Mehmet Bekaroğlu 'Bunlar Akbaba, ara dönem adamları' diyordu. İyi de evdeki hesap çarşıya uymadı. Özgür ruh Şener in siyasi hareketi bence başlamadan bitti. Balçiçek Pamir yazdı.

Yine gündem dışındayım.

Bilinçli bir şekilde gazetelerden uzak durmaya çabalıyorum.
Doğum gününde cenazesi kalkan üç yaşındaki minik kız çocuğunu unutmaya çalışıyorum.
Annesinin sözlerini silmeye çabalıyorum beynimden.
 “Güçleri minicik yavruma yetti”
Gündem çıldırmış…
Biz gazeteciler de çığırından çıkmış durumdayız.
Bir önceki gün Zülfü Livaneli ile canlı yayındayız. Kulaklıktan yayını kesip veda etmem gerektiği söylendi. Adamın lafını kesip “Kusura bakmayın” deyiverdim. Ankara’dan önemli bir haber varmış. O da heyecanlandı. Ben de…
Bir anda jeneriğimiz falan girmeden kendimizi “Raportör”ün karşısında bulduk.
Ünlü “Raportör” canım. Konu da malumunuz kapatma davası.
Osman Can’a yaklaşık 20 adet mikrofon uzatılmış. O da herkesin sakinleşmesini bekliyor. Biz de merak içinde stüdyodayız. En sonunda Can konuşmaya karar veriyor ve habercilere “Burada beklemeyin arkadaşlar çünkü bir açıklama yapmamız mümkün değil” diyor.
Zülfü Livaneli ile kısa bir süre birbirimize bakıyoruz ve basıyoruz kahkahayı.
Güleriz ağlanacak halimize…
Adamın herhangi bir açıklama yapması zaten mümkün değil ki…
Ama öylesine bekliyoruz ki yeni bir şeyler olmasını…
Dün ise yaklaşık 1,5 saat bekledi haberciler. Önce yanlışlıkla içeri alındılar, sonra dışarı çıkarıldılar, Ardından Haşim Kılıç’ın açıklamayı yapacağı boş kürsüyü uzunca bir süre izledik. En sonunda beklenen açıklama geldi de hepimiz rahatladık. Şeytanın avukatlığını yapacağım ama AKP kapatılmayacak açıklaması gazeteciler arasında derin bir sessizliğe sebep oldu. Bu kadar mı meraklıyız parti kapatmaya?
Yine gündeme düştüm. Ne yazacaktım aslında? Zülfü Livaneli’yi.

X X X

Zülfü Livaneli ortaokuldayken karnesine 7 kırık geldiğini görünce evi terk etmiş. O sıralar Hemingway okuyormuş ve ben de balıkçı olacağım deyip kendini Eskihisar’a atmış. Ailesine haber vermeden tam 2,5 ay orada yaşayıp balıkçılık öğrenmiş. Neden sonra eve döndüğünde aslında meraktan deliye dönen aile hiç renk vermemiş. Babası “Hanım masaya bir tabak daha koy” demiş sadece. “Özgür bir ruhum var benim” diyor Livaneli ve devam ediyor: “Şu kocaman evrende bir göz kırpması kadar az sürecek hayatımda her şeyi deneme hakkını kendimde buluyorum. Edebiyat, müzik, sinema… Şarkıcılığımı eleştiriyorlar. Hiçbir zaman en iyi “Makber” i ben okurum diye bir iddiam olmadı ki…”
Her şeyi deneme hakkı…
Gündemden uzaklaşayım diyorum olmuyor.
Her şeyi deneme hakkı deyince aklıma Abdüllatif Şener geldi.
O da kendince özgür bir ruh
O da kendinde deneme hakkı görüyor olmalı ki siyasette kendine yeni bir yol açtı.
Açtı da… Evdeki hesap çarşıya uymadı.
Mehmet Bekaroğlu, Şener gibi isimler için ağır bir tespit yapmıştı. Bunlar “Akbaba” demişti. İtiraz etmiştim, Bekaroğlu ısrarlıydı. “Biz bu filmi daha önce gördük. Bunlar ara dönem adamlarıdır. Bunlar partinin kapatılmasını dört gözle beklerler. Krizlerden fırsat yaratmaya kalkarlar.”
Şener dilini biraz daha ayarlayabilse ve önceki çıkışlarındaki sağduyusunu partiyi içerden eleştirme sınırında tutabilseydi bugün AKP’de olacaktı. Kanımca yürüttüğü siyasi hareket daha başlamadan bitmeyecekti. Neyse, vardır her işte bir hayır. Televizyonda açıklamalardan geçilmiyor. Ne yalan söyleyeyim ben en çok onun yorumunu ve bundan sonra nasıl bir yol izleyeceğini merak ediyorum.

Bu arada AKP kulislerinden gelen bilgilere göre ufukta partide sıkı bir temizlik varmış.
Ne temizliği mi?
Akbabalar canım!


NE ÖĞRENDİM?

Hayatta ya tozu dumana katar birinci olursun ya da tozu dumanı yutan
kalabalığın arasında olursun
 

Editör: HABER MERKEZİ