Sadık Saruhan Rize doğumlu bir işadamı.. Fakir Elektrikli Ev Aletleri‘nin de içinde bulunduğu Saruhan Şirketler Gurubu‘nun yönetim kurulu üyesi.. 
Rahmetli babacığımın en birinci dostlarından olan hayır ve hizmette öncü, merhum Av. Sudi Reşat Saruhan‘ın da yeğeni.. 
Daha daha?.. 
İyi bir Fenerbahçe‘li.. 50‘li yaşlara gelmesine rağmen pek çok müşterek dostumuzun da ifade ettiği gibi Türkiye 1. liginde 15-20 dakika oynayabilecek futbol tekniğine ve kondisyona sahip.. Bu teşhis abartma değil, gerçek.. 
Sadık Bey, her yıl memleketine giderek sıla-i rahim yapar.. Hafta sonu kardeşi Fevzi Saruhan‘ın da iştirakiyle 3‘lü bir Karadeniz çıkarması yaptık..
Senenin pek çok zamanını yağmurla geçiren Rize, kaldığımız 2 gün zarfında pırıl pırıldı.. Deniz bile masmavi bir yorgan misali nazlı nazlı uyuyordu.. 
Programda kalış yerimiz olarak Ridos Termal Otel belirlenmişti ancak ne mümkün!.. Yunus Kotiloğlu 7 yıldızlı kâşanesini hazırlamış.. Gerçekten de her şey dört dörtlüktü.. Ortam, mekân, izzet ikram, hepsi on üzerinden ondu.. Yunus Kotiloğlu, Bilgin Kotiloğlu, Davut Kotiloğlu, Enver Ak, Sedat Ak, İbrahim Dilmaç, Mustafa Külünkoğlu, Haluk Mataracı, Av. Cemil Kurtuluş, Şeref Aslan, Alpaslan Saruhan, Rize’de tanıdığım gani gönüllü insanlar.. 
Başbakan Tayyip Erdoğan her ne kadar Kasımpaşa‘lıysa da esasen Rize‘nin çocuğu.. Karadeniz‘de ve de özellikle Rize‘de çok seviliyor.. Seçimler için şöyle bir nabız yoklamak istedim, ancak daha ağzımı açmadan herkesin “Tayyip” dediğini gördüm.. Bu kuru kuruya hemşehricilik değil, gönül frekansından çıkan sevgi haykırışıydı.. 
Rize‘de havaalanı yok.. Uçaktan Trabzon’da iniyorsunuz ve arabayla 45 dakikada Rize‘ye varıyorsunuz.. Yollar kaymak gibi.. Eskiden vakitlerini yollarda harcayan Rizeliler “Tayyip” demesin de ne desin?.. 
Büyükköy, Saruhanların köyü.. Tablo gibi.. Yemyeşil.. Bir metrekare bile ziyan edilmemiş ve her yere çay ekilmiş.. Evler müstakil.. Pekçoğu tarih kokuyor.. Ve de maşallah 85-90 yaşında nice delikanlılar gördüm.. 
Rize’ye gelmişken bir de sınır yapalım dedik ve Sarp‘a kadar uzandık.. Giderken de Çayeli, Pazar, Ardeşen, Fındıklı, Arhavi ve Hopa’dan geçtik.. Sarp sınır kapısından günde 200‘ün üzerinde TIR Gürcistan‘a giriş yapıyor.. Batum çok yakın.. Bir elmanın iki yarısı gibi.. Sınır pek çok aileyi ikiye bölmüş.. Bereket, pasaportla giriş yapılabiliyor.. 
Sarp dönüşünde lezzet ustası Fevzi Saruhan; buralara gelinir de Fasülyeci Hüsrevde fasülye yenmez mi, deyince bize de uymak düştü.. Selahattin Hüsrev, Çayeli’ndeki lokântanın işletmecisi.. Lokântada yüzlerce resim var.. Siyasetçilerden sporculara, yazarlardan, sanatçılara kadar gelmeyen kalmamış.. Fasülyeyi sorarsanız, tadı yerinde.. 
Pazar günü ise Rize Yeni Şehir stadındaydık.. Rizespor Bank Asya Ligi’nde zirveyi kovalıyor.. Rakip ise Altay‘dı.. Rize 2-1 öndeyken 90+3 de Altay bir gol atmaz mı?.. Bütün stad buz kesti.. Biz de üzüldük elbette.. 
Dönüşte ise Çayeli‘nde hafta sonu bir konferans veren kıymetli dostum psikiyatrist Prof. Dr. Sefa Saygılı da bizim uçaktaydı ve muhabbetimize renk kattı.. 
Hülâsa; yeşil ve mavi renklerin nefis biçimde bütünleştiği, aziz vatanımızın müstesna köşelerinden bir yer, Rize!.. 
Ama hepsinden önemlisi; selâmı candan veren, misafiri ve ikramı seven, saygılı insanların şehri..
Gitmeyeniniz varsa, en yakın zamanda gidin ve Rize’yi görün..

 

Editör: HABER MERKEZİ