Siyasette asgari nezaket kuralları var. Bu kadarına bile uymayanlara cevap vermek için hemşerilerimize yeni bir fırsat daha geldiğini düşünüyorum.

Rizeli Mesut Yılmaz'a Sahip Çıktığı Gibi Tayyip Erdoğan'a da Sahip Çıkmalı.

Efendim: Vaktiyle Sayın Süleyman Demirel, Rize meydanında Sayın Mesut Yılmaz’ı kast ederek “Hamsi kavağa çıkarsa ancak başbakan olur” demişti. Bu nezaketten uzak söze hemşerilerimiz o gün haklı bir tepki vererek Sayın Yılmaz’da oylarını kenetlemişti. Sayın Demirel’de o zaman var olan bir milletvekili çıkarma şansını kaybetmişti.

RİZELİ 'RECEP BEY'İN HESABINI SORACAKTIR

Rizeli hemşerilerimize bu günlerde de yeniden böyle bir görev düşüyor. Zira geçtiğimiz günlerde Rize’ye gelen Sayın Kılıçdaroğlu, CHP Genel Başkanlığa seçilmesinden sonra başlayan alaylı “Recep Bey” ifadesini sürdürmeye devam etti. Sayın başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın anne baba ocağı olan Rize’de de bu tavırları takınan hatta daha da ileri giderek “Recep” diyebilen bir parti liderine Rizeli hemşerilerimizin elbette bir cevabı olmalı. Hele bu liderin bir kahveye girip masada oyun oynayanların davetine “Recep bey olsa oynarım” diyecek kadarda küçülmenin hesabını, hemşerilerimiz referandumda çok yüksek bir evet vermek suretiyle sormuş olacaktır inşallah.

 Konu buraya gelmişken elime geçen anayasa değişiklik paketiyle ilgili kitapçıktan aklıma kalan ve sayabileceğim kazanımlarımızdan bir kısmını kısaca bende sıralamak isterim.

Ülkem daha demokrat bir yapıya kavuşsun istiyorum. Darbeleri ve askeri müdahaleleri onaylamıyorum. Askeri vesayetin devamını arzulamıyorum, Darbecilerin ve onlara yardım edenlerin hesap verebilmelerini istiyorum. YAŞ kararlarıyla ordudan atılan insanların mahkemelerde haklarını arayabilmelerini istiyorum. Mahkemelerin, kendisini halkın iradesiyle seçilen hükümetlerin yerine koymasını istemiyorum. Ülkede faili meçhul cinayetlerin olmasını istemiyorum. Yargı bağımsızlığı güçlensin ve yargı tarafsızlığı sağlansın istiyorum. Sivillerin askeri mahkemelerde yargılanmasını istemiyorum. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmeyi istiyorum. Tüm hâkim ve savcılarımızın kendileriyle doğrudan ilgili olan HSYK üyelerini seçmede söz sahibi olmalarını istiyorum. HSYK ve Anayasa Mahkemesine seçilecek üyelerin seçiminde, adaletin sağlanmasını istiyorum. Grev hakkının önündeki engellerin ortadan kaldırılmasına, memurlara toplu sözleşme hakkının verilmesi ve emekli memurların da bu sözleşmeden yararlanmasını istiyorum. Kamu görevlilerine verilen cezalara hukuk yolunun açılmasını istiyorum. Kadın, çocuk, özürlü, şehit aileleri ve gaziler daha avantajlı konumda olsun istiyorum. İnsanların kendileriyle ilgili kaydedilen bilgilere rahatlıkla ulaşmasını, yanlışsa düzeltilmesine imkân sağlansın istiyorum. Özgürlük ve eşitlik istiyorum, vs vs.

Değerli dostlar özetle 12 Eylül darbe Anayasası'nın bir kısmının dahi değişiyor olması referandumda evet dememiz için vicdan sahibi herkese yeterli olduğunu düşünüyorum.

 Hayır diyenlerin şuana kadar yaptıkları tek eleştiri konusu dokunulmazlıklar konusudur. Gelin Ak Parti iktidarının ilk dönemine gidelim. Meclis başkanı hemşerimiz Sayın Köksal Toptan mecliste grubu bulunan partilere bir çağrı yaparak dokunulmazlıklar konusu dâhil Anayasa değişikliği ile ilgili bir uzlaşma komisyonu kurmak ister ve her partiden iki üye vermesini talep eder. Bu komisyona sadece CHP üye vermez ve dokunulmazlıkları su istimal etmeye başlar. Yine Sayın Bülent Arınç’ın Meclis başkanlığı döneminde de aynı çağrı yapılır fakat yine CHP üye vermeyi reddeder ve ne yazık ki bu konuyu su istimal etmeye devam ederek bugünlere gelinir. Oysa Ak Parti ta başından beri dokunulmazlıklar konusunda, sadece milletvekilleriyle sınırlı kalmasın bütün kesimleri kapsasın istiyor ve bunu hep birlikte yapma teklifini sürekli yeniliyor. Şimdi soruyorum dokunulmazlıklardan kim kaçıyor Allah aşkınıza.

 Hayır diyecekler aslında: Balyoz davası sanıkları ordu evlerinde saklansın mahkemeye ifade vermeye gitmesin. Faili meçhul cinayetler devlet politikasıdır kimse hesap vermesin cinayetler devam etsin. Günlerce televizyondan gösterilen Heron larla ilgili iddialara kimsenin bir açıklama yapması gerekmez, gibi daha çokça sayılabilecek hukuksuzluklara evet demiş olacaktır. Ancak değişik partilere gönül vermiş yönetim kademeleri dışında ki sağduyulu insanlarımız ile birlikte her defasında biraz daha gülünç duruma düşerek “Neden bu Anayasa paketinde fındık, fıstık, üzüm, kayısı, künefe, meyve, sebze yok” diyene inanmayan seçmenler bu referandumun en önemli kahramanları olacaktır Allahın izniyle.

Değerli dostlar biraz uzadığının farkındayım ancak ben öyle sürekli yazı yazıp kafanızı karıştıranlardan değilim. Yazdıklarında veya söylediklerinde parti taassubundan öteye geçemeyenler kafasını kuma gömüp okuyuculara veya dinleyicilere bir şeyler verdiğini, onları yönlendirebildiğini zanneden militanlıktan psikopatlaşan şarlatanlar var. Lütfen bunlara referandumda neden hayır diyeceklerini sorun inanın cevapları kem kümdür. Kaçkar Gazetesinde de bu neviden yazan köşe yazarı arkadaşlar var onlar kendilerini bilirler. Neden hayır dediklerini fazla değil üç, beş madde ile yazmalılar. Ben en azından Kaçkar’ımızda bu arkadaşları okumak isterim.

Çok uzattım hakkınızı helal edin. Şimdiden Ramazan ayınız ve bayramınız mübarek olsun. Allaha emanet olunuz.

Editör: HABER MERKEZİ