Başbakanın “öğrenci evleri “ çıkışından sonra ki yaşanılanları hep birlikte izledik,izlemeye devam ediyoruz…

Bu tartışmanın fitilini ateşleyen Başbakandan en sade vatandaşa kadar; günlük hayatımızda da, bazı değerleri nasılda kaybetmişiz bir kez daha ülke olarak görmenin talihsizliğini yaşıyoruz!

Ortaya atılan bir düşüncenin sonunda insan nasıl olurda nefs muhasebesin de bulunmaz?

Hadi bu öz eleştiriyi yapamadık?

Bizi bir noktada durdurup kendimize gelmemizi sağlayacak uyarıcılara neden kulak kesilmeyiz!

Yapılan yanlış bir davranışı yada açıklamayı insanın görmemesi,uyarılara kulak asmaması “insanın bizatihi kibriyle” ancak izah edilebilir!

İnsan zaman zaman kendi varlığının dışına çıkarak hayatı dışarıdan değerlendirme erdemine sahip olabilmeli… Bu tavır belki objektif bir değerlendirme sonucu daha olumlu hükümler ortaya koyabilir…

Toplumu kutuplaştırmaya matuf her hareket muhalifler tarafından daha başka argümanlarla karşı çıkılarak ipin ucu iyice kaçırılarak toplum durduk yerde çatışma yaşamakta!

İktidarın ortaya attığı düşünceler karşısın da muhaliflerin, iktidarı susturacak nezaket ve düşünce örgüsü ile  hitap etmesi  de maalesef hayal olmuş!

Bunu sürekli söylüyorum-yazıyorum! Bunun müsebbibi ilk önce Başbakan ve iktidarın diğer üyeleridir!..

Görünen o ki; çaresiz bir şekilde bu sıradanlığa katlanmaya devem edeceğiz!

Farkındaysanız üslubuma çok dikkat ediyorum bu konuyu yazarken!

Hadis de söylendiği gibi; “Kendini bilen Rabbini bilir”. Biz önce neyin uluorta konuşulmayacağını bilmek ve ona göre konuşmak zorundayız… Bu görev ilk önce sorumluluk makamında olan insanlara düşmektedir.

“Üslubu beyan ayniyle insandır” sözünde ki mananın anlamı ,bugün siyaset yapanlarımızın kulağına küpe olması gereken bir hakikattir!

“Fikir sefaleti” için de debelenip duran bugün ki siyasetçilerimizden beklentilerimi elbette yüksek tutmuyorum ama en azından toplum önünde neyin tartışılıp tartışılmayacağını bilmelerini  istememizin hakkımız olduğunu düşünmekteyim!

En mahrem kalması gereken şeylerin ulu orta konuşulacağı kapıları açmanın kime ne faydası var! Üstelik bu, geleceğimizin teminatı olan gençlerimiz üzerinden yapılıyorsa daha vahim bir durum değimlidir?

Acı ama gerçek olan şey şudur; bugün siyaset yapanların gözü ve yüreği ve aklı bu değerlere ardına kadar kapalıdır!

Ya bu kaybettiklerimize kavuşabilme ümidi!

O güzel ümit de “belden aşağı vurmayı” siyaset ilmi haline getirdiğimiz günlerden bu tarafa, artık Kaf Dağının arkasında!

Ve o dağ da masallardadır!

Ben bu konuda kendi kendime söz verdim yazıyı yazarken. Meselenin içeriği ile ilgili imada dahi bulunmayacağım diye!

Bunun yerine ,“öğrenci evleri” meselesi üzerine; nezaketsiz,hoyratça  söz söyleyen her bizimizi biraz olsun düşünmeye sevk edecek “üslup” problemimize dikkat çekmek istedim…

Evet yukarda söylediğim gibi ; bu sıradanlığa çaresiz bir şekilde katlanacağız!

Korkum şu; kaybettiklerimizin değerini çok ama çok pahalıya yeniden öğrenmek zorunda kalacağız!…

Görüşmek üzere, Allah’a emanet olunuz…