Uzun bir zamandan beridir Ovit Tüneli Rize gündeminde haklı bir yer almış durumdadır. Bu konuda yazmamış ve söz söylememiş olanlar kendilerinde eksiklik hissetmekte, ipin ucundan tutmamış gibi yahut salma kirişi taşınırken omuz vermemiş gibi bir imece kaçağı duygusu ile etkilenmektedirler. Bu güzel ortamın sürmesi elbette gereklidir, fakat konunun laftan, edebiyattan, hayalden öteye geçip projeye, eyleme ve somut gerçeğe dönüşmesi yönünde artık peş peşe sağlam adımların atıldığını da görmek zamanıdır.

Her ne zaman Erzurum-Rize bağlantısından söz açılsa Ovit geçidi ve dolayısıyla Ovit Tüneli hatırlanır. İşte o zaman bir hak teslimini de zikretmek kadirşinaslık borcudur.

Konuyu Rize için elzem gören rahmetli Rize Belediye Başkanımız Ekrem Orhon'un hem Rize il sınırları içinde hem de Erzurum sınırları içinde bu yolu kısaltıcı çabaları ve tünel yaklaşımı görüşünü bölge çapında gündemde tuttuğu unutulamaz.

Keza aynı konuyu ülke gündemine oturtmak için kendi mali kaynaklarıyla raporlar hazırlayıp GAP ile bağlantılı şekilde ülkenin etkili çevrelerinde tartıştıran, broşürler dağıtarak ülke kamuoyunun oluşmasına çalışan değerli hemşehrimiz Cihan Yamakoğlu'nu da anmadan geçmek mümkün değildir. Burada Tahsin Bayramoğlu ve İsmet Kösoğlu gibi benzer pek çok mahalli ismi de ekleyebiliriz.

Şimdi açıklıkla şunu ifade edebiliriz ki Ovit Tüneli Projesinin ülke gündemine oturmasının tam zamanıdır. Bilinenleri tekrarlamadan, şu veya bu tarzdaki gerekçeleri defaatle sıralamadan ‘’domino taşı etkisi ‘’yapacak hamleleri başlatmak sürecindeyiz. Ülkenin kalbi Ankara'dan görünenlerle taşradan algılanan hususları eşleştirip mevcut durumun resmini yahut röntgenini objektif bir şekilde değerlendirmeliyiz.

Bir kere itiraf edelim ki, çok ve desteksiz konuşan Rize kamuoyu Ovit Tüneli Projesine diğer taraftar çevrelerin katkısını gereksiz kılacak bir olumsuz işleve yol açmıştır. ''Nasılsa Rizeliler bu işi kotarır ''zannı, destek verecek çevreleri, özellikle İspirli bir Sağlık Bakanına sahip Erzurum'un etkin bürokrat potansiyelini atalete sürüklemiştir.

DPT gibi önemli bir kuruluşa bu proje için bilgi almaya gidenler; sadece Rize valimiz Kasım Esen ile projeci milletvekilimiz Bayram Ali Bayramoğlu olmuştur. Konuyla yakından ilgilenenlerin pek ala algılamış oldukları gibi, az gitmiş, uz gitmişiz; fakat dönüp ardımıza bakınca, görmüşüz ki, bir arpa boyu kadar bile mesafe almamışızdır.

DPT gerçekten ülke çıkarlarını gözeten bir yaklaşımla Ovit Tüneli'nin gerekliliğine karar vermiş ve yatırım planına almıştır. Ancak hareketin ilk ivmesi Karayolları Genel Müdürlüğü'nden kaynaklanmak zorundadır. Yoksa DPT'nin Ovit Tüneli'ni yatırım programına alma kararı bir iyi niyet gösterisi olmanın ötesine geçemez.

Ovit Tüneli'nin gerekliliği, bu 2640 rakımlı tarihi aşıtın dört mevsim işlerliğe kavuşmasının ülke güvenliği için de şart olmasından dolayıdır. Doğu Anadolu'yu ve onunla birlikte GAP'la bereket fışkırtacak Güneydoğu Anadolu'yu Doğu Karadeniz'e ve Karadeniz ülkelerine bağlayacak en emin, en kısa yol olması yüzündendir. Herhangi bir heyelanla Zigana geçidinin kapanması halinde, şimdi bile alternatif olmayan Artvin-Hopa arasındaki Cankurtaran geçidi, Çoruh Vadisi'nde yapılan barajlar nedeniyle en az 100 km. daha fazla uzayacak yol durumundan dolayı hiç de kullanışlı bulunmayacaktır. Yılda 110 milyon ton olacağı hesap edilen GAP ürünlerinden en az 50 milyon tonunun taşınacağı en ekonomik güzergâh olan bu ''tali ipek yolu '' Ovit Tüneli ile daha da cazip hale gelmeli ve getirilmelidir.

Peki, Karayolları'nın bu vizyonda bir hazırlığı var mıdır? Acil eylem planlarında yer bulmayan bu güzergâhın üzerindeki Tünel için bir proje hazırlama çalışması var mıdır?

Görünürde olmadığı hazin ve acı bir gerçektir. Böyle bir ortamda hamiyetperver hemşehri iş adamımız Talip Kahraman'ın tünel maliyetinin % 51'ini karşılayacağını belirten noter tasdikli taahhütnamesinin de pek fazla bir anlamı bulunmamaktadır.

Ayrıca dikkate alınması gereken bir diğer husus da şudur: Bugünkü şartlarda Ovit Geçidinin takriben 200 -250 metre tabanından geçecek olan 10–12 km.lik bir tünelin maliyeti de, 45–50 000 USD/km. birim fiyatı üzerinden 500–600 milyon dolar gibi bir rakama baliğ olacaktır. Fedakârlık yapılacak miktarın 300 milyon dolar gibi bir rakama çıkması iş adamımızın yeniden taahhüdünün arkasında olup olmadığını sorgulamak gereğini ortaya koymaktadır.

Karayollarından bağımsız bir proje hazırlamak ve sonra bunu Karayolları'na kabul ettirmek de devlet işleyiş mekanizmasına uygun olmadığına göre, yapılması gereken iş, ne yapıp edip, bir Başbakanlık talimatıyla Karayolları'na bir Ovit Tüneli Projesi hazırlattırmaktır. Bunun için bir kaç trilyonluk bir proje hazırlık çalışmasına kaynak aktarılmalıdır. Bölgenin sondajlarla etüdü yapılmalı, en az ikisi gidiş- geliş ve biri de emniyet tüneli şeridi olmak üzere üç şeritli ve 200 metresinde bir acil emniyet çıkışlı bir tünelin yapımını öngörecek proje için hâlihazırdaki trafik ile gelecekteki trafik durumları dikkat nazarına alınarak kabul edilebilir bir proje ortaya konulmalıdır. Bu sayede engebeli ve dağlık bir yapıda olan ülkemizde çok gereklilik taşıyan tünel teknolojisi de geliştirilebilir bir fırsat yakalamış olacaktır.

Ovit Tüneli'ni hayalimiz olmaktan çıkarıp gerçeğimiz haline dönüştürecek olan şey, Karayolları'nca başlatılacak çalışmalarla adamakıllı bir proje hazırlanmasından geçmektedir. İpin ucunu buradan yakalamadıkça boşluğa olta atmanın semeresini görmek mümkün değildir...

Bahattin KARAGÖZ

(Kimya Yüksek Mühendisi) 
BARİDER Başkanı

Editör: HABER MERKEZİ