Rizelinin ekmek teknesi,fakirin karın tokluğu,orta direğin yemeği,sohbetlerin keyfi, kahvaltılarımızın vazgeçilmezi,misafirlerimize sunduğumuz damak tadı, kısaca,toplumsal hayatımızın bir parçası olan, çayımız!...

Bugün ülkemizde ki tarım ürünleri içerisinde en zor ve en meşakkatli uğraşlardan birisidir çay tarımı…İklime bağlı olarak toplanan çay, Rizeli vatandaşlarımızın çeşitli hastalıklarının kaynağını olmuş ve olmaya da devam etmektedir…Bu hastalıkları maddi ve manevi olmak üzere ikiye ayırmak mümkündür ama ben daha çok maddi yönlerini ele almaya çalışacağım bu yazımda!...

Bu yazım da, “kangren olan çay meselemizi” ve onun doğurduğu sonuçları maddeler halın de sıralayarak, sizlerin taktirine sunup, hep beraber düşünmeye çalışacağız…

1-Çay Kur yönetimi ,çay fiyatı tespit edilirken,ön hazırlık yaparak hükümete görüş bildirmişmidir?!

2-Sivil toplum kuruluşlarının görüş ve düşünceleri alınmış mıdır?

3-Yıllardır alternatif üretmeyen siyasetçiler, Rizelinin elinde ki tek geçim kaynağı olan çaya, hak ettiği değeri vermeyerek, zorunlu göçe mi zorlamaktadır Rizelileri!

4-Rize’miz de, kişi başına düşen doktor sayısının fazlalığının sebebi nedir?

5-Rizeli tarafından çay konusunda sicili bozuk olarak bilinen bir milletvekilinin “çay konseyi” başkanı olması nedendir?

6-Memleketinden zorunlu göçe tabi tutulan Rizeliler,satmış oldukları çaydan almış oldukları ücretle,memleketlerinde birkaç ay da olsa tatil yapma imkanı neden bulamamaktadır?!

7-Rizelinin hemen hemen tek geçim kaynağı olan çayın, milli bir politikası olmaması anlaşılır bir şey midir?

8-Her devrin adamı olan yerel siyasetçiler, menfaatlerini uzun vadeli garanti altına alarak sorunları gündeme getirme yerine, Rizemizden kaçışın baş aktörleri olmakta!

9-Kontenjan getirerek, üreticiyi özel sektörün kucağına iten zihniyetin, bunun yerine çay sezonu boyunca çay fabrikalarımızın kapasitesini artırmamasına ne demeli?

10-Çayımızın kalitesini artıracağız vaadiyle çay kesimi yaptıran Çay Kurun bu yönde bir adım dahi mesafe alamaması, kimin beceriksizliğidir?

Meramımızı anlatmak için bu kadar maddeyi kafi görerek asıl söylemek istediklerime geçeceğim!

İşte yukarda saydığım bütün meselelerin kaynağı benim görüşüme göre Rizelilerdir! Çay fiyatı açıklandıktan sonra takıp ediyorum Rize kamuoyunu ve çaydan geçimini sağlayan hemşerilerimi…

Rize’den göçün bu denli olmadığı zamanları bilen birisiyim. Köylerimizi ekip biçiyor, yaylalarımıza gidiyor, hayvancılık yapabiliyorduk. Ya şimdi, sorarım size sevgili hemşerilerim? Bütün bunların müsebbibi olan siyasetçilerimize bugüne kadar gösterdiğiniz al-i cenaplık neyin nesi o zaman! Yıllarca Mesut Yılmaz vardı Rizeli için. Şimdi de başka bir Hemşehrimiz Recep Tayyıp Erdoğan var! Pekala, ne değişti diye sorsam? Hatırlıyorum, Mesut Yılmaz’ın zamanında, Kaçkar Gazetesin de şöyle bir başlık atmıştık ”çayda gergin bekleyiş” diye… Bu başlığı her çay sezonun da mecazı anlamda yaşamak zorunda bırakılan Rizeli, bu güne geldiğimiz de hala geçmişten ders almış görünmüyor maalesef…

Rizelinin sevdiği bir hekim olan bir milletvekilini geçenlerde Çay tv de seyrettim. Ülke gerçeklerinden bahsederek elde olmayan parayı nasıl Rizeliye hovardaca verebiliriz diye laflar ediyordu. Size yemin ederim ki, bu milletvekili Sayın Başbakanla bu konuda tek kelime dahi edememiştir. Keza diğer milletvekili ve iktidar partisinin yerel yöneticileri dahi, Rizeli için hayatı ehemmiyeti olan “çay fiyatı” konusun da Başbakana değil söz söylemek ima dahi etme cesareti gösterememişlerdir! Yanı demem o ki; yerel siyasetçiler ve onların şakşakçıları her sene olduğu gibi bu sende sınıfta kalmışlardır…

Burada bir hakki teslim edelim. MHP Rize İl Başkanı Zeki Mayi ve Çay Tv, özellikle Hasan Bakır Bey bu konuda üzerlerine düşen görevi benim İzmir’den takıp ettiğim kadarıyla yerine getiriyorlar. Ama bu çabalar yeterli değildir. Bir an önce partili partisiz kim varsa ayağa kalkmalı, açıklanan çay fiyatını omuz omuza vererek Rize meydanın da bir mitingle vakit geçirmeden protesto etmeliler…

Evet, Rize’mizden kaçışın sebebi ne ola ki, değil mi? Yeşilin her tonu, masmavi denizi, temiz havası, dereleri, yaylaları, canı gibi sevdiği sevdalısı memleketinden insanimiz neden kaçıyor? Neden büyük şehirlerin varoşların da memleket özlemiyle hayat sürüyor? Bu durumu tersine çevirecek, sadece ve sadece Rizelinin kayıtsız şartsız siyasetçilere verdiği desteği çekmeleri olacaktır! Bu olmasa ne olur ben size üzülerek de olsa söyleyeyim.

Kısa vade de olmasa da orta vade de; devletle olmuyor işte diyerek, ya Lüblanlı ya Yunanlı ya İngiliz ya da başka yabancı bir patronu olacaktır “ekmek teknemizin” ve “milli içeceğimiz çayımızın”…

Görüşmek üzere, Allaha emanet olun…

Editör: HABER MERKEZİ