Dilek ASLAN

Gümrük ve Tekel eski bakanı Tuncay Mataracı Rize’nin tek geçim kaynağının çay olduğunu belirterek, “Üzülerek söylemek gerekiyor ki, bazı çevreler çay bitti diye beyanlarda bulunuyorlar. Hâlbuki çay tarımı olmadan önce yani 40–50 yıl önce Rize ile bu günkü Rize yi mukayese etmek lazım. Doğrudur çay ailelere yetmiyor. Bunun nedeni adamın on dönüm çaylığı vardır ve çay ile geçiniyordu. Bu çaylığı,4 çocuğuna bölünce çaydan geçinilemiyor. Bu gün, her çay üreticisinin evinde Çaykur’dan emekli ya da Çaykur’da çalışır bir insan vardır. Yani Rize’de yaşayan bir vatandaş hem çay üretiminden, hem de işçiliğinden para kazanıyor. İlimize çaydan girdi ile işçi, emekli geliri küçümsenmeyecek kadar çoktur. Çay kâfi gelmiyorsa başka kaynaklara yönelmemiz lazım. Çaya bitti gözüyle bakamayız. Çünkü çay doğu Karadeniz’in ve Rize’nin altınıdır. Peki, ne yapılabilir? Rize turizme açık bir bölgedir. İlimizde bulunan yaylalar, dağlar, dağ ve yayla turizmi için, çok uygundur. Dağ ve yayla turizminin gelişmesi için, devlet ile iş adamları birlikte çalışmalıdır. Biz Rizeli olduğumuzla övünürüz ama Rize için elimizi cebimize atmayız. Rizeli iş adamlarının tek noksanlığı budur. Rize için Rizeli iş adamlarının bu alışkanlığını bir kenara bırakmaları lazım” dedi.

Mataracı, Sendikalar çalışan emekçi kardeşlerimizin sosyal güvence haklarını savunduğu bir kuruluş olduğunu belirterek, “Benim üzüntüm şu. Yıllarca burada görevini başarı ile yapmış. Yalnız işçilerin sosyal haklarıyla değil, yöremizin diğer sorunlarıyla da ilgilenmiş böyle bir Tek Gıda İş Sendikası varken, bir başka sendikanın bu sendika üyelerine gidip de Tek Gıda iş sendikasını küçümseyecek bir takım ifadelerle oradan üyelerinin kendilerine aktarması kadar yanlış ve etik olmayan bir şey olamaz. Burada yazılı ve görsel basından izlediğim kadarıyla Tek Gıda İş Sendikası üyelerine gidiliyor, bir takım yanlış ve gerçek dişi ifadelerle 55 yıllık yuvalarından ayırmaya çalışıyorlar. Rahmetli Reşat Uçak’tan tutunda Aslan Girit, İsmail Topçu görevlerini başarı ile yapmışlar. Benim burada bir takım endişelerim var. Çaykur’un özelleştirilmesiyle ilgili bir takım entrikalar içte ve dışta dönmektedir. Sağduyuya sahip Tek Gıda iş sendikasına üye işçi kardeşlerimin inanıyorum ki sendikalarını bu oyuna alet olmayacaklar. Bu güne kadar Tek Gıda İş Sendikasının hiçbir yanlışını görmedim. Yeni gelen sendikanın Başka bir iş kolunda çalışan ve ya sendikasız çalışan işçi kardeşlerimizi kendi sendikalarına almaları gerekir. Sayın Toptan, benimde geçmişte içinde bulunduğun DP ve DYP’ de siyaset yapmış bir arkadaşımız. Köksal kardeşimiz eğer böyle bir işin içerisine girmişse çok yanlış bir yolda olduğunu ifade etmek istiyorum. Köksal Toptan kardeşimizin çok akıllı hareket edip dolduruşa gelmemeli. Bir abisi olarak Köksal kardeşime bir tavsiyede bulunuyorum. Diğer sendika ile sakın uğraşma, sende o sendikanın içinde yıllarca bulundun. Tek Gıda İş sendikasının içinde iyi ve kötü günler olmuş olabilir, yanlışlarda olmuş olabilir. Bu demek değildir ki imama kızdım camiye gitmiyorum. Tek Gıda İş Sendikası 55 yıldır çay üreticisine, çay işçisine hizmet veriyor. Yanlışları varsa aile içerisinde bunlar çözülür. Eğer yeni bir sendika Rize’ye getirmek istiyorsa Sayın Toptan, bu güne kadar örgütlenmemiş, işçi hakları çiğnenen, birçok yerde sendikasız çalışan işçi kardeşlerimiz vardır. O işçi kardeşlerimize yönelik çalışma yapsın. Bu şekilde daha etik olur. Yoksa bir sendikada üye insanları oradan kopartıp başka sendikaya götürmek hiçbir zaman etik olmaz. Aynı şekilde senden alıp başka tarafa giderler” dedi.

Mataracı, “Çay zaten özelleştirilmiş. Şimdi kalkıp Çaykur’u özelleştirmek sektörü bitirmek olur. Özel sektöre karşı değilim, yanlış anlaşılmak istemem. Ama bu gün 200’un üzerinde özel sektör var. Özel sektörün günlük işleme kapasitesi 6–7 bin tondur. Ama ne yazık ki Çaykur gibi görevini yapan özel sektör parmaklan gösterilecek kadar az. Çaykur ile özel sektör karşılıklı oturup üreticiye yardımcı olmaları gerekir. Kampanya başladı, haliyle günlük işleme kapasitesini aştı mı Çaykur kontenjan uygulamasına gidiyor. O zaman özel sektör üreticinin yanına giderek çayını almaya kalkıyor. 2–3 yıl sonra parasını veriyor. Özel sektörde elindeki kuru çayı satamadığı için üreticiye borçlandığını sanıyorum. Bu nedenle Çaykur ile özel sektörün bir masanın etrafında toplanıp işbirliği yapması lazım. Stoklarda ki çayların depolarda mevcut olmayışı, çayın pazarlanması konusunda Çaykur Genel Müdürlüğü’nü tebrik etmek lazım” dedi.

Editör: HABER MERKEZİ