Cumhurbaşkanı adı üstünde. Cumhuru yani milleti ve onun devletini temsil eder. Sayın Abdullah Gül de Türk milletini ve devletini temsil ediyor.
Hadise teorik olarak böyle.
Ancak Sayın Gül’ün pratiğinde bazı anlaşılmazlar var.
Ne gibi mi?
Sayın Gül Türk Milletinin tamamının yani 73 milyonun Cumhurbaşkanı ama O, kendini galiba hâlâ AKP vekili zannediyor.
Son olaya bakın.
Cumhurbaşkanı Pakistan yolunda gazetecilere, YÖK’ü ima ederek ya da öyle anlaşılarak,  “Osmangazi Üniversitesine atadığım rektör için karısı çarşaflı diye bana not gönderdiler. Oysa araştırdım ki adam hiç evlenmemiş. Böyle bir şey nasıl olur?”  diyor ve tepki koyuyor.
Derken Cumhurbaşkanının bu çıkışına YÖK Başkanı Prof. Teziç anında cevap veriyor:
“Biz Sayın Rektörle ilgili olarak, Sayın Cumhurbaşkanına böyle bir not göndermedik. Bu ithamın bizimle hiç bir alakası yoktur.”
Ve Cumhurbaşkanlığından yıldırım bir düzeltme:
“Sayın Cumhurbaşkanı YÖK’ü kastetmemiştir.”
Hoppala...
Bu nasıl iştir.
Sayın Cumhurbaşkanı YÖK’ü kastetmedi de, Amasya şehir bandosunun şefini mi kastetti yoksa?
İtham edilen, ya da muhatap alınan YÖK değilse, böyle bir konu nasıl dillendirilir.
Efendim birileri bir şeyler söylemiş!
Herkes her şeyi söyler. Cumhurbaşkanı her söyleneni dillendirecek mi? Hem söyleyen kim?
Madem söyleyeni meçhul; bilgi notunu gönderenin YÖK olmadığını baştan gazetecilere söylesene!
Hepimiz Sayın Gül’ün o sözlerinden sonra hedef YÖK dedik.
Nitekim haberi geçen gazetecilerin yazılarının tamamında da YÖK iması var.
Demek ki YÖK cevap vermeyip sussaydı, ihale onun üstüne kalacak ve bir devlet kurumu mensubuna komplo kuruyor imajında olacaktı.
Şimdi insaf ile soralım; oldu mu bu şimdi?
Siz ki bu ülkenin birliği ve bütünlüğünü temsil ediyorsunuz.
Siz ki bu ülkede yaşayan herkesin cumhurbaşkanısınız.
YÖK, bir hata yapsa -ki yaptığı da oluyor- siz ülke ahengi ve sosyal barışı için onu örteceğinize, olmayan bir şeyi var göstermek ya da ona sebep olmak doğru mudur?
Cumhurbaşkanları ayrıştıran değil, bütünleştiren ve barıştırandır.
Cumhurbaşkanları suçlayan değil, yol gösteren ve gerektiğinde de bağışlayandır. Bu yetki yasalarla da, kendilerine verilmiştir.
Hal bu iken verilen son demecin izah edilir tarafı yoktur.
Kuşkusuz Sayın Gül, muhtemelen o sözü boşta bulunup etmiştir.
Peki bu neyi mi gösteriyor?
Sayın Gül’ün hâlâ bir AKP’li gibi düşünmesini.
Tamam AKP’ye oy verenler bu milletin önemli bir unsurudur da  tamamı değildir. Hem onların seçtiği parti de iktidardadır.
Oysa Sayın Gül, sadece türbanlıların değil, türbansızların da Cumhurbaşkanıdır.
Bundan sonra da eğer Pakistan yolundaki gibi demeçler verir ve o doğrultuda tutumlar takınırsa, hiç kuşkunuz olmasın milletin tamamının değil, sadece belli bir zihniyetin Cumhurbaşkanı olarak  değerlendirilecek ya da öyle algılanacaktır.
İşte tam bu noktada Gül olmamalıydı diyenler, görüldüğü gibi haklı çıkıyor.
Ve Abdullah Bey de olmazcılara habire gerekçeler üretiyor.
Son sözümüz şu çağrı olacak:
Sayın Gül, Sayın Cumhurbaşkanım, cemaatı (AKP’yi)bırak, cemiyete (Türkiye’ye)bak lütfen..

Editör: HABER MERKEZİ