ESSELAMÜ ALEYKÜM VERAHMETÜLLAHİ  VEBEREKATÜHÜ

Türk acıyandır.
Türk yardım edendir.
Türk gönülden türeyen aydınlanmış demektir.
Bütün dünyayı aydınlatmak, adıl bir şekilde idare etme vazifesi biz Türklere aittir.
Türk zülüm yapmaz, zalimi asla sevmez, zülüm yapanı uyarır ve mazlumun yanında yerini alır.Adaletlidir.
Kimsenin hakkına, hukukuna dokunmaz.
Onun için dünyayı sevk ve idare etme işi Türk’e yakışır.Geçmiş tarihimizde bunun örnekleri çokça görülmüştür.Bunun için tarih bizi bıraktığımız yerlere geri çağırmaktadır.Bu sefer çok daha hazırlıklı, donanımlı, sağlam ve güçlü bir şekilde geliyoruz.

Ülkemiz dünyanın neresinde olursa olsun, her zaman ve her yerde  mazlumların umudu olmak için elinden gelen çabayı göstermektedir.

Küresel güçlerin dünya hegemonyasına son veren, 
Küreselcilerin planlarına darbe vuran ve onları paniğe sevk eden onlara dur diyebilecek tek millet Türk milleti ve onun devleti olan Türkiye Cumhuriyeti   devletidir.
Bu açıdan bakıldığı zaman Türk milleti olması gereken her yerde olacaktır.

Geçtiğimiz Asrın küresel yönetim düzenini kuranların sonu gelmiştir.Bu asır geçen asır gibi olmayacaktır.

Bu minval’de Yavuz Bahadıroğlu ne güzel söylemiştir.

“100 yıllık taklit ve korku dönemi bitti. Artık Bosna’da, Suriye’de, Irak’ta, Katar’da, Akdeniz’de, Libya’da ve dünyanın her yerindeyiz.Her yerinde olmaya devam edeceğiz.Tarih bizi eski topraklarımıza adeta geri çağırıyor. Hedefsiz taklitçi dönemin zincirleri kırılıyor. Yeniden diriliyoruz.”

Atalarımızdan süzülen güzel sözlerimiz vardır. “Dere, yatağını bulur.”Eninde sonunda dere yatağını bulmak için ne uğraşlar, ne çabalar gösterdiğini Türk milleti olarak hep beraber görüyor ve şahit oluyoruz.

Ülkemiz 100 yıl önce çekildiği topraklara geri dönme hazırlıklarını yapıyor olması bizleri ve bize gönül vermiş bütün insanları farklı heyacanlandırmaktadır.

Hem askeri hem de ekonomik alanlarda stratejik hamleler yapan Türkiye, çoğu ülkede bulundurduğu askeri üsleriyle ile gücüne güç katıyor ve geleceğe dönük farklı hesaplar yapabilme gücüne de bu vesileyle erişebiliyor.

Dünyanın değişik bölgelerine,  hele hele stratejik olarak çok farklı bölgelerde askeri bir üssünüz varsa, dünyanın herhangi bir noktasında saniyeler içerisinde operasyon yapabilme kabiliyetine ulaşabiliyorsunuz demektir.

Dünyada bir başka ülkede üs kurmak yalnızca dev askeri güçlerin sahip olabileceği bir imkan olarak görülüyordu.
Allahın izniyle bu güce alnımızın akıyla erişebildik.
Buradan hareketle ülke olarak müslüman Türk milleti olarak bu güce ulaşmanın mutluluğunu ve haklı gururunu hep birlikte yaşamaktayız.

Yabancı ülkelerde askerî üs kuran ülkeler de 
İlk sırada ABD vardı.Biz çok gerilerdeydik.Şimdi geldiğimiz noktada dünyada 
İkinci sıradayız.

Askerî üs kurabilmek için üs kurulan ülkenin ya seni çok sevmesi ve istemesi yada senin orada zorla üs kurman gerekmektedir.

ABD'nin Yunanistan hariç istendiği hiç bir ülke yok iken, yanı bir yerde zorla girmişken, 

Türkiye'nin her ülkede istenmesi artık zulüm gören bütün halkların ve devletlerin Türkiye’ yi istemesi bizim milletimizi, devletimizi askerimizi beklemesi bizim ne güzel bir pozisyonda olduğumuzu çok açık bir şekilde  göstermektedir.

Zira Türkiye hiç bir şekilde bulunduğu ülkelerin iç işlerine müdahil olmadığı gibi, bulunduğu ülkeye katma değeri çok olduğunun yanı sıra, askerlerini eğitme ve teknik modernizasyon ve her türlü konularda da onlara yardımcı olmaktadır.

Üstad Kadir Mısıroğlu geçmişinde süper güç değilsen belki süper güç olabilirsin ama ilelebet süper güç kalamazsın diye söylemesi ne kadar da gerçek bir söylem olduğu bugünlerde daha da anlaşılmaktadır.

Geçmişinde süper güç olabilmiş isen, düşsen bile kalktığında geçmişinle kalkarsin o yüzden diyoruz ki 

Batı yükselişini tamamlamış çöküşe doğru hızlı bir şekilde yol almaktadır.Biz yeniden dirilişe ve yükselişe geçme hazırlıklarını tamamlamak için gece gündüz demeden çalışmaktayız.Biz yükselişe devam ederken, batı ve Amerika’nın nasıl çöktüğüne, battığına insanlık şahit olacaktır.

Ülkemiz, askeri varlık gösterdiği dost, müttefik bu ülkelere barış ve refahın güvencesi olarak gidiyor.

Ülkemizin gittiği bölgelere yapmış olduğu katkılardan dolayı oralarda yaşayan insanların sevgi gösterileriyle karşılanmaları bizim ne kadar doğru bir iş yaptığımızın göstergesidir. Onların bizim hakkımızdaki güzel söylemleri, düşünceleri ve Hüsnü zanda bulunmaları bulunduğumuz yerlerdeki ülkelere ve milletlerine barış için onların kalkınmaları ve ileri bir seviye ye ulaşabilmeleri için elimizden gelen katkıları yapmamızdan kaynaklanmaktadır.

Savunma sanayisindeki yerli ve millileşme atağının ardından alınan güzel sonuçlar,  Türkiye’mizin ülkemizin elini dünyada daha da güçlendirmiş bulunuyor.

Özellikle Osmanlı’nın çekildiği bölgelere 100 yıl sonra yeniden dönen Türkiye, en stratejik alanlara üs kurarak bölgedeki gücünü artırmaya devam ediyor ve edecektir.

Kurulan üslerle alakalı Katar’da yapılmak istenilen darbe girişimlerine ülkemiz yapması gerekeni en iyi şekilde yapmıştır.

Katar’da İngiltere ve Amerika’dan sonra 3.ülke olarak Türkiye üs kurdu.Katar’a yapılan 
darbe girişimi olayında ülkemiz orada bulunmasaydı, bu başarı sağlanamazdı diye düşünüyorum.

Türkiye’mizin yapmış olduğu bu ve benzeri katkılar her zaman bizim elimizi güçlendirmiştir.

Yavru vatanımız Kıbrıs’ta boşuna 40 bin asker bulundurmuyoruz.

Ülkemizin en fazla üssü Irak’ta bulunuyor.Buradaki çok farklı bölgelerde olmak üzere hatırı sayılır bir askerimiz bulunmaktadır.

Yurt dışındaki en büyük askeri üssümüz Somali’de bulunmaktadır.

Arnavutluk’ta barışın tesisine de destek vermek için orada belli bir askerimizde bulunmaktadır.

Yine Lübnan’da barışın tesisi için yaptıklarımız ortadadır.Libya’daki durumla alakalı gelişmeleri hep birlikte takip ediyoruz. Orada bulunarak Libyalı kardeşlerimize de yardımcı olmak için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Biz orada olmasaydık, bugün ne Akdenizdeki gücümüze ulaşabilirdik, ne de bugün Libya’nın durumu böyle olabilirdi.

Geçtiğimiz yıllarda Sudan’a bir ziyaret gerçekleştiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Afrika’nın kapısı niteliğindeki sevakin adasının Türkiye’ye tahsis edilmesiyle Ortadoğu’da kritik bir çember hattı bu şekilde çizilmiş oldu.

Fırat Kalkan’ı ile sınırı geçen Türkiye yaklaşık 10000 askeri ile Suriye’deki operasyonlarını sürdürmektedir.

Kafkasya’ya açılan kapıda Türkiye ile kardeş Azerbaycan’ın birlikteliği adeta göz kamaştırıyor.

Azerbaycanlı kardeşlerimize Türkiyenin vermiş olduğu katkılardan ve desteğinden dolayı Karabağ meselesinin çözümünün Sevinç’ini hep birlikte yaşamış olduk.

Bunların haricinde de bizlerden üs kurmamızı isteyen devletlerde oluyor.
Bunların başında Pakistan ilk sırada yer alıyor.
Askeri malzeme sattığımız Endonezya ve Malezya’da üs kurmamız İçin teklifte bulunan ülkeler olarak biliniyor.Daha niceleri.

Bu tabiki önümüzdeki yıllarda ülkemizin menfaatleri neyi gerektiriyorsa o şekilde hareket edileceğinin işaretlerini gösteriyor.

Türkiye olarak bizler işbirliği yaptığımız ülkelerle son 20 yılda yapmış olduğumuz birlikteliğimizi karşılıklı çıkar ve saygı temeline dayandırıyoruz.Gittiğimiz ve bulunduğumuz yerlerde barışın teminatı olan ülkemize teveccüh giderek artmaktadır.

Bütün bunlara rağmen daha da başlangıç noktalarındayız. Nice hizmetlere daha yelken açacağımızın işaretlerini hep birlikte görmekteyiz.

Ülkemizin yükselecek küresel bir güce dönüşecektir.Bunu engellemeye bu ilerleyişi durdurmaya kimsenin gücü yetmeyecektir.

Kim ne yaparsa yapsın, Türkiye yoluna emin adımlarla devam edecektir.

Millet liderini bulmuştur.Desteğini de en iyi şekilde vermekten çekinmiyor ve çekinmeyecektir.

Milletin desteğini alan liderimiz yapacağı hizmetlere her daim yenisi ekleyerek milletimizin gönlünde taht kurmasınıda biliyor.

ALLAHİN İZNİYLE 

Selam ve dua ile Allah’a emanet olun inşallah.