Uzun zamandır yazmayı düşündüğüm ama bir türlü yazma fırsatı bulamadığım Rize’mizdeki eğitim konusunu enine boyuna da olmasa genel hatlarıyla irdelemeye çalışacağım…

Son yıllarda Rize’nin OKS ve OYS de aldığı başarısız neticeler bir Rizeli olarak beni hem üzmüştür hem de derin derin düşündürmüştür. İlkokulunda, Ortaokulunda ve Lisesinde okuduğum memleketimin bu iç karartan durumunu görünce şöyle bir geçmişe gideyim dedim…

 

1980 li yıllardan sonra siyaset ve iş dünyasında yıldızı parlayan Rize’miz neden bugün bu başarısız neticelerin mahkûmu olmuştur! Öyle ya, o tarihten bu tarihe kadar ben iddia ediyorum Türkiye’mizin hiçbir bölgesinde Rize’de yapılan eğitim kurumları yapılmamıştır.

 

Dayımın oğlu sevgili kuzenim Orhan Okumuş’un askerliği vesilesiyle Burdur’a gitme imkânım oldu. Burdur ki; OKS de Türkiye’nin en başarılı ve aynı zamanda OSS de de en başarılı iller sıralamasının en başlarında olan bir ilimiz… Burdur örneğini vermemin elbette bir anlamı var. Burdur Akdeniz bölgesinde küçük şirin bir vilayet. Gidenler mutlaka tespit etmişlerdir, mütevazı bir il olan Burdur bizim Çayeli’mizin sahip olduğu altyapıdan da yoksundur…

 

Hatta Dayıoğlunu dışarı çıkarmıştık bir yemek yiyelim dedik. Kendi imkânlarımızla aramakla bulamayacağımızı anlayınca bir vatandaşa sorduk nerde güzel bir yemek yiyebiliriz diye. O kişi de aslında burada istediğiniz çapta bir lokantanın olmadığını ama yine de bir yeri tavsiye edebilirim dedi. Dediği lokantaya gittik ama bizim Rize’mizde ki en sıradan lokantadan daha sıradandı!

 

Öncelikle şunu ifade edeyim elbette okul binası yapmakla eğitim kalitesini artıramazsınız. .Rize’de bugüne kadar yapılan sadece budur, her hemşerim övünüyor haklı olarak Rize’nin elli yıllık okul ihtiyacı halledilmiş diye! Mesut Yılmaz ve Tayyip Erdoğan her ikisi de, gerek devletimizin imkânlarıyla gerekse iş adamları vasıtasıyla hamd olsun Rize’nin okul binası ihtiyacını karşılamışlardır ne kadar övünsek de azdır!

 

Pekâlâ, en güzel şartlarda eğitim imkânına kavuşan öğrencilerimiz neden başarılı olamamışlardır yıllarca? Acaba en güzel şartlar derken sadece araç gereçlerle ifade edilen şartlardan mı bahsediyoruz! Bu başarısızlığın faturasını kime ya da kimlere kesecek Rize’li!

 

Ben kendimce bir sıralama yaptım! Elbette sizin de bir sıralamanız vardır bu başarısızlık tablosu karşısında… Yani demem o ki, su var, şeker var, un var ama helva yapamamamızın müsebbibi kim ya da kimler? 

Bu sorumluluğun en altında aileler vardır… Zira onlar devletinin eğitim sistemine güvenerek çocuklarını kendilerince seçtikleri bir okula göndermişler ve bu konuda ki sorumlulukları bir şekilde okullara tevdi etmişlerdir…

İkinci sırada yerel siyasetçilerimiz vardır… Çünkü onlar hak eden öğretmenleri yâda idarecileri değil de kendilerine fikren yakın olanları iş başına getirerek bu sorumluluktaki üzerine düşen payı almışlardır… 

Üçüncü sıramızı maalesef öğretmenlerimiz almıştır, üzülerek söylüyorum… Nerede idealist öğretmenlerimiz sorarım size? Bir takım elbiseyle senelerini geçiren ama asla yılmayan, talebelerine sadece okul bilgilerini değil, hayatı anlama ve idrak etme noktasında kol kanat geren fedakâr eli öpülesi öğretmenlerimiz… Bu satırların yazarı öğretmenlerine çok şey borçludur… Onlardan bir anne ve baba misali çekinirdik ve saygı duyardık…

  Ve en nihayetin de sorumluluğun baş aktörü Milli Eğitim davası olmayan, eğitim hayatını yazboz tahtasına çeviren bu iktidar ve onun Bakanıdır… Benim üç çocuğum var ve ben söz söyleme makamındayım bu konularda… Önce şunu bir söyleyeyim. Her yıl bedava dağıtılan şu kitap hikâyesine bir son verin Allah aşkına. Sizler zaten biliyorsunuz, Devletin dağıttığı kitabın hiçbir hükmü yok, çünkü ben kendi çocuklarımdan biliyorum okullar kendi kafalarına göre her yıl başka yayın evlerinin kitaplarını velilere aldırmakta… Ama iktidara sorarsan eğitim için ne yaptınız diye ilk söyledikleri parasız kitap dağıtıldığı yalanıdır!

 

Evet, sevgili Rizeliler… Maalesef eğitim alanında Rize’miz bocalamak şöyle dursun sürünmektedir… Ben âcizane derim ki; çocuklarımızın geleceğini kısır siyası çekişmelere feda etmeyelim. Bu meselenin ertelenecek bir yönü de yoktur, çocuklarımız bizim ve bu ülkenin geleceğidir. Onun için bir kez daha ifade ediyorum, bu durumun suçlusu ya da suçluları ayağa kalkmalıdır!

 

Allaha emanet olun, görüşmek üzere…