Hayatın bana öğrettiği gerçeklerden bir tanesi de; insana olan güvenin zaman içerisin de tepetaklak olabildiğidir!

Hele her dakika fikir değiştiren, düşüncelerine hakım olamayanlar zamanla öyle kontrolden çıkabiliyorlar ki, veremedikleri doğru kararlardan dolayı hiçbir yönde yol alamıyorlar!

Zaman ve ortam belki bu kişilerin aleyhine cereyan edebiliyor; iktidar olabilir, bürokrasinin en tepe noktasına kadar çıkabilirler, zenginlik içerisin de yüzebilirler ama küçük bir rüzgârda uykuları çok kolay kaçabilir bu kişilerin!

Hele riyakârlığın, çirkefliğin, adam kayırmaların, menfaatperestliğin, ben yaptım oldu anlayışının hakım olduğu bir cemiyette bu zikzaklar daha sık görülen hadiselerdendir de…

Maalesef, insan olma erdemlerimizi yavaş yavaş kaybettik ve maddi çıkarlarımız için bütün bir hayatımızın anlamını oluşturması gereken değerlerimize sırt çevirdik…

Bu durum, dünden bugüne, bugünden yarına olan bir şey de değil elbette…

Etrafıma bakıyorum ve insanların umutsuz, karamsar geleceğe dair söz söyleme yeteneklerinin kaybolduğunu müşahede ediyorum. E insan da ne yapsın en kestirme yol olan “teslim ol ve kurtul” psikolojisi içerisinde inandıklarına sırt çevirerek kişiliğinden ödün verme yoluyla kendinden uzaklaşmayı seçiyor!

Belki diyebilirsiniz; Bu ülkenin ekonomik sisteminin kendilerine sunduğu zenginlikleri kaybetmeme refleksiyle hareket eden ve bunu siyaset yoluyla güven altına almaya çalışan insana neden kabahat buluyorsun diye?

Ben de diyorum ki; bu tipler her dönem işlerini en güzel yürüten de olmuştur, onlar için ülkenin bekası değil kendi bekaları önemlidir!

Hem ben, vatandaş nezdinde ki algıların toplumun genelini ifade ettiğini ve sade vatandaşın birilerine yol arkadaşlığı ederken daha dikkatli ve uyanık olması gerektiğini ifade ediyorum…

Her gün gözümüzün içine baka baka; bu ülkenin parçalanmasına, milli reflekslerine darbe indirmeye, ABD ve Avrupa Birliği emperyalizminden daha aşağıya ve daha zararlı din tahripçileri ile karşı karşıya olacaksın ama yine de “koltuğum gider, param gider” diye sessiz kalıp hayatın keyfini süreceksin!

Yok öyle yağma!

Herkes, tabiri caizse kalıbının adamı olacak artık!

Seçimden bu yana; yıllardır dilinizden düşürmediğiniz “açılım yapalım kardeşliğimiz pekişsin” savsatalarına kulak asıp yapılan yanlışlara biat edenler bu güzel ülkede kaç şehidimiz var ve bu canlar kiminin eseri diye sorgulamayacak ama sabah akşam adamlıktan bahsedecek, öyle mi yani!

Diyorum ya her zaman; kendisine ait meselelerde de aslan kesilen insan, söz konusu “vatan, millet, bayrak, şehit” kavramları olunca topu taca atmaya daha doğrusu siyasilerin üzerinden her şeyi izah etmeye bayılır oldu…

Artık görün; bu milletin neyi varsa istismara uğradı/uğramaya devam ediyor!

Bunu seslendirenler de ya hain ya satılmış ya da şuursuz olarak yaftalanıyor tarafınızdan!

Bu güzel ülke kutuplaşmanın şahını yaşarken bunun müsebbibi ses çıkarmadığınız oy verdiğiniz parti olacak ama sesini çıkaranları da “hain, satılmış, vatan haini” diye tu kaka edeceksiniz!

Evet, bir kez daha ifade etmek istiyorum; sahip olduğumuz onca değerimiz, uydurulan ve dayatılan “açılım safsatasına” kurban edildi bu memlekette!

Bazı meselelere ısrarla vurgu yapmamın altında yatan gerçek şudur.

Maalesef üzülerek ifade ediyorum ki; etrafında olup bitenlerden ders çıkaracak, teşhis ve tedavi yollarını arayacak olanlarımızın sayısı hiçbir dönem bu kadar düşük seviyede değildi. İnsanımızın bu vurdumduymazlığı son dönemlerde ki yaşadığımız olaylardan sonra bana hiçbir umut ışığı vermemektedir!

Türk Milletinin her bir ferdi artık şunu bilmeli ve inanmalıdır ki;

Bugün yaşadığımız olayların tek sorumlusu; bu ülkenin siyasetine yön veren ve baş tacı ettiğiniz, eleştirmek şöyle dursun eleştirenleri eleştirdiğiniz siyasi iktidardır! Bu durumu analiz yapıp kendinizi ikna etmeye başardığınız an kuru kalabalığın dışına çıkmaya ve gerçeği görmeye başlamışsınız demektir! Bu sorgulama aynı zamanda siyasi iktidarın da yanlışlarının farkına varmasının önünü açacaktır…

Yok, ben halimden memnunum size ne oluyor diyorsanız bu da sizin bileceğiniz bir şey tabii!

Görüşmek üzere, Allah’a emanet olun…