Yaş çay müstahsili açısından çayın ekonomik değerinin giderek gerilediği ve çaydan elde edilen gelirin günbegün düştüğü bir gerçektir. Ne var ki, yaş çaya verilen taban fiyat geçmişe oranla reel bazda daha düşük değildir. Arazilerin miras yoluyla bölük pörçük hale gelmesi çaydan elde edilen gelirin düşmesinin başlıca nedenidir. Müstahsil açısından çözüm, korumacı anlayışla çayın sübvanse edilmesinden çok, arazilerin bölünerek küçülmesinin önüne geçecek tedbirlerin alınmasında ve kaliteli yaş yaprak üretilmesinde yatmaktadır.

Bununla beraber 2002 yılında 320.000 TL (32 YKr) olan yaş çay taban fiyatı 2007 yılında 64 YKr olmuştur; 9 YKr destekleme primi ile bu rakam 73 YKr'ye ulaşmaktadır. Aynı zaman diliminde Çaykur'un paketli kuru çay satış fiyatları ise ortalama olarak yüzde 40'lar düzeyinde artmıştır. Sektörde belirleyici konumdaki Çaykur, bu farkı stoklarını azaltmak ve personel azaltmak suretiyle tolere edebilmiştir. Ancak özel sektörün optimum personelle çalışmasından dolayı personel giderlerini azaltma şansı yoktur ve Çaykur'un bu şekildeki fiyat politikası ile rekabet ederek ayakta kalabilme gücünden yoksundur. 2006 yılında yaş çay yaprağının yüzde 56'sını Çaykur, yüzde 44'ünü özel sektör aldığı halde, kuru çay satışının yüzde 67'sini Çaykur yaparken, yüzde 33'ünü özel sektör yapmıştır. Çaykur iç pazara yönelik düşük fiyat rejimi ile stoklarını azaltırken, özel sektörün çayını satamamasına ve stoklarında birikmelere neden olmaktadır.

Çaykur'un iç pazara yönelik düşük fiyat politikası, 6 bin 500 kişinin istihdam edildiği özel sektör çay sanayicisini zor duruma sokmuştur. Bu durum müstahsile direk olarak yansıdığı gibi Rize ve çevre illerdeki yan sanayii olumsuz etkilemektedir. 60 yıl boyunca zarar ederek ayakta kalmayı başarabilen bir özel sektör örneği gösterilemeyeceği düşünüldüğünde, devlet teşekkülü olan Çaykur'un özel sektörle amansız bir rekabete girmesinin doğru bir anlayış olmadığı ortaya çıkıyor.

Bu nedenle ülke içersinde yıllık 1,5 milyar dolarlık işlem hacmi olan çaydaki vizyonumuzu dünya pazarlarında söz sahibi olmak diye geliştirmek zorundayız.

İç pazara yönelik tekelci ve korumacı anlayışı daha uzun süre devam ettirmenin mümkün olmadığı açıktır. Bu bakımdan verimlilik ömürlerini tamamlamış bulunan çaylık alanların yenilenmesi projesini hayata geçirmeli, üretiminden tüketimine kadar etkin bir rol üstlenecek Çay Borsası'nı bir an önce kurarak çayda kalite arayışlarımızı üst seviyelere çıkarmalıyız.

Editör: HABER MERKEZİ