Türk Tarihinin bilinen en az beş bin yıllık bir geçmişi vardır. Tarihe altın harflerle sığdırdığımız, muhteşem başarılar elde ettiğimiz birçok olay vardır.

Türk Milletinin, dünya tarihinde en çok devlet kuran (yüzden fazla),çağların değişmesine iki kez sebep olan(Hunların etkisiyle, Kavimler Göçünün sonucunda Roma’ nın parçalanışı ve İstanbulun Fethi),insanlığa hediye ettiği birçok buluşuyla, dünyanın en ihtişamlı devletini kurmasıyla(Osmanlı Devleti),insanlığa adaletin, hoşgörünün, inanç hürriyetinin ne olduğunu öğretmesiyle, dünya sahnesine çıktığı yerin çok uzaklarında yaşamasına rağmen kültürel özelliklerini koruyup, gittiği yerlere hem kültürünü, hem de medeniyetini taşıyabilmiş olmasını vs daha birçok özelliğini sayabiliriz. Hatta saymakla bitiremeyiz.

Türk Tarihinde bugün bile örnek alabileceğimiz binlerce olay yaşanmıştır. Hayatımızı, geleceğimizi şekillendirirken ideal insan anlamında, kahramanlarımız diyebileceğimiz yüzlerce tarihi büyüğümüz vardır. Çocuklarımızı yetiştirirken, iş hayatımızı düzenlerken, sosyal hayatımızı planlarken nasıl davranmamız gerektiğini bize hatırlatacak örneklerin sayısı oldukça fazladır.

Orhun Abidelerini(Göktürk Kitabeleri)satır satır okuma zahmetine katlansak,

Yusuf Has Hacib’in yazdığı Kutatgubilig adlı eserini okuyabilsek,

Sultan Alparslan’ın Malazgirt Savaşından önce askerlerine yaptığı muhteşem konuşmayı bilebilsek,

Hoca Ahmet Yesevi’nin, Divan-ı Hikmet’inin derin anlamlarını kavrayabilsek,

Selçuklu Veziri Nizamülk’ün kurduğu Nizamiye Medreselerindeki eğitim mantığını anlayabilsek,

Osman Gazi-Şeyh Edebalı, Fatih-Akşemsettin ilişkisini hissedebilsek,

Fatih’in İstanbul ‘u fethetme, Yavuz’un Sina çölünü gezme arzusunu öğrenebilsek,

Kanuninin Fransız Kralına yazdığı mektubu okuyabilsek,

Mimar Sinan’ın, Süleymaniye Camiini yaparken neler hissettiğini bilsek,

Yıldırım Bayezid-Timur, Yavuz-Şahismail mücadelesinin gerçek amaçlarını öğrensek,

II. Abdülhamid’in dış politikadaki kurtlarla dansını bilsek,

Vs.

Sayabileceğimiz onlarca,yüzlerce  tarihi olay vardır.

Tarih kitaplarında yüzeysel olarak geçen olayların ayrıntılarını görme imkânına kavuşunca, milletimizle ne kadar gurur duymamız gerektiğini daha iyi anlayabileceğiz.

Maalesef Türk Tarihi, Türk insanına yeterince öğretilmiş değildir. Genellikle resmi tarih mantığıyla yazılmış, olaylar basit şekilde açıklanmaya, hep aynı tarzda konular işlenmeye çalışılmıştır.

Resmi tarih mantığıyla yazılan kitaplarda, geçmişle bugünün kıyaslanması yapılmamış, ibretlik olaylardan pek bahsedilmemiştir. Kahramanlarımızın özel hayatı, insani yönleri, yetişme tarzları, aile hayatı pek anlatılmamıştır.

Özellikle okullarda ders kitabı olarak okutulan tarih kitaplarında gereksiz bilgiler verilerek, öğrenci, tarihini sadece ezberlemek zorunda bırakılmıştır. Araştırmaya yönelik tarih mantığı eksik bırakılmıştır.

Tarih şuurundan yoksun yetişen nesiller, ileriki hayatlarında tarihiyle ilgili hafızasında pek fazla bilginin olmadığını görmektedirler. Tarihi olayların özünü, hakikatını bilmeden yetişmektedirler.

Tarihimizde, her zaman güzel olaylar yaşanmamış, kardeş kavgası diyebileceğimiz, devleti yönetenlerin, yâda bölge yöneticilerinin yaptıkları yanlışlar diyebileceğimiz olaylarda yaşanmıştır. Bu olayları da tarihi gerçekliğiyle öğretmek, dersler çıkartmak, ibretlik olarak göstermek zorunluluğu vardır.

Türk Tarihi doğrusuyla, yanlışıyla, hatasıyla, sevabıyla, başarısıyla, başarıısızlığıyla, zaferleriyle, mağlubiyetleriyle bizim tarihimizdir.

Tarihimizi yeniden değerlendirip, yeniden yorumlamamız gerekmektedir. Hakikatlerin tam olarak bilindiği bir tarih gerçeğinin olması lazım. Gençlere tarih şuuru aşılamamız gerekiyorsa, tarihi bütün yönleriyle bilmeleri gerekmektedir.