Dilek ASLAN

2008 yaş çay kampanyası birinci sürgünün bitiminde ÇAYKUR Genel Müdürü Sayın Ekrem Yüce ile çayın ve ÇAYKURUN değerlendirmesini yaptık. Yüce, Son yılların en kaliteli çayını ürettiklerini söyleyerek,

“Bu sene kalitemiz diğer yıllardan çok daha iyi. 2008 yılı yaş çayın kalitesi diğer yıllara göre çok daha kaliteli oldu. Bu durumdan özel sektörde memnun. Bu yıl özlenen hedefe sektör ulaşmıştır. Burada müstahsile büyük fedakârlık düşüyor. Müstahsilimiz evsafa uygun çay topladığı müddetçe ve çaylıklarından bakımını esirgemediği müddetçe kaliteli çay almaya, kaliteli çay yapmaya devam edeceğiz demektir. Ana tema, topraktan başlıyor, tarlalardan başlıyor, müstahsilden başlıyor. Siz bahçede nitelikli bir yaş çay geliştirememişseniz, dünyanın en modern makinelerin ide kulanmış olsanız nitelikli çay üretemezsiniz. Nitelikli çay üretmenin birinci temeli yaş yapraktan geçiyor”

 Birinci çay sürgünü sonuçlandı. “En yüksek alımı gerçekleştirdik “dediniz. Bunu değerlendirir misiniz?

“25 yıl önce Nisan ayında böyle bir iklim şartlarının bölgemizde yaşandığını, ürünün hasat olgunluğuna geldiğini ve toplanıp mübaya yapıldığını biliyoruz. 25 yıl sonra 2008 yılında aynı iklim şartlarını yaşadık. 2008 yılı Nisan ayında yaş yaprak hasat olgunluğuna geldi ve bizde 25 Nisanda fabrikalarımızı üretime açtık. Nisan ayında üretim gerçekleşti. Gerekli hasat işlemleri yapıldı. Mayıs ayında yoğun bir şekilde devam etti. Dolayısıyla 2002 yılından bu yana ÇAYKUR olarak en yüksek çay alımını gerçekleştirdik. 2007 yılında 7 yılın en yüksek çay alımı oldu. 2008 yılı 2007 yılını da geçmiş oldu. 2007 yılında 218 bin ton yaş çay alımı gerçekleşmişken, 2008 yılında bu rakam 220 ton yaş çay olarak gerçekleşti. Birinci sürgün kazasız belasız fabrikalarımızda hiçbir aksama olmadan üretim gerçekleştirildi. Bu sene çok daha kaliteli, çok daha evsafa uygun çay alımları gerçekleşti. İklimin de bize vermiş olduğu bu imkânlardan dolayı çok daha kaliteli çay yapma imkânına sahip olduk. Üreticilerimizde bu konudaki mesajlarımıza kulak verdi. Mesajlarımıza karşı gerekli ilgiyi gösterdi. 2008 yılında daha duyarlı, daha evsafa uygun, daha taze, 2,5 yaprak evsafına uygun hasatını gerçekleştirdi. 2008 hem üretim olarak fazla, hemde kalite olarak yüksek, randıman olarak ta yüzde 19 ların üstüne çıktı. Bu da önemli bir göstergedir'

Çay hasatına erken başlamanın getirmiş olduğu avantajlar nelerdir?

“ Erken başlamak tabiî ki bir avantaj. Çayın hasat olgunluğuna gelir gelmez imalata girmiş olmamız kaliteli yaş çayı alma imkânımız oldu. Sonra o çok sıcak iklim soğuk havaya terk etti. Yaş çay yaprağının olgunluğa geliş dönemi yavaşlamaya başladı. Bu yavaşlaması da izdiham olayını ortadan kaldırdı. Çok ciddi bir izdiham yerine daha rahat, daha yavaş yavaş yaprak gelişmeye başladı. Yavaş gelişmiş olmasından dolayı da bizde çok daha rahat yaş çay işleme imkânına sahip olmuş olduk”

İkinci sürgüne ne zaman başlamayı planlıyorsunuz?

“Şu anda fabrikalarımızla, bölgelerimizle temas halindeyiz. Kemalpaşa en erken başlayan fabrikalarımızdandır. Bir hafta içinde ikinci sürgüne de başlayacağımız öngörülmektedir. Şu anda yaprak hemen hemen hasat olgunluğuna gelmek üzere. Bir hafta içinde ikinci sürgün alımlarına başlayacağız. Fabrikalarımızı hazır hale getiriyoruz”

 Birinci sürgün yaş çay ödemelerini gelecek haftadan başlatmayı düşünüyorsunuz. Ödemeleri nasıl yapacaksınız?

“ Bu yıl diğer yıllardan farklı olarak imalat gerçekleştirdiğimiz, farklı bir periyodik sistemde, farklı şartlarda üretim gerçekleştirilmiş olması münasebetiyle ödeme konusunu da bir planlama içerisine koymamız gerekiyordu ve bu planlamayı yaptık. Nisan ayında yaş yaprak hasat olgunluğuna geldi. Bizde toplanan yaprakları mübaya ettik. Aynı şekilde mayıs ve haziran ayında devam etti. Daha önceki yıllarda biz ödemeleri aylar üzerinden planlama yapıyorduk. Birinci ayın yaş yaprak alımlarını diğer aylarda ödeme yapmaya çalışıyorduk. Bu sene birinci sürgün çok yayılınca Nisanda verenler mayısta veremedi. Mayısta verenler Nisanda veremedi. Dolayısıyla Nisan ayı ile mayıs ayı birleşti. Haziran ayının tahakkuk rakamları gelmedi. Mayısla Nisanı birleştiriyoruz. Mayıs ve Nisan ayının hemen hemen ortalama miktarı 158 Trilyon civarında. Bunu iki dilim halinde ödemeyi planladık. Birinci dilimde 80 trilyonu önümüzdeki hafta ödeme planına aldık. Günde 5 trilyon olarak ödemeyi planlıyoruz. Birinci dilim biter bitmez 15 Temmuzda budama tazminatlarının ödenmesiyle ilgili bakanımızla görüştük. İnşallah 15 Temmuzda budama tazminatıyla ilgili çalışmaları sürdürüyoruz. Budama tazminatlarından sonra da ikinci dilim ödemelerinin planını yapıyoruz. 2,5 ay içerisinde piyasaya 200trilyonun üzerinde parayı piyasaya aktarmış olacağız”

Son yılların en kaliteli çayını ürettik dediniz. Bu başarıyı kaç yıl üzerine yakaladınız?

“Bu sene kalitemiz diğer yıllardan çok daha iyi. Çok mukayese yaparsak uygun düşmez. 2008 yılı yaş çayın kalitesi diğer yıllara göre çok daha kaliteli oldu. Bu durumdan özel sektörde memnun. Bu yıl özlenen hedefe sektör ulaşmıştır. Burada müstahsile büyük fedakârlık düşüyor. Müstahsilimiz evsafa uygun çay topladığı müddetçe ve çaylıklarından bakımını esirgemediği müddetçe kaliteli çay almaya, kaliteli çay yapmaya devam edeceğiz demektir. Ana tema, topraktan başlıyor, tarlalardan başlıyor, müstahsilden başlıyor. Siz bahçede nitelikli bir yaş çay geliştirememişseniz, dünyanın en modern makinelerin ide kulanmış olsanız nitelikli çay üretemezsiniz. Nitelikli çay üretmenin birinci temeli yaş yapraktan geçiyor”

Çayda yenileme projesini başlattınız. Bu yenilemeye de İyidere’den başladınız. Orada örnek bir çay bahçesi yaptınız. Çay bahçelerinin kaç yılda bir yenilenmesini hedefliyorsunuz?

“Dünyada her bitkinin, her canlının bir yaşam ömrü var. Birde ekonomik ömrü var. Yaşam ömrü insanın 70 ile 100 arası genelde. Bu bitkilerde değişiyor. Bazı bitkilerde yaşama ömrü 60, bazılarınki 70, bazıların ki 40 yıl. Bu hayvanlarda da farklı farklı olabiliyor. Bazı hayvanlar çok uzun yaşarken bazı hayvanlar daha kısa yaşayabiliyor. Bu yaşam ömrü. Birde ekonomik ömrü diyoruz. Buda verimlilik demek. En verimli olduğu çağ. En verimli olduğu yaş, en verimli olduğu zaman. Bir insanın en verimli olduğu zaman 20 ile 30 yaş arasıdır. Ya da 40 yaş. Aynı şey bitkiler içinde geçerli. Bizim çayımız da bir canlı. Çayımızın bir ekonomik ömrü var, birde yaşam ömrü. Yaşama ömrüne baktığımız zaman çayın çok uzun yıllar yaşayabildiğini görüyoruz. Bizde çayın ömrü 1937 yılında ilk defa tohumla toprağın buluştuğu yıldır. Şu anda 2008 yılındayız. Yani 70 yıllık bir zaman dilimi geçmiştir. 70 yaşında olan çaylıklarımız vardır. Hayatını idame ettirmektedir. Yaşam ömrü daha da devam edecektir. Bu bölgeden bölgeye, yöreden yöreye değişmekle birlikte yaşam ömrü devam edecektir. Ama çayın ekonomik ömrü ise hem verimli hem nitelikli çay olacak. Ekonomik yönden biz bunu kastediyoruz. Verdiğimizin karşılığını maksimum seviyede almamız gereken bir çağdır. Bu da literatürde ve gelen araştırmalarda 60 ortalama yaş olarak belirlenmiştir. Bu bölgesel olarak 50 yaş olan bölgelerde söz konusu. 70 yıl olan bölgelerde söz konusudur. İklime ve bölgeye göre değişebiliyor. Doğu Karadeniz bölgemizde bu rakamlar seviyesinde ekonomik ömrünü değerlendirmek mümkündür. Bu işi büyüklerimize soralım. Bu gün 20 yıl önce aynı bahçeden alınan verimlilik, aynı bahçeden verilen sürgünün miktarıyla 20 yıl sonraki aynı bahçedeki sürgünün dalanması aynımıdır. Bunu büyüklerimiz çok daha iyi bilir. 60 yılı dolduran bahçelerin belirli periyotta çay tarımını rehabilite etmek yani yenileme projesiyle yenilemeyi öngörüyoruz. Bu yenilemeyi yaparken jeneretik üretimden de çaylıklarımız daha önceki yıllarda da ülkemizde tohum üretimi yapılmıştır. Biz tohum üretmek yerine çelik üretim yapmayı tercih ettik. Biz böylece daha verimli, daha asil bir ırkı yakalamak istiyoruz. Japonya bu dönüşümü sağladı. Şu anda Japonya’daki tüm bahçeler çelik üretime geçmiş durumdalar.

Çaylıları yenileme süresi ne kadar sürecek?

“Şu anda biz adaptasyon çalışmalarını başlattık. Bakanlığımızın eylem planına aldırttık. Bakanlığımızın eylem planında 2008 Ocak ayından itibaren adaptasyon çalışmalarına başladık. Bu üç yıl devam edecek. Üç yıldan sonra aldığımız netmiceye göre bir rapor hazırlayacağız selek son yoluyla seçilmiş olan bu tiplerden yeni çay bahçeleri oluşturmak için fidan üretimine geçirilecektir. Biz en pratik hesaplamalarla bir süreç koyuyoruz. Bu 30 yıla da uzayabilir 27 den aşağıya çekilebilir mi. Bu hiçtereddüsüz. Şu anda biz adaptasyon sorununu göz önünde bulunduruyoruz. Acaba 20 yıllık bir periyodik bir zaman mı koyalım. Yada 25 yıl mı, yada dahamı erkene çekelim diye bunun çalışmaları devam ediyor. Bu zaman süreci üç yıl sonra belirlenecektir”

Peki, bundan sonramı organik üretime geçeceksiniz?

“Çelik üretiminden sonra üç işi birden yapmak istiyoruz. Bunlardan birincisi, çelik üretime geçişi başlatalım. Çelik üretim yaptığımız yerlere artık kimyasal gübre kullanmayalım. Bu projenin kapsamı dışında. Aynı zamanda da öyle bir ekim sistemi yapalım ki, İyidere pleki mağarasının önündeki bahçeye ilk denememizi yaptık. Oradaki ana düşüncemiz makineyle hasat yapmayı planlıyoruz. Böylece üç projeyi bir anda yapmış oluyoruz. Birincisi çelik üretime geçmek, ikincisi organik tarıma dönüşüm, üçüncüsü için makineli hasata dönüşüm olmak üzere üç projeyi bir arada yapmış olacağız”

Makineli hasat dediniz . Makineli hasat bizim bölgemize uygun olur mu?

“Arazilerimizin yüzde 40 ı hasat bölgemize uygundur. Rize’nin her tarafı dağ değil ki. Meyilli araziler var ama o araziler makineyle hasat yapmaya uygundur.

Kaçak çayı önlemede izlediğiniz yolda bir gelişme var mı, nasıl önlüyorsunuz?

“Bir şeyin engellenmesi için onun talebinin ortadan kaldırılması lazım. Bunu ortadan kaldıramıyorsanız engellemedeki faaliyetlerini çok yeterli miktarda başarıya ulaşma imkânının az olduğunu söyleyebiliriz. Ama talebi kestiğiniz zaman kendiliğinden bunu girişi de engellenmiş olur. Bu konuda özellikle Mersin bölgesinde ve diğer Güneydoğu illerinde ciddi manada gazetelerimizde yerel basınımızda bu konuyu işlemeye çalışıyoruz. Yerli çayımızın insan sağlığına faydalı olduğunu, yerli çayımızın güzelliklerini, faydalarını aktarmak gibi gayret içerisindeyiz. Kaçak çaylarla ilgili sorgulayamayacağınız bir ürünü almaktan imtina gösterin. Aldığınız ürünün içindeki bileşenleri, hijyenik yapısını sorgulayamıyorsanız bu ürüne dikkat edilmesi konusunda bilgilendiriyoruz. Bu bölgelerimizde bu çalışmalarımız sürüyor. Sürerken de hem çayımızın güzelliklerini ve bizim ÇAYKUR dışında içilen çayların da mutlaka sorgulanması gerektiğini uyarıyoruz. Bilgilendirme çalışmalarını başlattık. Bilgilendirme çalışmalarının iyi sonuç vereceğine inanıyoruz. Bir yandan bilgilendirme çalışmalarımız, bir yandan da reklâm çalışmalarımızla çayımızın güzelliğini basın kanalıyla aktarmaya çalışıyoruz”

Siz Ç.Rizsporun ikinci başkanısınız. Yani spor kimliğinizde var.Son olarak Ç. Rizesporun durumunu değerlendir imisiniz?

İşin başındaki kişiyle ilgili bir şeyler müspet olunca başarı yüzde 50 kendinden gelişiyor demektir. Kulüp başkanımız Abdülkadir Bey çok temiz, gayretli ve iyi niyetli bir insan.  Bu şekilde olmasını kim ister. Bu bu yılın hadisesi değildir. Kaç yıldır beklenen bir olaydır. Bir yapılanmaya gidilememişti. Bu olay belki yapılanmaya vesile olur. Tesislerin yapılmış olması çok ciddi bir avantajdır. Yeni stadyumun yapılması çok ciddi bir avantajdır. Hocanın yeni gelmesi ve çok sevilen, bu işi bilen birisi olması iyi bir avantajdır.  Başkanın çok olumlu yaklaşması çok büyük bir avantajdır. Yönetimde de isteksiz, ard niyetli arkadaş hemen yok gibi. Hepsi gayretli istekli arkadaşlar. Herkes mahzun. Ama idareci mahzunluğunu ifade etmeyen insandır. Hani derler ya kahramanlığın ve cesur olmanın bir tarifi vardır. Her insan endişe karşısında korkar. Cesur insan korkaklığını belli etmeyen insandır. İdarecilikte de üzülürsünüz ama üzüntünüzü herkes gibi yansıtamazsınız. İdarecinin üzülme hakkı yoktur. İdareci toplumun başındadır. Gözdedir. Dik olmak zorundadır. İdareciliğin kuralı böyle”

Editör: HABER MERKEZİ