Bugünlerde bir yandan iktidar yeni anayasa hazırlamaya çalışırken, diğer yandan çeşitli sivil toplum ve düşünce kuruluşları da kendi inanç ve meşreplerine göre çeşitli anayasa taslakları hazırlamaktadır. Bu konuda bazı düşünce ve endişelerimi daha önce yine bu köşede yayınlanan, Yeni Anayasa - 1 başlıklı yazımda belirtmiştim.Bugünkü anayasamızda bulunun değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen maddeler içindeki; Milletimizin, en az % 90 nın üzerinde ezici bir çoğunlukla kabul ettiğinitahmin ettiğimiz maddeler aynen kalmalıdır. Aynı derecede kabul görmeyecek maddeler ise kaldırmalıdır.”Demiştim. Devamında da “… Öyleyse bu maddeler Yeni Anayasamızda da değiştirilmesi teklif edilemeyen maddeler altında aynen yürürlükte kalmalıdırlar. AK Parti bu konuda çok dikkatli olmalıdır. Bazı ne olduğu belirsiz liberallerin veya ikinci maaşlarını CIA den alan ABD’ nin adamlarının etkisinde kalarak; Yeni Anayasamızda “değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen maddeler”  bölümü ortadan kaldırılmamalıdır.” Diyerek konunun ehemmiyetini vurgulamıştım.

         Bu amaçla, memleketimizinbirlik, beraberlik, sulh ve sükûnetini en üst düzeyde gerçekleştireceğine, kısaca ülkemizin hayrına olacağına inanarak hazırladığım; “Yeni anayasa önerisinin” ilk bölümü olan, temel hükümler bölümüü aşağıda sizlerin takdirine sunuyorum.

Yeni anayasamızda değiştirilmesi teklif edilemeyen maddeler olarak önerdiğim bu ilk 5 madde: Dikkat edilirse her bir maddedeki hükümler A, B, C, şeklindeki fıkralar, yanı alt hükümler olarak belirttim. Bilindiği gibi 2007 yılında Cumhurbaşkanlığı seçimleri TBMM’ de oylanırken meşhur bir 102 madde krizi çıkmıştı. Sonradan referandumla değişen söz konusu madde, o zamanki haliyle aynen şöyleydi: Cumhurbaşkanı TBMM üye tam sayısının üçte iki çoğunluğu ve gizli oyla seçilir. Burada açıkça görüldüğü gibi; “üçte iki çoğunluk” meclisin toplanma şartı değil, Cumhurbaşkanı’ nin seçilme şartı iken; bazı kriz sever hastalıklı kafalar bunu tam tersine, TBMM’ nın toplanma şartı olarak yorumlamış. İşte bu, o zamanlarda çok büyük krizlere sebebiyet verebilecek acı tecrübe göstermiştir ki,  Anayasamızı aşağıda kaleme aldığım gibi; hiçbir yanlış anlaşılmaya veya art niyetle yapılabilecek yanlış yorumlamaya mahal vermeyecek şekilde;paragraflı açıklama yerine,  her madde alt maddeler halinde yazılmalıdır.

Hazırladığım anayasa önerisinin, değiştirilmesi teklif edilmemesi gereken Temel Hükümler bölümü:

MADDE 1.– Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir. Adı Türkiye Cumhuriyeti’ dir

MADDE 2.– Türkiye Cumhuriyeti:

A-   İnsan haklarına dayanan, demokratik, hukuk devletidir.

B-   Tek millet anlayışını ve dayanışma ruhunu esas alan milli,uniter, sosyaldevlettir.

C-  Resmi dini İslam, resmi dili Türkçedir.

MADDE3.– Türkiye Cumhuriyeti Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür.

A-   Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.

B-   Millî marşı “İstiklal Marşı”dır.

C-  Başkenti Ankara’dır.

MADDE 4.– Anayasanın 2 inci maddesinin C fıkrasındaki, Resmi dinin İslam olduğu maddesinin anlamı şudur ve bu madde aşağıda belirtilen açıklayıcı alt maddeler dışında yorumlanamaz:

A-   Devlet, vatandaşlarının büyük çoğunluğunun dini olan ve milli birlik ve beraberliğimizin en büyük teminatı olarak gördüğü İslam dinin; hizmetlerinin yapılmasını Diyanet İşleri Teşkilatı eliyle sağlar, İbadetlerin yapılmasına da yardımcı olur.

B-   Hiçbir “İslami ibadet, kural veya sembollere”, dini anlamı dışında başka bir anlam yüklenemez. Devlet bütün kurum ve kuruluşlarıyla, her türlü “İslami ibadet, kural veya sembollere”, saygılı olmakla mükelleftir. 

C-  Türkiye Cumhuriyeti, demokratik bir devlet olarak;   sadece isteyen vatandaşlara karşı, bu hizmetleri yerine getirir.

D-  Dini hizmetler konusu tek bir istisna olarak, sadece İlk ve orta dereceli okullarda mecburu din bilgisi okutulur.

E-   Devlet, yukardaki D fıkrası dışında; hiçbir vatandaşına, hiçbir şekildeİslam’ı-dini ibadet ve hizmetlerinin yapılmasını mecbur edemez ve bu konuda bir sorumluluk veya sorgulamaya tabii tutamaz.

F-   İslam dini dışındaki, hiçbir dini faaliyet ve hizmetlere devlet maddi ve manevi yardımda bulunmak zorunda değildir. Diğer dinlerin hizmetleri, o dinlerin cemaatleri tarafından görülür. 

MADDE 5.– Anayasanın 1 inci, 2 inci, 3 üncü ve 4 üncü  ilk 4 maddesi ve bu maddelere bağlı hiçbir alt, fikra maddesi değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez

         Sanırım burada en çok dikkatinize çeken önemli değişiklik; 2 maddenin C fıkrasındaki: Resmi dini İslam, resmi dili Türkçedir. Alt maddesindeki, resmi dinin İslam olduğu hükmüdür. Elbette ki bu anayasa demokrattık bir anayasa olarak, din devletini tesis eden bir anayasa değildir. Öyleyse niçin bu; resmi dinin İslam olduğuhükmünü anayasaya koydunuz diyeceksiniz?

         Bunun cevabı çok basit ve çok nettir:

1-  Anayasaların temel amacı: Bazı hak ve hürriyetleri,  özellikle vatandaşın devlete karşı sahip olması gereken hak ve hürriyetleri, bir takım hayatı ve yaşamsal ihtiyaçları teminat altına almaktır. Söz konusu maddede, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının çok büyük, ezici bir çoğunluğunun dini olan İslam dini; 90 yıla yaklaşan acı tecrübelerlegörülmüştür ki devlet tarafından yeterince koruma altına alınmadığı gibi, zaman zaman kısmende olsa zarar verilmeye çalışılmıştır.

Bu sebeple; 2 maddenin C fıkrasındaki: Resmi dini İslam, resmi dili Türkçedir ve 4. Maddedeki bu fıkraya açıklık getiren maddelerle yüce dinimiz anayasal bir koruma altına alınmış olmaktadır.

2- Yüce dinimizin hizmetleri; Diyanet işleri başkanlığı vasıtasıyla devlet eliyle giderilmeye çalışılırken, bundan sonra özellikle AB nın baskısıyla Diyanetİşleri başkanlığı ya tamamen kaldırılabilir yahutta hizmetleri minimum seviyeye indirilerek büyük oranda pasifize edilebilir. Ama anayasamızda bu madde olursa, kimse böyle bir teklifte bulunamaz.

3-  Yine AB de veya benzeri güçler tarafından devletimize; madem Müslüman vatandaşların için Diyanet İşleri Başkanlığını finanse ediyorsun öyleyse havra ve kiliselere de, mali yardımda bulunmalısın diye dayatabilirler.

4-  Devletin başörtüsüne karşı takındığı ve yıllardır süren; “siyası simgedir” şeklindeki yanlış değerlendirmesi sonucu oluşan, bu tur ve benzeri, haksızlık ve huzursuzluklar tamamen ortadan kalkar ve bir daha da asla olamaz.

5- İlk ve orta derecedeki okullarda okutulacak mecburi din eğitimi dışında, Devlet; tam bir demokrat devlet gibi davranarak, hiçbir vatandaşını İslam’ı bir ibadet ve ameli yapmaya zorlayamaz.

         Görüldüğü gibi bu anayasa maddeleriyle; hem İslam’ı yaşamak isteyen, hem de yaşamak istemeyen vatandaşların bu husustaki hakları teminat altına alınmış olunur.

         Böylece laiklik bahanesi ile milletimizin çok büyük bir ekseriyetinin yıllardır, devlet tarafından uğratıldığı haksızlık ve gasp edildiği hak mahrumiyeti, ortadan kalkmış olacak.

         Şu da          unutulmamalıdır: Bizim gibi milli devletler; ABD gibi refah ve madi menfaat sayesinde değil, milli ve manevi değerler birliğinin oluşturduğu bir, “Milli ruh” sayesinde, en zor şartlarda bile sapa sağlam ayakta dururlar. Bizim Milli ruhumuzun iki temel kaynağı vardır. 1. Si dinimiz İSLAM DİNİ, 2. Si dilimiz TÜRKÇE dir. Bu sebeple: Ne yapıp edip din ve dil birliğimizi muhakkak korumalıyız. Bunun içindir ki  ısrarla söylüyorum:

         İş bu anayasa önerisinde belirtiğim bu ilk 5 temel madde; 2 maddenin C fıkrasındaki: Resmi dini İslam, resmi dili Türkçedir ve 4. Maddedeki bu fıkraya açıklık getiren maddelerle birlikte, hiç bir maddesine hatta virgülüne noktasına dokunulmadan kabul edilmelidir, Memleketimizin hayrı ve ali (yüce) menfaatleri için.

         ALLAH c.c. Hayırlısını nasıp etsin… amin