Sevgili Çayelili Hemşerilerimiz, 

22.11.2009 tarihi Çayeli’miz ve ülkemiz için bir milat sayılabilecek niteliktedir.  Kongremizde Çayeli’mize gönül vermiş, yönetim veya koltuk sevdalısı değil, Çayeli sevdalısı gençler olarak bu yola çıktık. Gelecek kuşaklarımıza daha iyi, daha aktif, daha güçlü, daha iradeli, daha tutarlı, daha demokratik, daha fazla birlikteliği ve “BİZ” kavramını oluşturabilmek adına büyük bir adım attık. Çayeli Derneği yönetimine, Çayeli’mizin yetiştirmiş olduğu genç, dinamik, iradeli sorumluluk sahibi bireyler olarak cesurca, korkmadan, yüreğimizle, Çayeli sevdamızla ve tutkumuzla 32 genç Çayelili olarak aday olduk. Çayeli’mizi dedemizin köyü veya babamızın ocağı olarak algılamadık. Tamamen kendi doğup büyüdüğümüz, sahiplendiğimiz ve İstanbul’da da kendi hemşerilerimizi bir araya toplayabilme sevdasına düştük.

Maalesef kongre günü gördük ki,  bazı büyüklerimiz bizler kadar kararlı, iradeli ve tarafsız olamadı. Ama bizler sizlerin yetiştirdiği Çayelili gençler olarak, hiç bir büyüğümüze saygıda kusur etmedik ve asla etmeyiz de. Artık  “BEN” değil “BİZ” kavramı oluşacak ise biz Çayeli’mize her zaman hizmet etmeye hazır gençler olduğumuzu bir kez daha vurguladık. Maalesef görüyoruz ki; bu büyüklerimiz bizlerin onur ve gururları ile oynamakla kalmamış, bunca yıldır Çayeli’mize her şeyi ile hizmet etmeye çalışan Sn. Yılmaz Hüsrev başkanı da rencide etmişlerdir. Başkanımız bize iyi bir liste olduğu sürece başkanlığa aday olmayacağını belirtmişti. “Gençlerin önünü seve seve açacağım. Bilgi ve deneyimlerimi hatta cebimdeki son kuruşuma kadar sizlerin yanında olacağım, sizlerin önünü açacağım” sözünü son dakikaya kadar vurgulamıştı. İşte olan o son dakikada oldu. Bazı kişiler Yılmaz Başkanımızın tekrar aday olacağını belirtti. Şaşırdık tabi ki; bu arada aynı kişiler maddi olarak bu yükün altından da kalkamayacağımızı düşünerek “gençler sizin başkanlığınızda bir liste oluşturmak istiyor onlara el uzatın” demişler.

İşin özeti mükemmel bir senaryo hazırlamıştı bu kişiler. Peki, soruyoruz şimdi; bu kadar zamandır derneğimize bu kadar emeği geçen bir insanı rencide etmenin ve biz gençlerin şevkini tamamen kırmanın ne anlamı vardı?  Derin devletten sonra bir de derin dernekçilik mi çıktı? Madem bu kadar iyi niyetli olarak Çayeli’mizin bölünmesine karşıydınız, neden bunu bir gün evvel yâda kongre sabahı yapmadınız da son dakikaya bıraktınız. Eğer 3–4 kişinin kararları ve çevirdikleri çirkin oyunlarla derneğimizin geleceği belirleniyorsa, neden Çayeli’ne gönül vermiş insanların bir araya gelmesine rağmen demokratik bir sonuca varılamadı? Neden boşuna kongre yapılmaya kalkıldı?

 Şöyle ki;

Bizi anlamadılar. Biz derneğimizi, insanından ötürü sevip sahiplendik. Çayeli insanını, Çayeli derneğinden ötürü değil, derneğimiz, Çayeli insanı olmayacaksa bizim Çayeli’ni ve insanını sevmek için hiçbir aracıya ihtiyacımız yoktur. Çayeli’mizin birliği-beraberliği ve huzuru için boyunlarımızı eğmek zorunda kaldık. Maalesef yine gördük ki; “Ben” merkezli, derin dernekçilik ve maddi diktatörlük sisteminden geri tek bir adım dahi atılmamıştır. Sanki bizler birilerinin ayağına gidip, “biz bu işin altından kalkamayız” diyerek, yalvarmışız gibi bir imaj yaratılmıştır. Bizler kimsenin veya hiç bir gücün ayağına gidip “biz bu işin altından kalkamadık bize el uzatın” diye yalvarmadık. Daima dik durduk. Asla ve asla boyun eğmedik. Hep doğrularımızın arkasında durduk. Sadece bazı büyüklerimizi ezip geçmemek adına, bilinçli yâda bilinçsizce oluşturulan gerginlik ortamından, Çayeli’mizin ve oraya çoluk çocuğu ile demokratik bir seçim havasını yaşamaya gelen insanlarımızı mağdur duruma düşürmemek için mantığımıza, rızamıza ve içimize sinmeden vereceğimiz karar sonucunda Çayeli’mize zarar gelmemesini istedik. Tabi ki yola çıkış amacımıza uygun olarak önce Çayeli ve Çayeli Derneğimiz diyerek, orada bize güvenip gelen, bizlere inanan insanlarımızı gereksiz gerginlik ve zan altında bırakmamak için Çayeli’miz adına o anda verilebilecek en doğru kararın geri çekilmek olduğunu erdem bildik.

Sevgili Çayelili hemşerilerimiz,

İdeallerimizi, düşüncelerimizi, onurumuzu ve gururumuzu Çayeli için o anda bir kenara bırakmak çok kolay bir şey değildi. Yine çok cesurca ve soğukkanlı davrandığımızı düşünüyoruz. Çünkü amacımız Çayeli’mizin bizler gibi sorumluluk sahibi genç insanlara ihtiyacı olduğunu, bizlere fırsat verildiği takdirde de sorumluluk almaya hazır, hiç bir menfaat beklemeden bu görevi layığıyla üstlenebileceğimizi, bizleri yetiştiren tüm büyüklerimize ve Çayelili hemşerilerimize gösterebilmekti. Mevcut maddi diktatörlük, derin dernekçilik ve “BEN” merkezli yönetim sistemi içerisinde Çayeli’mize bir şeyler kazandırabilmek söz konusu dahi olamaz. Dernekçilik bireysel hareketler asla olmamalı, dernekçilik kitlesel ayrılmaz bir bütündür. Ve bütün olarak maddi manevi birlik çerçevesinde hareket edip, beraberliğimizi güçlendirip, düşen insanlarımıza el uzatmak, gençlerimizi iyi yolda eğiterek hayata hazırlamak, bizden sonraki kuşaklarımıza daha faydalı olabilecek, kendilerini daha iyi yetiştirebilecekleri, Çayeli’mizi daha güzel yerlere getirebilmek adına yenilikler ve somut hizmetler kazandırabilmektir. Ayrıca ülkemize dürüst, örf ve adetlerini bilen, ahlaki değerlerine sahip, vatan sevdalısı, ileri görüşlü, kültürlü, çağdaş, yenilikçi ve yaratıcı genç beyinler kazandırabilmektir.

21. yüzyıla baktığımızda soğuk savaşların akabinde psikolojik savaşlar daha etkilisini göstermeye başlamıştır. Artık bedenen topraklarımızı koruyabilmek, sahip çıkabilmek yeterli değildir. Bu zihniyet ile ülkemize aydın, dinamik genç beyinler kazandırabilmek adına, biz gençler olarak Çayeli’nden başlamak istedik çünkü umutluyuz, bu yetkinliliğe sahip yürekli ve azimli gençleriz. Çayeli’miz de yaşayan gençlerimize somut hizmetler ve değerler kazandırabilip, gençlerimizin önünü açabilmek ve tabuları yıkabilmek adına bizlere görev düştüğünü düşünüp yola çıktık. Çok  kısa süre içerisinde çok büyük adımlar attık ve çok büyük dersler verdik. Bu tez niteliğindeki dersler 22.11.2009 tarihinin milat olmasının başlıca nedenleridir. Peki, ne idi bu dersler?

 

1-     Çayeli’mizin sahipsiz olmadığı ve sorumluluk sahibi gençlere sahip olduğu,

2-     Her türlü dayatma ve zorluklara gözümüzü kapayıp cesurca, yüreklice insanlarımıza güvenip hiçbir maddi-manevi dayatmalara kulak asmadan bu sorumluluğun altına girebilecek yürekliliği gösterebilmek,

3-     Büyüklerimize olan saygımızı her zaman her durumda göstermek ve onları ezmemek,

4-     Etik olmadan yaratılan gerginlik ortamına aldanmadan, insanlarımızı birbirine düşürmeden, insanlarımıza, birlik ve beraberliğimize zarar vermeden sözde demokratik o platformdan çekilebilmek,

5-     Doğduğumuz bu topraklar uğruna onur, gurur dinlemeden boyun eğmiş görünüp o sözde demokratik ortamdan insanlarımızı zarar görmeden evlerine yollayabilmek,

6-     Çayeli Derneğimize zarar vermemek için sabırlı davranıp, olayları dışarıdan objektif olarak değerlendirip analiz ederek doğru adımları atabilmek,

7-     Derneğimiz üzerinde oynanan oyunları açıkça dile getirip gösterebilecek kadar cesur ve yürekli olabilmek,

8-     Derneğimiz içerisine sızmış derin dernekçilik düşüncesini korkmadan deşifre edebilmek,

Ve son olarak ilk toplantımızda gördük ki; biz Çayeli’ne gönül vermiş gençlerin ve Yılmaz Hüsrev Başkanın tüm iyi niyeti su istimal edilmiştir. Hatta gençlerin yolu kesilmeye çalışılmış, bizlerin düşünce özgürlüklerini kısıtlayabilmek adına yine “Ben” merkezli yönetim sistemi devreye girmiştir. 25.11.2009 tarihi itibari ile herkes şunu bilmelidir ki; bizler ideallerimizden ve doğrularımızdan asla vazgeçmeyeceğiz. Hiç bir baskı altında kalmayıp, rızamız ve vicdanımız dışında oluşan sözde Çayeli Derneği yönetimi listesinden Tamer Gümüş, İlknur Çolak, Erbil Kurtuluş ve Pervin Sert olarak istifa ederek, Çayeli’mizin ve ülkemizin neden daha ilerilerde olmadığını toplumumuza göstermiş oluyoruz. Yılmaz Hüsrev Başkanımıza ve orada kalan genç arkadaşlarımıza bu güçleri göz ardı etmemelerini tavsiye eder yeni dönem de birçok başarılara imza atmalarını temenni ederiz.

Herkes bilmelidir ki; onlar içeride mücadele ederken bizlerde dışarıda mücadelemize devam edeceğiz. Çayeli’ne hizmet etmek için illaki bir yönetici konumunda olmamıza gerek olmadığını düşünüyoruz. Bizler bu vatanın evlatları ve Çayeli’mizin yetiştirdiği genç bireyler olarak tüm topluma şu mesajı vermek istiyoruz: Bireysel hiçbir şeyiz. Fakat birlikte altından kalkamayacağımız hiç bir zorluk yoktur, yeter ki birlikte olabilelim, yeter ki doğrularımızdan asla vazgeçmeyelim. Umuyoruz ki; bugün Çayeli ve Ülkemiz için milat bir gün olur ve bizlerin toplum olarak hiç bir istismara göz yummayacağımızı gerekli mercilere gösterebilmişizdir. Sonucunda günah keçileri olarak anılacaksak ta buna en başından bu yana razı olarak yola çıktık. Birilerinin zorla güttüğü koyunlar olmaktansa varsın günah keçileri bizler olalım. Her şey bu topraklar da yaşayan tüm insanlarımız ve güzel Çayeli’miz içindi.

Uyan artık Çayeli’m, devir birlik zamanı, devir daha çok çalışmak, üretmek ve yanlışlara DUR diyebilme zamanıdır.  

 

Sevgi ve Saygılarımızla

Tamer Gümüş

Editör: HABER MERKEZİ