Çay televizyonu Genel Yayın Yönetmeni Hasan Yavuz Bakır ile, “Çay TV’ye başlama süreci, Rize’deki medya kurulumlarının durumu, Çay TV’nin projeleri, Rize’nin sorunları ve Çaykur Rizespor’a varıncaya kadar bir çok konuda konuştuk.

 

ÇAY HABER: Sadece Çayeli ve çevresine yayın yapan Çay FM’den başlayan medya hayatınız, bugün dünyanın birçok yerinde izlenilen Çay TV’ye kadar olan süreci, sizden dinlemek isteriz.

HASAN YAVUZ BAKIR: İstanbul da çalışıyordum gezmek amacıyla 1994 Aralık ayında memlekete geldiğimde tesadüfen Çay FM ile Çayeli’nde karşılaştım. O esnada Zafer Kartoğlu ve Cemal Suiçmez beni Çay FM’le tanıştırdı. Radyoculuğun yeni dönemleriydi. Yurt genelinde ciddi bir hareketlilik vardı, her frekanstan yeni sesler yükseliyor, kimi birkaç gün kimi aylar sürüyordu fakat ciddi bir gelişigüzellik söz konusuydu. İstanbul, Ankara ve İzmir gibi gelişmiş şehirlerde oldukça mesafe kat eden özel radyolar o dönem Anadolu da bilinçsiz bir şekilde yayına başlıyorlardı. Anadolu’nun birçok kentinde olduğu gibi Rize’de de durum maalesef kötüydü. Radyo yayını yapan kuruluşlar gelişi güzel yöntemlerle üretilen cihazlarla yayın yaptıkları için sesleri daima şırıltılıydı, kalitesiz müzikler çalınmaktaydı fakat radyoları kuranlarda çalışanlarda inanılmaz özveride bulunuyorlardı.

Velhasıl bu esnada Türkçemin düzgün ve sesimin güzel olduğunu belirten arkadaşlarım kolumdan tutup Çay FM adlı yayın kuruluşuna götürdüler. Ertesi gün yayına başladım. Şimdi düşünüyorum çok ilginç geliyor. Radyoda program sunmaya başladığımda bu işi çok sevdiğimi anladım. Birden aklıma okullarda ki törenlerde sunuculuk yaptığım, türkü söylediğim ve yalnız kaldığımda kendi kendime maç anlattığım geldi. Geçmişimle kurduğum bağlantı çok aşinaydı.

Çok sevdim radyoda program sunmayı, hiçbir deneyimim olmadığı halde hissettiklerimi yerine getirdiğim bir ruh hali yaşıyordum program esnasında. Sunumlarımın beğenilmesi beni mutlu etmişti.

İlk yayınımdan bir anımı sizlerle paylaşmak istiyorum. Ezan saatlerinde yayını kesiyorduk, bir parça istemişti. Parçayı ben birkaç kez yanlış girdim. Birkaç kez deneme yaptım olmuyordu. Cihazlarda kötüydü tabi, şimdiki gibi değildi. Tam parçayı girdim bu seferde ezan okunmaya başladı. Çok kötü bir anons yaptım farkında olmadan, ‘kahretsin ezan okunuyor’ demişim. Şimdi bile düşününce gülüyorum.

Daha sonra Çay FM’den ayrıldım. Ama orda güzel bir alt yapı ve güzel günler geçirdim. 1995 yılında mavideniz radyoyu kurduk. Rize’de radyoculuk hayatında bir değişim yaşatmaya çalıştık. Dinleyiciyle anlaşılır bir diyalog yaşamaya başladık ve Mavi Deniz Radyo çok sevildi.

1996 yılında Rize merkeze taşındık ve bütün ili kapsayan bir anlayışla yayın hayatımıza devam ettik. O zamanki oluşturduğumuz kadro abartısız söylemek istiyorum, Rize’de öyle bir kadro bir araya gelmez. Radyo Mavi Deniz’in o zaman ki kadrosunda yer alan; Esra Ketenci (Kanal 7 de), Burhan Canbaz (Avrasya TV de) Gülhan Atabek, Ecevit Hasmaden, Ziya Nizam Çay Tv de, ismini sayamadığım birçok arkadaşım önemli yayın kuruluşlarında görev yaptılar ve yapmaya devam ediyorlar.

1996 yılının son aylarında televizyonda yayınlarımız başladı ve 1997’nin ilk aylarında Çay TV’nin kurucu başkanı Cemal Külünkoğlu’nun teşvikiyle Çay TV de çalışmaya başladım. İlk yayına çıktığımda keyif aldım, hoşuma gitti. Kısa bir süre sonra haber müdürlüğüne yükseldim. 2001 ortasına kadar mavideniz radyo ile Çay TV birlikte devam ettik. RTÜK’le yaşadığımız problemler yüzünden mavideniz radyo kapatıldı.

Tesadüfen başladığım radyo sunuculuğunu bugün televizyon haberciliğiyle birleştirmiş oldum. Çok dolu günler geçirdim çünkü haberciliği ciddiye alırsanız size çok şeyler katar diye düşünüyorum. Bende radyoda yürümeyi öğrendim televizyonculukta da koşmayı diyebilirim.

Ç.H: Bu kadar şah şalı dönemlerini geçiren radyoculuk bitti diyebilir miyiz?

H.Y.B: Radyoculuk yapan arkadaşlarım alınmasınlar ama Rize’de radyoculuk gerilemiştir ilerleyememiştir. Bu anlamda televizyonculuk gelişirken radyoculuk maalesef gerilemiştir. Bu gerilemeyi sağlayan faktöründe düşünce yapısından kaynaklandığını düşünüyorum.

Ç.H: Çay TV’nin radyo kurmak gibi bir düşüncesi var mı?

H.Y.B: 2001 yılına kadar Mavi Deniz Radyo ile koordinasyonunu sağlıyordu. Radyo yayını yapmak isteyen Çay Televizyonu oluşacak ilk fırsatta bu isteğini yerine getirmeyi planlamaktadır.

Ç.H: Çay TV’nin bundan sonraki projelerinden biraz bahseder misiniz?

H.Y.B: Çay TV yıllardan beri kurumsal kimlik kazanmak için çalışmaktadır. Türkiye de yerel televizyonların uyduya çıkması mümkün değilken biz çalışmalarımızı başlattık ve bunu başardık. Türkiye’de bir ilk gerçekleştirdi Çay Tv ve bugün bizim açtığımız yoldan 200’e yakın kanal ilerlemekte. Aslında Çay Tv kurulduğu günden itibaren bir çok başarılı iş çıkartmış bir kuruluştur.

Karadeniz Sahil Yolu için bir çok yerde paneller düzenleyen, 1997 yılında Rize Üniversitesi için 110 bin imza toplayan Çay Televizyonudur. Turizmden büyük beklenti içinde olan Rize’nin ilk görüntülü tanıtımını yapanda Çay Televizyonudur. Üstelik tamamen öz kaynaklarla yapılan Rize Belgeseli o dönemin şartlarında Rize Turizmine büyük katkı sağlamıştır.

Çay Tv yöreye katkısını uydu yayıncılığını başlattıktan sonrada aralıksız sürdürmektedir. Çay Televizyonu Burun Kralı yarışmasıyla Guines Rekorlar kitabına girmeyi başardı. Fiziki değerlerimizle barışık yaşamalıyız sloganıyla gerçekleştirilen bu etkinlik fıkralara taşınan ve çirkin bir şekilde konu edilen Karadenizlilerin burun yapısına yeni bir bakış açısı getirdi.

Ç.H: Çay Televizyonu üretmeye devam edecektir.

H.Y.B: Çay TV personeli her zaman girdiği yerde saygısıyla birlikte gider. Çay Tv markası Çay Tv çalışanında da gurur verir. Çay Tv gücünü insana olan saygısından alıyor.

Yaşadığımız gelişmeler bizi yeniliklere doğru taşıyor. Örneğin 2010 yılı için planladığımız bazı projeleri yaşadığımız hızlı gelişmeler sayesinde 3 yıl önce hayata geçirdik.

Bu anlamda uzun vadede ulusal bir yayın politikası izlemeye başlayacağız. Bunlardan birisi kısa vadede kablolu yayına geçmek olacak bir sonraki kademede ise Dijiturk yayınına geçmeyi planlamaktayız.

2. canlı yayın aracımızı hizmete geçirdik. Türkiye’de aynı anda 3 ilde kendi stüdyolarından yayın yapabilen tek bölgesel kanalız. Hatta uluslar arası yayın yapan bir çok Televizyon kanalının bile bu donanımı henüz yok.

Bunun yanı sırada toplumsal görevleri üstlenmeye ağırlık vermeye devam edeceğiz. Örnek verecek olursak küçük grupların çıkarmak istedikleri Trabzon Rize kavgasını ortadan kaldırdık.

Misyonumuz sadece televizyon yayıncılığı yok. Sivil toplum anlayışının güçlenmesi için daha yoğun çalışmalar yapacağız.

Ç.H: Gurbetteki Karadenizlilere daha fazla ağırlık verme gibi bir projeniz var mı?

H.Y.B: Evet. Bilindiği üzere televizyonculuk çok pahalı bir iş, bir çok eksikliğimiz var. Bunu başarmak çok kolay değil, insanlar bizleri ulusal yayın yapan kanallarla aynı sıraya koyup aynı şeyleri bekliyor. Bu şartlarda biz onlarla rekabet yapabilmemiz zor. Ama biz yine imkanlarımızı zorluyoruz, izleyicimizin isteklerine hitap edebilmek için mücadele veriyoruz. Bu kapsamda başlattığımız bir program var, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız için Eylül 2008 de başlayacak bir programımız olacak.

Ç.H: Sabah programlarınızda yerel gazeteleri okuyup onlara yer veriyorsunuz. Acaba aynı şekilde yerel internet haber sayfalarına da yer vermeyi düşünür müydünüz?

H.Y.B: Daha önce böyle bir teklif gelmedi ama düşünülecek bir şey. Yeni yayın döneminde böyle bir uygulamaya gidebiliriz. İyide olacağı kanısındayım.

Ç.H: Ne kadar büyüdüyseniz de Rize misyonunu hiçbir zaman bırakmadınız bu bilerek olan bir şey mi?

H.Y.B: Bu bizim yayın politikamız. Biz bölge kanalıyız aslında ama birden bire böyle büyümemiz olsa da Karadeniz bölgesiyle olan bağımızı koruyacağız. Çünkü bizim köklerimiz bu bölgede bulunmaktadır.

Ç.H: Değişik illerde yayın yapacak merkezleri kurmayı planlıyor musunuz?

H.Y.B: Şuanda Çay TV ulusal yayın yapan birkaç kanalardan sonra 3 ilde yayın yapan tek yerel kanal, aynı zamanda rakiplerimizde böyle bir imkanları bulunmamaktadır. Rize Trabzon ve İstanbul da bulunan yayın merkezlerimiz 2008 sonuna doğru 4 çıkarıp buna Ankara’yı da eklemeyi planlamaktayız.

Ç.H: Sizce Rize’nin başlıca sorunları nelerdir? değerlendirir misiniz?

H.Y.B: Bizler genelde vatandaşla içi içe olduğumuz için sorunları daha yakinen gözlemlemekteyiz. Rize’nin sorunları yıllar öncede aynıydı bugün geldiğimiz noktada yine hemen hemen aynı değişen çok bir şeyler yok.

1997 yılında yaptığımız programlarda neleriz konuştuysak yine aynı şeyleri konuşmaya devam ediyoruz. Bu da şunu gösteriyor Rize’deki yerel yöneticiler başarısızdır. Bu başarısızlıkta vatandaş olarak benimde payım vardır. Ben bu konuda vatandaşında bilinçli olmadığını düşünmekteyim.

Çay konusunda yıllardan beri gelen sorunlar halen daha kötüye gider şekilde devam ederken, çay üreticisi sattığı çayın karşılığında hiç bir şey beklemeden satmaktadır. Dünya da bu şekilde ticaret şekli yoktur. Vatandaşımızın daha bilinçli davranması gerektiğini düşünmekteyim. Rize’nin de Ülke genelinin de samimiyete ihtiyacı var. Bana göre Rize’nin en önemli sorunu samimiyetsizlik.

Ç.H: Rize’de kızışan sendika mücadelesi hakkında neler söylemek istersiniz?

H.Y.B: Burada kişisel görüşümü söyleyeyim bu kurumumu bağlamaz, bana göre tek Gıda iş sendikası bu bölge için büyük önem taşımaktadır. Muhakkak ki yapamadıkları yapmadıkları var ama Çaykur ile et ve tırnak olmuş, tarihe not düşülmüş birliktelikleri var. Bana göre Tek Gıda İş Sendikası bu bölgede varlığını sürdürmeli. Yapısal durumu gözden geçirilmeli elbette ama mutlaka varlığını korumalı diye düşünüyorum.

Ç.H: Rizespor kongre üyesi ve Denetleme Kurulu Üyesi olarak Rizespor’un geldiği noktada durumunu değerlendirir misiniz?

H.Y.B: Çaykur Rizespor bizim her şeyimiz. Takımımıza sahip çıkmamız lazım. Rizespor’un bu hale gelmesinde herkesin payı vardır. Tam anlamıyla takıma sahip çıkılmadığını düşünüyorum. Kimsenin bu takıma küsme hakkı yoktur. Gelinen bu noktada meselede suçlu aramaktan ziyade gelecekle ilgili konuşmak lazım. Gelecek sezonda kendini toparlayıp tekrar lige döneceğine inanıyorum.

Ç.H: Yayıncılık hayatınızda sizi etkileyen olaylardan bizimle paylaşırmısınız?

H.Y.B: O kadar çok olayla karşılaştım o kadar çok deneyim elde ettim ki. Ben medyayı ömür boyu devam eden bir Üniversiteye benzetiyorum. Sürekli öğreniyorsunuz. Yaptığınız her haber, kaçırdığınız her haber, her canlı yayın ya da her ihbar telefonu siz bir çok şey öğretiyor.

O dönemlerde insanlar radyoya zaman zaman çok ters baktılar. Tehditlerde aldık. Mavi Deniz Radyo’nun ilk yayın yaptığı yer 2. kattaydı. 1. katta bir marketin önünde evlerde kullandığımız tüp gazlar vardı. Bir gece aradı birisi. Sizi havaya uçuracağız dedi. 1 saat sonra tüplerin aniden gaz kaçırmaya başladığını fark ettik. Hemen koşup kapattık. Mahalleyi havaya uçuracak kadar ciddi bir girişimdi.

1995 yılında yaşan sel felaketini de radyoda yaşadık. Çok heyecanla çalıştığımız bir dönem. Gece geç saatlere kadar müzik aktarımı yapıp uyuduk. Mesai gözetmeksizin çalıştığımız zamanlar. Gece fırtına olmuş, apartmanı boşaltmışlar haberimiz yok, sabah 8 de dışarıya baktığımızda Şairler Deresi taşmış ve denizde arabalar, büyük ağaçlar falan. Şok olmuştuk.

Bazen de istek parçamı neden çalmadınız diyerek Radyo merkezine baskın atanlarda oldu. Bugün düşününce nerden nereye diyebiliyorum rahatlıkla.

Yaklaşık 4 yıl boyunca Rize genelini kapsayan gıda ve sağlık kampanyası organize ettik. Hayırsever iş adamlarımız bu alanda her zaman çok büyük özveride bulundular. Bir akşam Rize merkezde bir evi ziyaret ediyoruz. Ramazan ayı. İftara 25 dakika kala gittik. Yardım paketleri sırtımızda. Eve girdik. Eski ahşap bir ev. 6 çocuk var. En büyüğü 13 yaşında. Eve girdik masa hazırlanmış. Sadece çorba ve zeytin var. Kadın tek başına 6 çocuğuna bakıyor. Sohbet ederken evde 6 aydır su olmadığını öğrendik. Kadıncağızın hiçbir yere başvurup benim suyum kesik diyemediğini duyunca iyice şaşırdık. Dönemin belediye başkanı Hızır Hop’u aradım. Sağolsun anında müdahale ettirdi. İftardan yarım saat sonra eve su aktı. Hızır Başkan evin su borcunu kendi özel hesabından ödedi. O gün öğrendim ki bu ülkede gerçek mağdurlar yardım bile isteyemiyor. Sahte mağdurlar o gariplerin hakkını gasp ediyor. Çok dramatik bir hikayeydi. Ve Rize merkezde olması beni çok şaşırtmıştı.

Fakat toplumsal açıdan önem taşıyan konular üzerine sarf ettiğiniz çabanın olumlu sonuçlar vermesi çok büyük bir mutluluk veriyor. Bu açıdan bir çok çalışmamız oldu. Ve her birini rahatlıkla geleceğime taşıyabileceğimden emin olmak büyük bir özgüven veriyor.

Bugüne kadar 3500 den fazla canlı yayın sundum. Perspektif adlı programım 1800 bölümü aştı. Spor gündemi programı 12 yıldır yayında. 12 yıldır 10 binden fazla haber hazırladım. O kadar çok anı, o kadar çok paylaşılacak konu var ki. Bir kitap yazmaya hazırlanıyorum.

Ç.H: Son olarak eklemek istedikleriniz?

H.Y.B: Sizleri takip ediyorum. Amatör ruhla çıktığınız bu yolda başarılar diliyorum. Bu işte amatörce başlamak daha faydalı olacağına inanmaktayım. Size söyleyebileceğim en güzel söz, habercilikte sevgi ve saygıyı yanınızdan hiç eksik etmeyin. Bana böyle bir fırsatı da verdiğiniz için ÇAYHABER’e teşekkür ederim.

Editör: HABER MERKEZİ