Mumcu'nun ağzından sonun öyküsü

      Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, birleşme sürecinde partisinin ''Kapatın gelin durumuna düşürüldüğünü'' kaydederek, süreç boyunca muhataplarından ''ikircikli tavırlar silsilesi'' gördüklerini söyledi.
      SKY Türk Televizyonunun ''Gündem Özel'' programına katılarak soruları yanıtlayan Mumcu, ''Eski DP Genel Başkanı Mehmet Ağar'ın, birleşme sürecinin konuşulması ile ilgili olarak kendisini eleştirdiğinin'' hatırlatılması üzerine Ağar'ın sözlerinin, üslubu, tarzı hatta ima ettiklerinin kendisine çok nazik görünmediğini belirtti. Bu süreci tek yanlı konuşmak istemediğini ve Ağar'ın da kendisi ile konuşmasını istediğini ifade eden Mumcu, ''bu süreci kendi niyetleri için kullanmak isteyen insanların çeşitli hikayeler ve dedikodular uydurduklarını'' anlattı.
      Bu süreç boyunca hiç konuşmadığını dile getiren Mumcu, konuşmama nedenini şöyle anlattı: ''Şu nedenle konuşmadım. Ortada yürüyen bir seçim süreci vardı. Seçim sürecinde Demokrat Parti çatısı altında mücadele eden yüzbinlerce insan vardı. Bu insanlar bu sürecin kesilmesinden doğrudan doğruya sorumlu değildiler. Dolayısıyla bunların emeklerinin, sorumlu olmadıkları bir şey dolayısıyla zayi olması, benim kabul edebileceğim bir şey değil.'' Birleşmeyi ilk olarak kendisinin istediğini belirten Mumcu, birleşme sürecinin çok zor olduğu söylenince bu süreci kolaylaştırmak için genel başkanlıktan feragat ettiğini kaydetti. Birleşme sürecinde partisinin ''Kapatın gelin durumuna düşürüldüğünü'' savunan Mumcu, süreç boyunca muhataplarından ''ikircikli tavırlar silsilesi'' gördüklerini söyledi. Mumcu, bütünleşme sürecinde partinin tüzel kişiliğinden vazgeçtiklerini, genel başkanlık tartışması yapmadıklarını ve Demokrat Parti delegelerine ve Genel İdare Kuruluna siyasi iradelerini teslim ettiklerini anlattı.
     
      8 MİLLETVEKİLLİĞİ

      Bütünleşme sürecinde ilk olarak kendilerine ''milletvekili aday listesinde 18 boş yer ve 10 tane de boşaltılacak yer önerildiğini'' kaydeden Mumcu, daha sonra bu sayının milletvekili listelerinin kesinleşmesinden birkaç gün önce 8 milletvekilliğine kadar düştüğünü ve buna dahi rıza gösterdiklerini belirtti.
      Mumcu, ''Bu sürece umut bağlayan milyonların beklentilerine uygun olarak tamamlanmasının artık muhatabımın sorumluluğunda olduğunu, asla pazarlık yapmayacağımızı söyleyip bıraktık'' dedi. Milletvekili listelerinin kesinleşeceği gün, saat 15.00'te Yüksek Seçim Kurulu'na giderek seçimlere katılmama kararlarını sunduklarını ve Demokrat Parti listesinden girme kararı aldıklarını anlatan Mumcu, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Saat 15.15'te her iki partinin genel başkan yardımcıları evrakları tamamlayıp parti genel merkezlerinden Yüksek Seçim Kurulu'na vermek üzere ayrıldılar.
      Demokrat Partili yöneticiler saat 16.10'da kendilerine gelen talimatla bu sekiz arkadaşımızın dosyalarını arkadaşlarımızın eline verdiler. Şimdi ben diyorum ki, 'hiç kimse bunu affedemez.' Artık bu kadar büyük bir projede Anavatan partili sekiz üyenin yer almasının dahi istenmeyeceği bir tutumun gösterilebileceğini kimse öngöremez. Kimse de buna rasyonel bir gerekçe ifade edemez.'' Mumcu, ''Partisini seçime bile sokamadı'' eleştirilerine değinerek, ''Hayır, ben seçime katılmama kararı almadım. Partimizin aldığı karar Demokrat Parti ile birlikte seçime katılma, daha önce millette yarattığımız umudun arkasında durma iradesiydi. Ama bunu hukuken gerçekleştirecek olan Doğru Yol Partisi'nin Genel Başkanı'ydı, onun kadrosuydu, onlar da bunu yapmadılar. Bizim de onları zorlayacak herhangi bir kudretimiz yok. Bunun neden olduğunu ben bilmiyorum'' diye konuştu.
     
      MESUT YILMAZ'IN ADAYLIĞI

      Mesut Yılmaz'ın Demokrat Parti'den adaylığı ile ilgili olarak Mumcu, ''Ben, DP projesinin iki partinin birleşme iradesi ile ortaya çıkan ve bir yenilenme iradesiyle de ortaya çıkan bir şey olmasını istiyordum. Dolayısıyla, geriye dönüp başka kadrolarla ittifak davranışı içinde olunmasını istemiyordum. Baştan konuştuğumuz şey buydu'' dedi.
      Mumcu, Mesut Yılmaz'ın adaylığı konusunda o dönemde, ''Kendisinin bireysel adaylığı söz konusu olduğunda, bunun yararı kadar zararının da olacağını, ancak son tahlilde kategorik olarak karşı olmayacağını'' ifade ettiğini de kaydetti.
      Birleşme sürecinde ATO Başkanı Sinan Aygün'ün rolü ile ilgili olarak Mumcu, kendisiyle bir görüşme yaptığını ve Aygün'ün de milletvekili adayı olarak gösterilecek 16 kişilik bir listesi olduğunu, kendisine bazı yerlerde söz verildiğini belirttiğini anlattı. Bu dönemde Sinan Aygün'le iletişim kurmamasının istendiğini belirten Mumcu, ''Sonradan bir bakıyorum ki benden gizlenen bir mutabakatın bu görüşme vasıtasıyla benim öğrenmemden endişe ediliyor'' dedi.
     
     MELİH GÖKÇEK'LE GÖRÜŞME

      Erkan Mumcu, Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek'le birleşme sürecinde herhangi bir irtibatının olup olmadığı yönündeki bir soruya, Gökçek'le bu dönemde hiçbir görüşme yapmadığı yanıtını verdi.
      Mumcu, Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde Melih Gökçek'le görüştüğünü, bunu partisinin milletvekillerine de anlattığını belirterek şunları kaydetti:
      ''Geceyarısı evime 150 metre yakınlıktan bir yerden aradı ve gelmek istediğini hatta geldiğini söyledi. Olabilir, o bizim geçmişte siyaset yaptığımız bir insandır. Aynı partide siyaset yaptık. Ertesi gün Cumhurbaşkanlığı seçimleri vardı. Benim milletvekillerini serbest bırakmam konusunda ricada bulundu. Ben de kendisine Anayasanın zaten serbestlik içerdiğini, ama benim tutumumun bu yönde olmadığını açıkça ifade ettim ve ayrıldık.''
     
      ''SİYASETE DEVAM EDECEĞİM''

      Siyasete devam edip etmeyeceği ve Demokrat Parti ile birleşme konusundaki tavrının ne olacağı yönündeki bir soruya Mumcu, ''Siyasete devam edeceğini'' belirterek şunları söyledi:
      ''Önce bir Demokrat Partinin yönetim yapısı oluşsun. Çünkü orada benim anlayamadığım bana tuhaf gelen şeyler var. Bu sürecin tuhaflığını anlamak istiyorsanız şu duruma da bir bakın; Şu anda 'Demokrat Partinin Genel Başkanı istifa etti mi etmedi mi' birileri soruyor. 'Ettim' diyen yok. Birileri de 'dilekçe yok, bir şey yok' diyor. 'Böyle bir şey olmadı' diyor. Böyle bir garabet. Siyaset böyle garabetleri kaldırmaz. Ama oluyor işte. Bunu ben icat etmedim. 'Bu süreç nasıl böyle bir garabetle sonlandı' diyorsanız, şu günkü duruma bir bakın. Ben buradan Demokrat Partinin kurumsal kimliğini rencide edecek bir şey söylemek istemiyorum ama bu durum bir acayip. Sonuç itibariyle onlar bir kararlarını versin. Orada bir muhatap çıksın, muhatabın bizimle aynı görüşte olup olmadığı... Bu birleşmeyle beraber, bu yolun yürünebilirliğine inanıp inanmadığını bir görelim.''

SKY TÜRK

Editör: HABER MERKEZİ