Günümüzde kullanılan işitsel implantların işleyişini ve beraberinde getirdiği bazı sıkıntıları dile getiren Arş. Gör. Cumalı: “İşitsel implantlar temel olarak iç kulağın elektriksel olarak uyarımına dayanmaktadırlar. İç kulağa iletilecek olan sinyaller elektrotlar vasıtasıyla koklea adı verilen ve salyangoza benzeyen iç kulak yapısına iletilirler. Bu şekilde işitme engelli bireyler sesleri işitebilecekleri düzeyde habilite edilebilirler. Çok basit bir anlatımla naklettiğim işitsel implant teknolojisi,  aslında  kompleks tasarım özellikleri ve uyarım türü (elektriksel uyarım) nedeniyle birçok sorunu da beraberinde getirmektedir. Doğal olarak sorunlar işitme engelli bireylerin işitsel performanslarına, akademik becerilerine ve sosyal hayatlarını da etkilemektedir”

“Yaşanılan sorunların giderilmesi için umut verici”
“Yakın bir zamanda geliştirilen (2005) bir teknoloji, tam bu noktada yaşanılan sorunların giderilmesi için umut verici olmakta. Optogenetik adı verilen bu teknoloji ile hücreler optik olarak uyarılmaya duyarlı hale getirilmektedir. Boyden ve arkadaşları tarafından 2005 yılında tanıtılan bu teknik ile dokular (ya da hücre)  genetik olarak değiştirilerek belirli bir dalga boyu aralığında bir ışığa duyarlı hale getirilirler. Genetik müdahale, channelrhodopsin-2 (Ch-R2) ve halorhodopsin (NpHR) gibi opsinlerin bir viral vektör yardımı ile hücrelere yerleştirilmesiyle gerçekleştirilir. Optogenetik vasıtasıyla işitme ve görme bozuklukları, omurilik zedelenmeleri, epilepsi ve Parkinson gibi rahatsızlıklara yönelik tedavi amaçlı çalışmalar halen aktif olarak yürütülmektedir”

“Sıcaklık artışı kaynaklı doku hasarının da ortadan kaldırılması hedeflenmektedir”
Buluşumuz da optogenetik ile ışığa duyarlı hale getirilen iç kulağa yönelik ışık iletimi sağlayan bir optrod dizisidir. Bu alanda hali hazırda kullanılan teknolojilerden, yararlanmış olduğu teknik ile ayrışmaktadır. Tasarladığımız optrod elektrolüminesans (EL) etkisi adı verilen ve basit olarak bir malzemenin elektrik akımına yanıt olarak ışık yayması olarak adlandırabileceğimiz etkiyi temel almaktadır. Bu etki sayesinde, günümüzde optogenetik uyarım için kullanılan µLED’lerin oluşturduğu sıcaklık artışı kaynaklı doku hasarının da ortadan kaldırılması hedeflenmektedir. Dahası µLED’lerden boyut olarak daha az yer kaplaması nedeniyle çok kanallı farklı tasarımların dizayn edilmesini de kolaylaştırmaktadır. Buluşumuzun işitme engelli bireylere yönelik optik koklear implant çalışmalarına sağlayacağı katkılar göz önüne alındığında potansiyelinin oldukça umut verici olduğunu söyleyebiliriz. Hatta buluşun üretimine yönelik olarak ilk yerli ve yabancı yatırımcı görüşmelerimizi de Türk Patent Enstitüsünün aracılığıyla 30 Nisan’da İstanbul’da yapılacak olan Uluslararası Patent Fuarında (ISIF’23) gerçekleştireceğiz.” dedi.

Öte yandan, bu yıl 3.sü düzenlenen Üniversiteler Arası Patent yarışmasında finale kalma başarısı gösteren buluş, optogenetik teknolojisinin yardımı ile geleneksel koklear implant kullanıcılarının karşılaşmış olduğu aşırı uyarım, yetersiz uyarım, seslerin ayırt edilmesinde yaşanan zorluklara yönelik çözümler sunacak. 

Haber: Büşra Bayraktutan
 

Editör: EDİTÖR - 1