Rize'de, 20'li yaşlarından itibaren böbreklerinden rahatsız olan ve 28 yıldır diyalize giren Adnan Kanbur ile 18 yıldır diyalize giren Sait Parlak, haftada 3 kez diyalize girmelerine rağmen hayata sıkı sıkıya bağlılar.

Rize Devlet Hastanesi Hemodiyaliz Bölümü'nde, Dr. İbrahim Akdağ ve Dr. Ertuğrul Demirci gözetiminde diyalize giren Adnan Kanbur (49), yaklaşık 28 yıldır haftada 3 kez diyaliz makinesine bağlandığını söyledi.

1980 yılında askerlik görevini tamamlayıp memleketine döndükten sonra böbreklerinin işlev göremez hale geldiğini belirten Kanbur, “O günden bu yana diyaliz makinesine bağımlı olarak yaşıyorum. Makineye bağlanmak zor ama yine de teknoloji ilerlediği ve diyalize girmek kolaylaştığı için memnunum” dedi.

Hastalığının ilk döneminde babasının böbreğinin kendisine nakledildiğini, ancak bünyesinin böbreği kabul etmediğini ifade eden Kanbur, “O günden beri bu şekilde yaşamaya devam ediyorum. Ancak hastalığımın ilk döneminde şimdiki kadar rahat değildim. Rize'de diyaliz makinesi yoktu. Bu nedenle ailemle birlikte Ankara'ya yerleştik. Uzun yıllar orada yaşadıktan ve Rize'ye diyaliz makinesinin getirilmesinden sonra ailemle birlikte Rize'ye döndük” diye konuştu.

İnsanın böbreklerinin işlev göremez olmasının, hayatını sürdüremeyeceği anlamına gelmediğini dile getiren Kanbur, “Doktorun dediğini yaptığın zaman rahatlıkla hayatını sürdürebiliyorsun” dedi.

GEZİYORUM, EĞLENİYORUM, ÇALIŞIYORUM

Aynı serviste diyalize giren ve Artvin'in Hopa ilçesinde yaşayan Sait Parlak (38) ise 21 yaşından beri böbreklerinin işlev görmediğini, 18 yıldır haftada 3 kez diyaliz makinesine bağlandığını söyledi.

Böyle yaşamayı sorun etmediğini, bu hastalıkta neşeli olmak ve her şeyi dert etmemek gerektiğini belirten Parlak, “Bazıları, 'bu insan diyaliz hastasıdır, bir şey yapamaz' diye düşünür. İnsanlar diyaliz hastasına başka bir gözle bakar ama hiçbir farklılık yok. Her şeyi yapabiliyorum. Hayatım normal bir insanın hayatından farklı değil. Geziyorum, eğleniyorum, çalışıyorum” dedi.

Hastalığının ilk yıllarında bazı akrabalarının böbrek vermek amacıyla test yaptırdıklarını, ancak dokuların uyuşmadığını anlatan Parlak, “Babamın böbreği ile dokularımız uyuştu. Ama bu arada babamın kalp hastalığı çıkınca vazgeçtik. Daha sonra böbrek nakli için İstanbul'da sıraya yazıldım. Bir süre sonra gidip kan verdim. Aradan uzun yıllar geçmesine rağmen aranmadım. Ama artık bunu düşünmüyorum. Kendime, 'Sait boş ver. Eninde sonunda ölüm var. Diyaliz var mı, o bize yeter' dedim” diye konuştu.

Dr. Ertuğrul Demirci de hastalarının morallerini yüksek tutmak için ellerinden geleni yaptıklarını, bunun hasta için çok olumlu sonuçlar doğurduğunu belirterek, Kanbur ve Parlak'ın, neşeli tavırlarıyla diğer hastalara örnek olduklarını söyledi.

Bunun yanında böbrek nakli konusunu sürekli gündemde tutmak gerektiğini ifade eden Demirci, nakil sayısını artırmak için çalışmaların tüm hızıyla sürdürüldüğünü kaydetti.

Kaynak: Haberler 

Editör: HABER MERKEZİ