Üniversite yıllarımda, zaman buldukça, severek ziyaret ettiğim gazetelerden biridir Tercüman.
Cennet mekân Ahmet Kabaklı Hoca'mı görmek ve hele hele O'nunla sohbet imkânı bulmak, bana ayrı bir duygu ve haz yaşatmıştır. Kabaklı Hoca, büyük bir bilgi birikimi ve engin tecrübeye sahip, derviş meşrepli bir insandı. 
Zamanın çok ötesine hitap edebilen, Anadolu kültürüyle yoğrulmuş, İslâm'ı doğru anlayan , doğru anlatan ve doğru yorumlayan bilge bir insandı. Türk - İslâm Kültür ve Medeniyeti Dâvâsı'na inanmış ve Türk kültürüne büyük hizmetleri olmuştur.
Yıllar yılı Tercüman Gazetesinde baş yazarlık yapmış ve kaleme aldığı yazılarıyla, Türk İnsanına, özellikle Ülkücü Camianın fikri donanımına inkâr edilemez katkılarda bulunmuştur. 
Kabaklı Hoca, sağ partilerin hepsine yakın durmuştur. Türkeş, Demirel ve Erbakan 'la hep dostluk çerçevesi içerisinde olmaya özen göstermiştir. Nevar ki, Türkeş'le olan muhabbet ve dostluğu, diğerlerinden çok farklıydı. 
Alenen hiçbir yazısında ve hiçbir konuşmasında " ÜLKÜCÜYÜM " dememiştir.
Ama, benimle olan sohbetlerinden hareketle, O'nun donanımlı bir Türk Milliyetçisi olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. 
Ve dahası ; Ülkücü olduğuna ...
Kabaklı Hoca, asıl mesleği Edebiyat Öğretmenliği idi. Daha sonra, 1961 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi ve bir süre avukatlık da yaptı. 
5 ciltlik Türk Edebiyat dergisini herkesin okumasını tavsiye ederim. 
Ayrıca, Kültür Emperyalizmi, Mabet ve Millet, Mehmet Akif, Yunus Emre, Mevlana ve özellikle, Temellerin Duruşması adlı eserlerinin okunmalıdır derim.
Kabaklı Hoca dışında, Nazlı Ilıcak, Rauf Tamer, Ergun Göze ile gazetenin en üst bölümünde tanışma imkânım oldu.
..........

İstanbul Ülkü Ocakları olarak, 1978 Ekim veya Kasım ayında, gazeteleri ziyaret edelim dedik. 
Yanımda Abdullah Çatlı, Mehmet Şandır ve yönetim kurulundan birkaç arkadaşım vardı. Cağaloğlu 'nda Hürriyet , Milliyet'i ve diğer birkaç gazeteyi ziyaret ettikten sonra, Topkapı'daki Tercüman Gazetesine gittik. 
Kabaklı Hoca'nın masasının etrafını sardık. 
" Çocuklar! " dedi. " Beni boşverin. Ben zaten sizdenim. Siz Nazlı Hanım'a kendinizi anlatın. O sizi pek tanımıyor, bilmiyor."

Nazlı Hanım'da kalabalığı görünce, kalktı bizim yanımıza geldi ve oturdu.
" Anladım, siz Ülkücülersiniz. Geleceğinizden haberimiz vardı. Sizleri ve düşüncelerinizi tanımak istiyorum. Bana Ülkücü ' leri ve ülkücülüğü anlatırmısınız? " dedi.
Kabaklı Hoca haklıydı. Gerçekten kadın bizleri detaylı olarak tanımıyordu. Hakkımızda bildiği şeyler, kulaktan dolma kıvır - zıvır bilgilerden ibaretti. 
" Nazlı Hanım, gerçekten bizi tanımıyormusunuz? Amacımızın ne olduğunu bilmiyormusunuz? " diye sordum.
" Doğrusunu isterseniz hayır" dedi. " Yeterince tanıdığımı söyleyemem."
Hepimiz şaşırmıştık. 
Zira, Nazlı Ilıcak, TRT 'de yapılan birkaç açık oturumda, bizi hedef alan bazı katılımcılara karşı ( özellikle Uğur Mumcu 'ya karşı ) hep Ülkücüleri savunan birisiydi. 
Bu durumu hatırlattım kendisine. Ve sordum:
" O halde bizi niye savunuyorsunuz? "
Dedi ki :
" Bakın çocuklar! Doğru yolda olduğunuzdan emin olmazsam, sizi hiç savunurmuyum? Sadece, hakkınızda bilgi eksikliğim var. Hepsi bu. Şimdi benim bu eksikliğimi tamamlayın. "

Rahmetli Abdullah Çatlı ve diğer arkadaşlarla beraber, ana hatlarıyla davayı anlattık. Son derece yararlı bir sohbet oldu. Kabaklı Hoca'nın gözlerinin içi gülüyordu. Biz anlattıkça, O haz duyuyor, keyif alıyordu. Çok az mudahil oldu sohbete. Hep biz konuşalım, biz anlatalım istedi.
O'nu , Ergun Göze'yi ve İrfan Ülkü'yü ve pek tabii olarak, Abdullah Çatlı'yı burada rahmet ve şükranla yâd ediyorum. 
Ruhları şâd , mekanları cennet olsun.

( NOT : Bir başka paylaşımımda, Tercüman Gazetesi ziyaretimizden bir önce, Milliyet Gazetesi'nde sohbetimizden bahsedeceğim. Zira, buradaki görüşmemizde de olağan dışı durumlar yaşadık.)