Spor, hayatın bir parçasıdır, dahası – belki de- ta kendisidir. İnsanları birey olarak zinde yaşatan, başka bireylerin kurallı yarışmalarıyla doyumsuz seyir zevkine ulaştıran güzel bir etkinlikler bütünüdür spor. Esasında hayatta kalmak için edinilen yeteneklerin kullanıldığı bir alan olan savaşı bile spor olarak ele almak, öylece değerlendirmek mümkündür. Kısacası sporların alası ve anası savaş sporlarıdır.
Bugün milyonlarca izleyiciyi aynı anda heyecanına ortak eden çeşitli spor dalları vardır. Bu dallar disiplin haline getirilip sistemleştirilmiştir ve el’an yeni düzenlemelerle mükemmelleştirilerek şekillendirilmektedir.
İşte uzun atlama, koşu, engelli koşu, farklı stillerde yüzme, bisiklet, okçuluk, kürek, yelkencilik, çekiç ve disk atma, binicilik, sırıkla veya doğrudan yüksek atlama; karate,judo, tekvando, boks…gibi yakın dövüş sporları; basketbol, voleybol, futbol… gibi takım sporları ile halter ve güreş bu spor dallarından bir çırpıda hatırladıklarımızdır. Hangisiyle uğraşırsa uğraşsın, bu çeşit ilgileri sergileyenlere sporcu diyoruz.
‘’Sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısı makbuldür.’’ Yaratıcı olmayan, tekdüze hareketleri daha güçlü ve zarif şekilde uygulama yolları araştırmayan sporcu hamal kabalığında kalır. Eğer bir spora kendi yeteneğinin yansımasını katamıyorsa, o sporcu gelecek yüzyıllara mal olamaz. Bir ‘’Çelen hareketi’’ ilk uygulayıcısını artık ölümsüzleştirmiştir. Her spor çeşidinin oluşturduğu spor ahlakı da gözetilmesi gereken bir husustur. Atamız, bize bu öğüdü boşuna vermemektedir.
ANAKARA RDF’NİN FUTBOL BAŞARISI
Futbol, dünyanın en popüler sporudur. Hemen herkes şurada burada top sektirmiş veya top koşturanları seyre dalmıştır. Ankara’da Rize Dernekleri Federasyonu bünyesinde kurulan Çayspor Futbol Takımının yenilmeksizin grubunda 2008-2009 yılı şampiyonu olmasını bu vesileyle gönülden kutluyorum.
EFSANELEŞEN BAŞKANIMIZI KAYBETTİK
1983-1984 sezonunda Çaykur Rizespor’u Türkiye 2. ligindeki şampiyonlukla 1. lige taşıyan ‘’efsane başkan’’ Fehmi Ekşi’yi geçen hafta kaybettik. Rize’ye bir ilki yaşatmış olan yakından tanıma mutluluğuna erdiğim bu ağabeyimize Allah’tan rahmet, cümle hemşehrilerimize ve sevenlerine başsağlığı diliyorum.
Fehmi Ekşi’nin dolaylı adını veya selamını kullanarak kimlerin hangi zorlukları aştığını da yaşayanlardan dinleyerek öğrenmiş bir kişiyim. Ankara’da Rizelilerin ve tabii İkizderelilerin hep öncü isimlerindendi. Çoğu kere Eyüpoğlu Oteli’nde Şaban Eyüpoğlu’nun yanında ve bürosunda, bazen Ötüken Ankara Bürosu’nda Nevzat Kösoğlu’yla beraberken rastgeldiğim sohbetlerinde yaptığı fedekarlıkları kendisinden bizzat dinledim.Hastalığı süresince Enver Camadan ve Hayrettin İslamoğlu’ndan vefalı davranışlar gördüğüne de herkes tanıktır. Rize’deki son göreve iştirak eden Murat Karayalçın, Selahattin Turhal ve Tuncay Mataracı da gerçek dostluklarını ispatlamışlardır.
Ankara’daki İkizderelilerin kurucu dernek başkanlığını ısrarla teklif ettiğim halde almamıştı, yaptığımız ilk olağan kongrede benim listeden başkan çıkmam için kendisinin konuşma yapması yönündeki ısrarlarını da güçlükle önleyebilmiştim.
Fehmi Ekşi, bu baki kalacak olan gök kubbede hoş bir sada bırakmıştır. Eminim ki Rize’ye verdiğini siyaseten Rizeli’den alamamış olan Zihni Derin ve Ekrem Orhon gibi, o da alacaklı gitmiştir. İkizdere’deki kabrinde rahat ve mutlu uyusun.
RİZE’DE TOPLU MEZARLIK YERLERİ AYRILMALIDIR
Bu arada Rize’nin hemen her ilçe ve köyünde büyük bir sıkıntı olan mezarlık konusunu da gündemde tutmak gerekir inancındayım. İlçelerin ve birkaç köyün birlikte olacağı belirli mezarlık yerleri mutlaka ayrılmalı ve düzenlenmelidir. Artık her aile veya akrabanın kendi evi yanı başında veya tarlasının bir köşesinde aile bireylerine zorunlu mezar yeri yapması önlenmeli ve ulaşım imkanlarından yararlanılarak seçilecek toplu mezarlıklar için uzak-yakın tartışmasına girilmemelidir.
KIRKPINAR ER MEYDANI BU YIL DA ŞENLENDİ
Bu yıl 648.si yapılan Edirne Sarayiçi Kırkpınar Yağlı Güreşleri Pazar günü sonuçlandı. Başpehlivanlığı son iki yılın başpehlivanı olan Ordulu Recep Kara’yı uzatmadaki altın puan kazanımıyla yenen Antalyalı Mehmet Yeşilyeşil kazandı. Başpehlivanlık güreşinde ilk otuz dakikada Recep Kara tutuktu ve hep altta kalarak ezildi, yoruldu. On beş dakikalık puan güreşinde ise anlaşmalı gibi her ikisi de hamle yapmadılar, ikişer ihtar aldılar. Son turda Recep Kara, sanki sakladığı hünerinden bir şey kalmış gibi harekete geçtiyse de kendi alta düşerek altın puanı rakibine hediye etti. Aradaki boy farkı Recep Kara için üstünlük değil, aslında bir engeldi. Bir de beş yaş fazlalık olunca üçüncü kere cinlikle altın kemere ulaşması mümkün olmadı.
Eski başpehlivanlardan Ahmet Taşçı’nın acı gücüyle hep aynı ters paça- kazık oyununu uygulayarak rakiplerini yenmesi bizi heyecandan uzaklaştırmıştı. Recep Kara da aynı tekdüzeliğe aday görünüyordu. Kırkpınar’ların rakipsiz Kırkpınar Güreşağası Sakaryalı Seyfettin Selim sayesinde daha ercesine güreşlere sahne olması, ecdadımıza yakışır seyirler sunması milletçe gönülden dileğimizdir.
Selam ve saygılarımla…