. Bu programda 2009 yılında şeker fabrikaları ile Çay üretimi ile ilgili bir şey var. AB ulusal programında sunacakları programda çayın özelleştirilmesinin 2009 yılı içerisinde gerçekleştirileceğini taahhüt ediyor. Bunun için Tek Gıda İş Sendikası tüm arkadaşları ile bütünleşerek şuanda gelmemiş ama içi bizimle birlikte atan arkadaşlarımızı da ikna ederek onları da bu çatının içerisine bir an evvel toparlanmalarını sağlamak. Yerelde sivil toplum örgütleri ve siyasi partilerimizle iş birliği içerisinde bu işe gönül vermiş üreticilerimizle birlikte bu mücadeleyi vermek zorundayız. Tüm uluslar arası camianın çalışma hayatı ile ilgili dikkati burada olan çok yiğitçe bir mücadele sergilendi. Bir şey yaptık hep birlikte. Hükümetlerin her zaman haklı olmadığını ve hükümetlerin her dediğinin her zaman yapılmayacağını ve hükümetlerin her zaman doğru politika uygulamadığını ve hükümetlerin seçme iradesi kullanan halkın, bu yörede ki insanların sendikasını seçme iradelerini ve özgürlüğünü kimse ile paylaşmayacağını ortaya koydunuz. Hepinize bir kez daha şükranlarımı sunuyorum. Zaman zaman Sayın Başbakanında adını kullanarak çok ileri gittiler. Tek Gıda İş Sendikası bu gün on eylül, sekiz eylülde ki tek gıda iş sendikası olmayacak. Dokuz eylül de Tek Gıda İş Sendikası başka bir sendika olacak demiştik. Sendikanın izni ve bilgisi olmadan yapılacak her hangi bir idari tasarruf bizim için eylem nedenidir. Yani a iş yerinden canı istediği beş kişiyi istediği yere geçirmek bizim için eylem nedenidir. Toplu iş sözleşmesinin hükümlerini yok sayarak, hukuku yok sayarak Çaykur’u derebeyi gibi yönetmeye kalkmak bizim için eylem nedenidir. Çok net ifade ediyorum maaşları ödenmesi gereken süre içerisinde ödenmezse üretimden gelen gücümüzü kullanmak ve eylem yapmak bizim için bir haktır, bundan sonra hiçbir tolerans tanımayacağız. Hiçbir yönetici arkadaşımız da bu konuda toleranslı davranmasını reddediyorum. Şimdi yeni bir dönem, ya Çaykur’u yönetenler doğru yönetecekler işçinin iradesine saygı duyacaklar, toplu iş sözleşmesine saygı duyacaklar. Yâda ben buraya geldim alıştım dokuz gün değil otuz dokuz gün burayı sallarız, Türkiye’yi de buraya yığarız. Bundan sonra burada aktif sendikal hareket olacak. Karşılıklı saygıya dayanan sendikal anlayış olacak. Çaykur’un yönetim kadroları bu inatlaşma ve hukuksuz davranışlarını sürdürürlerse bilsinler ki eylemin her türlüsünü burada yapmakta asla yılmayacağız. Ve bunu yaparken şu mübarek günde Allah şahit olsun ki yataklarında uyutmayız onları. Önce Çaykur demiştik şimdi önce bu bölge ve Çaykur çalışanları diyoruz. Çaykur’un soyunma dolapları değişecek, tuvaletler yenilenecek. Yoksa bizden üretim beklemesin kimse”dedi.

Editör: HABER MERKEZİ