TBMM Başkanı Köksal Toptan, ''İrtica Eylem Planı'' iddialarına ilişkin, ''Belgenin doğru ya da yanlış olduğunun tartışılıyor olması; siyasi partilerin, Genelkurmay Başkanlığının, Hükümetin böyle bir ihtimale karşı aynı safta yer almaları, demokrasinin vardığı olgunluğu ifade etmesi bakımından gurur vericidir'' dedi.

Toptan, TV8'de yayımlanan ''Bunu Konuşalım Özel'' programının konuğu oldu. TBMM Ana Binasının özellikleri çok olan, özelliklerinin hikayesi çok olan büyük bir bina ve büyük bir eser olduğunu belirten Toptan, 2. Dünya Savaşı öncesinde projelendirilen binanın 1961 Meclisiyle birlikte hizmete açıldığını söyledi.

Dünyanın en büyük parlamento binalarından biri olan TBMM'nin önündeki bayrağın da özellikli olduğuna değinen Toptan, Türkiye ile bazı diğer ülkelerde yas günlerinde bayrakların yarıya indirilebildiğini, sadece TBMM binası önündeki bayrağın yarıya indirilemeyeceğini bildirdi. Bayrağın yüce gücü temsil ettiğini belirten Toptan, bayrağın inmemesi için yasal düzenleme bulunduğunu anımsattı.

Toptan, Genel Kurulda 16 büyük avizenin de Türklerin kurduğu 16 devleti ifade etiğini söyledi.

Siyasete 1963 yılında Adalet Partisi'nin Gazi Osman Paşa Gençlik Kolları Başkanlığıyla başladığını anlatan Toptan, 1. Başkanlığını Atatürk'ün yaptığı TBMM'nin 23. başkanlığını yapmasından dolayı gurur duyduğunu söyledi.


İRTİCA EYLEM PLANI...

Son günlerde tartışılan ve ''İrtica Eylem Planı'' olarak adlandırılan belgeyle ilgili soruyu cevaplandıran Toptan, ''Belki hemen ifade ettiğim zaman ters gelebilecek bir değerlendirme yapayım. Bugün bulunduğumuz noktayı gurur verici olarak değerlendiriyorum. Çünkü böyle bir niyetin bile ortaya çıkması, doğruluğu tartışılıyor, (doğru veya değil ortaya çıkacak, onun da değerlendirilmesi yapılacak) ama böyle bir ihtimalin böyle bir doğru yahut yanlış belgenin tartışılıyor olması karşısında Türkiye'de tüm kurumların, tüm siyasi partilerin, Genelkurmay Başkanlığının, Hükümetin, sivil toplumu örgütü temsilcilerinin böyle bir ihtimale karşı aynı safta yer almaları Türkiye demokrasisinin varmış olduğu olgunluğu ifade etmesi bakımından gurur vericidir'' diye konuştu.

12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat sürecini yaşayan Türkiye'nin, gelmiş olduğu noktanın çok önemli olduğunu vurgulayan Toptan, demokrasi kültürünün yerleşmesinde çok darbelerin yaşandığına dikkati çekti.

Toptan, 1960'ta darbe yapılmasına rağmen 1961'de seçimlere gidildiğini anımsatarak, ''Ne oldu o arada Türkiye demokrasisi adına? İşte mahkemeler kuruldu, insanlar asıldı. Bu ne kazandırdı Türkiye'ye? O nedenle gelmiş olduğumuz noktayı önemsiyorum'' dedi.

Köksal Toptan, şöyle devam etti:

''Belge doğruysa gerçekten vahim; niye vahim, bu memleketime haksızlıktır, ülkeme haksızlıktır. Yani Türkiye'nin bunca deneyimden sonra o belgede ifade olunduğu gibi darbeleri düşünmesi bile Türkiye adına üzüntü vericidir. Kim yapmış olursa olsun, kim kaleme almış olursa olsun. Ama şu memnuniyet verici; kurum olarak Genelkurmay Başkanlığı net bir şekilde bunun karşısında olduğunu ifade ediyor. Bunu önemsiyorum. Bu belgenin doğru olmaması da vahimdir. Doğru olmayan bir belgenin ortaya konmasının arkasında bir takım nedenlerin olması lazım gelir, yani Hükümetle genelkurmayın arasını açmak, Türkiye'de yeni bir kaos yaratmak, Türkiye'de akılları karıştırmak, Türkiye'nin yakalamış olduğu kalkınma ivmesini, her alandaki ivmeyi baltalamak. Burada iyi bir tabloyla karşı karşıya değiliz. Türkiye bunu hak etmiyor. Doğruysa da yanlışsa da iyi bir tabloyla karşı karşıya değiliz. Süratle bunun ne olduğunun ortaya çıkarılması lazım. Başta mahkemelerimiz savcılarımız olmak üzere herkes, süratle işin gereğini yapıp, bunu aydınlatması, Türkiye'nin gündeminden en kısa sürede düşürülmesi gerekir.''

Toptan, imza atan subayla ilgili soruşturmanın askeri savcılık tarafından yürütüldüğünü, bu soruşturmayla eş zamanlı olarak sivil savcılık tarafından da soruşturma yürütülmesi yönünde görüşler olduğunun hatırlatılması üzerine, ''Bu görüşe katılıyorum. Başka konularda çok daha atak olduğunu gördüğümüz sivil savcıların bu konuda (tabi işin ayrıntısını bilmiyorum, kimseyi burada itham edemem, eleştirmem bile) ama daha süratli hareket edilebilirdi. O da sivil savcıların işiydi. Olay yazılır yazılmaz öğlen vakti beklenmeden Genelkurmay askeri savcıların bu işin soruşturmasını başlattığını bildirildi. Belki o aşamada sivil savcılar biraz beklediler. Ama anlaşılan askeri ve sivil savcılar arasında bir koordinasyon var. Bunun sonucunu beklemek lazım. Ama sonucun, süratle açıklığa kavuşturulması lazım ki kamuoyu tatmin olsun'' diye konuştu.

''KAPALI REJİMLERDE BİLE BÖYLE BİR ŞEY OLMAZ''

Köksal Toptan, derin devletin sık sık gündeme geldiği anımsatılarak kendisinin hiç derin devletle karşılaşıp karşılaşmadığına ilişkin soruyu, ''Geldi... 2004 senesinde Brüksel'deydik. Bir otel lobisinde toplanan AB zirvesinden Türkiye'ye müzakere tarihi verilip verilmeyeceği kararını heyecanla bekliyorduk. Sohbetimize İngiltere'de yıllarca gazetecilik yapmış bir kişi geldi. Ekipteki arkadaşlar, 'AB bize müzakere tarihi vermez' gibi laflar ediyordu. O gazeteci dedi ki 'Merak etmeyin AB size müzakere tarihi verecektir. Makul bir süre sonra üyeliğe kabul edecektir' dedi. Bizim ekonomimizin hala sorunları olduğunu, demokratikleşme sorunu olduğunu belirterek neden Türkiye'ye müzakere süreci vereceklerini sordum. dedi ki 'Avrupa derin devleti istiyor.' Dedim ki bu derin devlet sadece bizde var biliyordum demek ki her yerde var'' şeklinde cevaplandırdı.

Ülkelerin, menfaatleri doğrultusunda hareket edebileceklerini vurgulayan Toptan, ''AB'nin menfaati Türkiye'nin üyeliğinden geçerse (bana göre geçer) üyelik verir. Devletlerin legal olarak, yasal olarak hesap verebilirlik pozisyonunu koruyarak bir takım çalışmaları olabilir. Devletin menfaatlerinin gerektirdiği şeyleri yapar. Adam öldürme değil herhalde. Yasal, legal, hesap verebilirlik... Kapalı rejimlerde bile böyle bir şey olamaz. Herkes yasaların verdiği sınırlar içinde yapar. Devletin bir takım birimleri, kuruluşları olur ona bir şey diyemem. Devlet legal bir organizasyon. Bu organizasyonun içerisinde zaman zaman kendinden menkul bir takım insanların yaptığı eylemlerin 'devlet' sözcüğüyle bir araya getirmek bana göre doğru değildir'' ifadesini kullandı.

ERGENEKON SORUŞTURMASI

Derin devlet ve Ergenekon soruşturmasıyla ilgili bir soru üzerine de Toptan, şunları söyledi:

''Onu bilemem. Yargılamanın sonunda bu belli olacak. Şu anda yargılama aşamasında bir değerlendirme yapmam söz konusu değil. Yargıya güvenmemiz lazım. İşleri gerçekten çok zor. Çünkü her gün gazetelerde çok çeşitli haberler, görev yapan arkadaşlarımızın işlerini zorlaştırıyor. O nedenle benim gibi pozisyonlarda olan arkadaşlar, herkes medya, soruşturmanın süren bu evresine müdahale edebilecek, burada yargılananları etkileyecek söz ve davranışlardan kaçınmaları gerekir diye düşünüyorum. Yargılama öyle bir süreç ki yargıtaya gelecek. Belki yargıtay ceza kuruluna gidecek, belki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gidecektir. Bu bir süreç. Bunun sonucunu yargıya güvenmek beklemek lazım. Güvenmemiz, şeffaflığı savunmamız lazım.''

Toptan, ''Derin devletin varlığına inanmıyorsunuz değil mi?'' sorusuna, ''Dediğim anlamda bir derin devlet olabilir; yasal olan, legal olan... Yetkileri ve görev alanları yasayla belli olan alanlarda olabilir. Nedir derseniz somut bir şey söyleyemem, belki istihbarat örgütleridir. Tanımadım ki tanımlayayım. Kendi kendine, devlet tarafından görevlendirilmiş sayarak eylem yapan insanların varlığı gözüküyor. Onun dışında bir organizasyon olarak derin devlet diye nitelendirebileceğimiz bir kurum olmaz. Ama devletin, başta istihbarat örgütleri gibi kendi iç ve dış güvenliğini sağlayacak bir takım örgütlenmeleri olabilir. Ona bir diyeceğim olmaz. Bireyseldir yahut orada küçük küçük örgütsel de birliktelik olabilir. Onu bilmem. Bütün bunların çözüm yeri yargıdır. Yargıya intikal ettikçe, bu olaylar çözüme kavuşacaktır, aydınlığa kavuşacaktır'' karşılığını verdi.

''MÜNFERİT BİR İKİ OLAY DIŞINDA, DTP'Lİ MİLLETVEKİLLERİNİN ÇALIŞMALARINDAN MEMNUNUM''
 
TBMM Başkanı Köksal Toptan, kimsenin haberi olmadan DTP'li milletvekillerinin mahkemeye gidip savunmalarını yapmalarını dilediğini belirterek, ''DTP'lilerin ifadelerinin istendiği 6 dosya için Parlamentonun yapabileceği bir şey yok'' dedi.

Toptan, TV8'de canlı yayınlanan ''Bunu Konuşalım Özel'' programına katılarak soruları yanıtladı.

''Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün terörle mücadele konusunda açıkladığı tarihi açılımdan ne anladınız?'' sorusu üzerine Toptan, Cumhurbaşkanı Gül'ün bu sözünün içini bilemediğini söyledi.

Köksal Toptan, ''Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin terörle mücadele konusundaki gayretlerine ABD'nin açık destek vermesi, AB'nin terör örgütü PKK'ya karşı çok net tavır sergilemesi, Irak merkezi yönetimi ve kısmen Kuzey Irak Yönetiminin Türkiye'nin terörle mücadele konusundaki gayretlerine, fiili olarak olmasa da sözlü olarak destek olacaklarını açıklamasının, terörle mücadelede Türkiye'yi olumlu bir noktaya getirmiş olabileceğini düşünmüş olabilir'' dedi.

Terörden herkesin şikayetçi olduğunu belirten Toptan, şöyle konuştu:


''Bunun bir şekilde bitmesi lazım. Ama bu sadece Türkiye'nin karar vermesiyle bitecek bir şey değil. Herkes siyaset yapıyor. Kimsenin önüne engel çıkarılmıyor. TBMM'ye girmenin, Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Başbakan, bakan olmanın önünde hiç bir engel yok. Bu devleti biz beraber kurduk. 90. yıl kutlamalarında, İstanbul'dan çocuklarla gemiyle Samsun'a gittik. 81 ilin çocukları ile 5-6 gün beraber olduk. Herkes birbirini kucaklayarak memleketine gitti. Ben orada Atatürk'ün mucizesini daha iyi anladım. Atatürk nasıl becermiş? 2-3 yıl içinde o büyük zaferi nasıl sağlamış? Bunu orada daha iyi anladım. Çünkü, milleti birleştirmiş. Samsun Valiliği de öyle yaptı, 81 ili bir araya getirdi.

Böyle kurulan Türkiye'ye musallat olan terör örgütüne karşı herkesin gönül birliği içerisinde olması gerekir. Öncelikle terör örgütünün, 'Ben bu işten vazgeçtim' demesi lazım.''

''DPT'LİLERİN AK PARTİ'LİLERDEN HİÇ FARKI YOK''

TBMM Başkanı Toptan, DTP'li milletvekillerinin ifade vermemesiyle ilgili soruyu yanıtlarken, DPT'li milletvekillerinin, AK Parti'li milletvekillerinden hiç farkının bulunmadığını bildirdi.

Diğer parti gruplarına nasıl davranıyorsa, DTP grubuna da aynı davrandığını belirten Toptan, münferit bir iki olay dışında, DTP'li milletvekillerinin çalışmalarından memnun olduğunu kaydetti.

Köksal Toptan, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin, talimat mahkemesi olarak DTP'li milletvekillerinin ifadelerini almak istediğine işaret ederek, ''Gelin 'savunmalarınızı yapın' diyor. Davetler yapılmış, gitmemişler, ihzar müzekkeresi (zorla getirme) yazılmış, fakat savcılık, o geçmişteki kötü fotoğrafların ortaya çıkmaması için onu yerine getirmemiş'' dedi.

Meclis'in ihzar müzekkeresini yerine getirecek bir makam olmadığını ifade eden Toptan, ilgili makamlarla görüşerek, süreci biraz daha uzatarak, ''acaba başka bir zemin fırsatı olabilir mi?'' diye düşündüklerini söyledi.

''Dileğim, kimsenin haberi olmadan bu arkadaşlarımızın gidip savunmalarını yapmalarıdır'' diyen Köksal Toptan, mevcut Anayasa çerçevesinde yapılabilecek çok fazla bir şey olmadığını bildirdi. Toptan, ''(Milletvekilliği dokunulmazlığı var, milletvekili gidip ifade veremez) deniliyor. Doğru, ama bu arkadaşlarımızın 200'e yakın, aynı iddialarla ilgili hazırlanmış fezlekeleri var. Parlamento, dokunulmazlığı kaldırmıyor. Dokunulmazlığın kaldırılmasına ilişkin 325 dosyadan 200'e yakını bu arkadaşlarla ilgili. İfadeleri istenen 6 dosya için Parlamentonun yapabileceği bir şey yok. Anayasa'nın 83. maddesinde dokunulmazlık tarif edilirken, '14. maddeye giren suçlar hariç' diye bir lafzı var. O değişmediği müddetçe yapılabilecek hiç bir şey yok'' diye konuştu.

''BUNA FIRSAT VERMEMEK LAZIM''

TBMM Başkanı Toptan, programı sunan gazetecinin, ''Terör örgütünün yayın organlarının bir çoğunda, DTP'nin 1994'teki o fotoğrafların benzerini çektirtmesi yönünde propaganda yapılıyor. Birilerinin bu fotoğrafı tekrar görmek istediğini düşünüyorum'' sözleri üzerine, ''Aynen katılıyorum. Onun için buna fırsat vermemek lazım'' dedi.

Katı olduğunu düşündüğü Türkiye'deki dokunulmazlıkları desteklediğini belirten Toptan, uzun yıllardır görev yaptığı TBMM'ye kendisi ile ilgili hiç dokunulmazlık dosyasının gelmediğini söyledi.

Köksal Toptan, her partinin gündeminde milletvekili dokunulmazlığı olduğunu dile getirerek, bazı partilerin dokunulmazlığın sadece kürsü ile sınırlanmasını istediğini belirtti. Toptan, ''Birtakım tedirginlikler, güvensizlikler, Parlamentonun bu alanı olması lazım gelen kapsama indirgemesine bir türlü imkan vermedi. Bu çözülmeyecek bir şey değil. Ama bunun için hepimizin birbirine güvenmesi, inanması lazım. Kurumlararası güven duygusunu sağlamamız lazım'' diye konuştu.

''BU, YANLIŞ BİR SUÇLAMA''

Köksal Toptan, bir izleyicinin programa gönderdiği ve programı sunan gazetecinin de Meclisin 1 Temmuz-1 Ekim arasında tatil yapacağını kastederek yönelttiği, ''3 ay tatil yapan başka bir meslek grubu yok. Milletvekillerinin bu kadar yorulduğuna gerçekten inanıyor musunuz?'' sorusunu da yanıtladı.

Bunu yanlış bir suçlama olarak nitelendiren Toptan, milletvekillerinin değil, Meclis çalışmalarının 3 ay tatile girdiğine dikkati çekti. Köksal Toptan, milletvekillerinin 1 Temmuzdan itibaren seçim bölgelerine gittiğini, hiç bir milletvekilinin 3 ay tatil yapmadığını söyledi.

TBMM Başkanı Toptan, Meclis'in 1 Temmuzda tatile girmesi konusunda, iktidar ile muhalefet arasında sürdürdüğü görüşmeler hakkında da bilgi verdi. İktidar ve muhalefete, öncelikle çıkarılmasını istediği yasaları sorduğunu belirten Toptan, ''Bir araya geldik, bazı tasarılarda mutabık kalındı. Tatil için mutabakata varıldı değil. 'Tatilde uzlaştılar' haksız bir suçlama olur'' dedi.

MİLLETVEKİLLERİNİN MAAŞLARI

Milletvekili maaşlarının, devlet maaş skalasında 37. sırada olduğunu kaydeden Toptan, kendisinin ve başbakanın, yaklaşık 9 bin TL'lik milletvekili maaşı dışında artı 300 TL, bakanların ise artı 200 TL aldığını bildirdi.

Köksal Toptan, milletvekillerinin harcamalarının çok olduğunu, yazın seçim bölgelerinde en az 100 tane sünnet düğününe katıldıklarını ifade ederek, ''Milletvekili sünnet düğününe bir çeyrek altın getirse, bir kaç aylık maaşı buna gider. Meclisin ödediğinin dışında, milletvekillerinin çok yüksek telefon paraları ödediğini biliyoruz. Evi olmayan, kirada oturanlar var. Seçim bölgelerine giderken uçak ve araba parası masrafı oluyor. Hastası gelir...'' diye konuştu.

Milletvekili lokantasında tek başına yemek yiyen milletvekiline zor rastlandığını, yanında mutlaka misafirinin bulunduğunu belirten Toptan, o lokantadan, ''milletvekili ucuz yemek yiyor'' diyen gazetecilerin de yemek yediğini söyledi.

Toptan, ''Ucuz yemek, diğer devlet kurumlarında da veriliyor. Ona itirazımız yok. Ama herkesin burayı tartışması yanlış'' dedi.

''BANA GÖREVE DEVAM ETMEM SÖYLENİRSE; ÖYLESİNE ONUR VERİCİ GÖREV Kİ 'BEN İSTEMİYORUM' DEMEM, BU HAKKI KENDİMDE GÖRMEM''


TBMM Başkanı Köksal Toptan, ''Bana göreve devam etmem söylenirse; öylesine onur verici görev ki 'ben istemiyorum' demem, bu hakkı kendimde görmem'' dedi.

Toptan, TV8'de canlı yayınlanan ''Bunu Konuşalım Özel'' programına katılarak soruları yanıtladı. Köksal Toptan, emekli ve halen çalışan öğretmenlerin durumunu iyi bildiğini, öğretmenlerin de kendisinin Milli Eğitim Bakanlığı döneminde ne kadar çok şey yaptığını hatırlayacaklarını söyledi.

Buna rağmen o dönemde öğretmenlere gönlünden geçeni verememenin sıkıntısı yaşadığını belirten Toptan, ''Benim gönlümde öğretmenler kahramandır. Türkiye'de hiç kimsenin gitmediği yere öğretmen gider. Çocuklarımıza A'yı B'yi öğretir. Kimi 18-19 yaşında genç kız ya da delikanlı... Bunların haklarını ödemek mümkün değil'' dedi.

Ağustos ayında görev süresinin dolacağı belirtilerek, yeniden aday olup olmayacağının sorulması üzerine Toptan, şöyle konuştu:

''Ben 2 sene önce rekor bir oyla TBMM Başkanlığına seçildim. Sonuçta bana bütün partiler oy verdi. Ama ben bir partinin milletvekiliyim. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin milletvekiliyim. O zaman seçilirken nasıl ki 'yarın Meclis Başkanı seçilecek, hadi aday olayım' diye karar vermediysem bu sefer de öyle karar vermem. Ben Adalet ve Kalkınma Partisi'nin milletvekiliyim. Bu tür önemli siyasi kararları, o partinin sayın liderleriyle, yöneticileriyle konuşup ona göre hareket ederiz. Konuşuruz, bana göreve devam etmem söylenirse; öylesine onur verici görev ki 'ben istemiyorum' demem, deme hakkını kendimde görmem. Hayırlısı olsun...''

MECLİSİN SAYGINLIĞI

Köksal Toptan, Meclisin, Türkiye'nin en saygın kurumu olmasını istediğini, Meclisin bunu hak ettiğine inandığını söyledi. Kuruluşundan bu yana Meclisin geçirdiği evrelerin izlenmesi halinde, nerelerden nereye gelindiğinin daha iyi anlaşılacağını vurgulayan Toptan, şöyle devam etti:

''Eleştiriler var, saygıyla karşılıyorum ama bu kuruma haksızlık yapıldığını da düşünüyorum. Bu kurumun kararları Anayasal denetime tabi. Zaman zaman, bana göre, bizim yetki alanına müdahale anlamına gelecek denetim mekanizmalarına da şahit olduk. Ama bu parlamento yerine başka ikame edilecek bir kurum olmayan, büyük bir kurum. Buranın saygınlığı, milletin saygınlığıdır. Hepimizin dikkat etmesi lazım.''

Siyasetçilerin birbirini tamamladığına işaret eden Toptan, ''Birbirimizin yüzüne bakamayacak söz ve davranışlardan kaçınmak lazım. Halkın fazla gerginliği sevmediğini bilmeliyiz. Bizim halkımız maço tarzı sever ama onu kavga boyutuna getirmeden yapmalıyız. Nükteyi siyasete sokmalıyız'' diye konuştu.

Toptan, Tunceli Bağımsız Milletvekili Kamer Genç ile ilgili bir soru üzerine, Genç'in kavga etmediğini, içtüzüğün verdiği imkanları kullanarak kendince engellemeler yaptığını ifade etti.

Genç'in bazen ''özensiz, kaba ifadeler'' kullandığını belirten Toptan, bunların zaman zaman incitici olduğunu dile getirdi.

MERKEZ SAĞIN OLUŞMASI BEKLENTİSİ

Toptan, Hüsamettin Cindoruk'un DP Genel Başkanı olmasıyla birlikte merkez sağın bir çatı altında toplanması beklentisinin oluşmasıyla ilgili bir soruya da ''Merkez sağ blokunda yüzde 70 civarında oy var. Bunun dağılımına bakarak, merkez sağın kim tarafından temsil edildiğini tespit etmeli. 'Biz merkez sağı temsil ediyoruz' iddiası yetmez. Bu yüzde 70 kitlede çoğunluğun yöneldiği ve içinde bulunduğu siyasi hareteki değerlendirmek lazım. Bu nedenle, şu anda merkez sağda Adalet ve Kalkınma Partisi olduğunu söylemek gerekir'' yanıtını verdi.

Toptan, askerlerin Meclise gelmemeleri konusundaki soru üzerine de kendilerinin, her önemli günde, tüm devlet protokolü gibi komutanlara da davetiye gönderdiklerini belirterek, ''1 Ekim'de de gönderilecektir. Gelmelerini, Cumhurbaşkanı'nı dinlemelerini isterim. Umarım öyle olacaktır. Bu konuda bana gelen bilgi yok ama duygularımı, beklentilerimi ifade ediyorum'' diye konuştu.

''OKULLARIN YEREL YÖNETİMLERE DEVREDİLMESİ TARTIŞMASI

Toptan, bir başka soru üzerine, Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu'nun başarılı olacağına inandığını, Çubukçu'nun çalışkan ve kıvrak bir zekaya sahip bulunduğunu söyledi.

Okulların yerel yönetimlere devredilmesinin, dünyada başarıyla uygulanan eğitim öğretim biçimi olduğunu belirten Toptan, bunun tartışılmasında zarar görmediğini ancak Türkiye'yi buna henüz hazır görmediğini kaydetti.

SİGARA YASAĞI

Köksal Toptan, bir başka soru üzerine, sigara yasağı ile ilgili yasayı, parlamentonun bir millet için yaptığı en güzel işlerden biri olarak nitelendirdi.

Kanunun kolay çıkmadığını, çıkmaması için uğraşan güçlü grupların olduğunu belirten Toptan, buna rağmen parlamentonun en güzel kararı verdiğini, milletvekillerinin de bu yasağa uyarak, topluma örnek olduğunu söyledi.

Kendisinin de üniversite yıllarında sigara içtiğini ancak daha sonra bıraktığını belirten ve vatandaşlara da sigara içmemelerini öneren Toptan, ''(Kapalı mekanlarda sigara içilmezse insanlar gelmez) diye bir şey söz konusu değil. Daha inanarak, güvenerek, çocuklarıyla gelecektir'' dedi.

Bu konuda özellikle bazı futbol kulübü yöneticilerine sitem eden Toptan, yasağa rağmen şeref tribününde sigara içtiklerini kaydederek, ''Bu yasağa meydan okurcasına sigara içmeleri ayıp oluyor'' dedi. Toptan, bazı televizyon kanallarının da bu konuda duyarlı davranmadığını söyledi. (HaberTurk)

Editör: HABER MERKEZİ