Var mısın Yok musun’un ‘Maviş’i olarak ünlendi, Cam Kırıkları dizisinde başrol oynayarak ekrana iyice ısındı. Nursel Ergin, şimdi de bir firmanın reklam yüzü. Doğu Perinçek’in oğlu Mehmet Perinçek’le birlikte olduğu iddialarıyla da gündeme gelen Ergin, HT Cumartesi’ye konuştu...

Nursel Ergin’i yakından tanıyorum, çünkü onunla ilk röportajı ben yapmıştım. Güzel yüzünden, mavi gözlerinden yansıyan içtenliğinden, ‘bir kadındaki çocuk hayaleti’ halinden ama en çok da içten gelen gücünden etkilenmiştim... Şöhretin başdöndürücü rüzgarına rağmen, o rüzgara dayanacak sıkı bir karakter, çelik gibi bir irade varm onda... Kefilim.

-Cam Kırıkları’nın bittiği yazıldı ama siz “Bitmiyor” diyorsunuz...

TRT bırakmak istemiyor diziyi; 13’üncü bölümü çektik, sezon finali yaptık, diziyi bitirmedik. Devam edecek. En çok “TRT Nursel’e yokum dedi” türünden başlıklara kızıyorum. ‘Var mısın Yok musun’ kimliğinden rahatsız olmuyorum ama her başlıkta bunun kullanılmasından bıktım.

-Artık ünlüsünüz” diyelim mi?

Bu beni endişelendiriyor, büyütmekten korkuyorum. O zaman saldırılara açık oluyorsun. Dizide oynuyorum, bir reklam filmim var, bu kadarı bana yeter. Ama oyunculuğu sevdim; beğenilmek, takdir edilmek güzel. Başka birinin
karakterine bürünmek hoşuma gidiyor.

SİYASİ GEÇMİŞİ KORKUTTU

-Ders alıyor musunuz?

İlk bölümden beri “Biri beni çalıştırsın” diye yapımcıların başının etini yiyorum. Onlar doğal kalmamı istediler. Diksiyon kullanmayı, nasıl duracağımı bilmiyorum. Sadece, o kız nasıl hisseder diye hayal edip oynuyorum. Sevdiğim bir tiyatrocu hanım “Kız güzel ağlıyor, gözleri yeşil bakıyor diye rol veriyorlar, tiyatrocular evde oturuyor” demiş. Çok üzüldüm. Beni tanımıyor. Beni isteyen büyük bir yapım şirketi ve TRT. Güzel ağlıyorum diye istediklerini sanmıyorum. Bunları önlemek için ders almak istiyorum. Filmleri ve televizyonu farklı seyrediyorum, insanları gözlemliyorum. Aşk ve tokat sahnelerinde zorlandım; aşık olmadığım bir adama nasıl bakayım, karıncayı bile incitemezken nasıl
vurayım?

-Mehmet Perinçek’e gelelim; nasıl oldu bu olay?

Arkadaşımın azizliğine uğradım. Yeni tanışmıştık, arkadaşlık başlıyordu, maç seyrettik; arkadaşlarla fotoğraf çekiyorduk, başımı şöyle bir omuzuna dayadım, sağolsun bir arkadaşımız o fotoğrafı Facebook’a koymuş... Ertesi gün Mehmet aradı. Daha biz ilişkinin adını koymamıştık, gerçekten çok üzüldüm. Mehmet çok iyi biri. Şu anda aramızda bir şey yok, olabilirdi ama olmadı. Gerçekten birine aşık olsam, “Nursel’e bak, dün Mehmet’leydi bugün Ahmet’le” diyecekler. Demek ki, tanınmak böyle bir şey.

-Aranızda bir şey olması ihtimali vardı da olmadı mı? Neden?

Bu işlerin nedeni olmaz. Arkadaşız. Sevgili olsak, söylerim. Mehmet dolu, kültürlü biri. Kültürü beni etkiledi ama farklıyız, olmadı.

-Siyasi geçmişi mi rahatsız etti?

Beni biraz korkutmuş olabilir, hakim olmadığım konular. Tanıştığımızda kim olduğunu bilmiyordum. “Doğu Perinçek’in oğlu” dediler. Her şey 10 gün içinde oldu, “Evleniyorlar” diye yazdılar.

-İlk duyulduğu zaman nasıl tepkiler geldi?

Türkiye’nin nabzı gibiydi. Yüzde 50 yüzde 50. Kimi “Ne yapıyorsun” diye kızdı, kimi “Aslan gibi çocuk” dedi. “Nursel’in ağlaması yalanmış, çocuğu var, utanmıyor” gibi yorumlara çok üzüldüm. Bekarım, hayatıma 10 günde bir biri girmiyor. Herkes gibi ben de birini sevmek ve ona bağlanmak, birine ait olmak istiyorum. Çocuğum var diye bunları yaşayamaz mıyım? Bu kadar acımasız olmamak gerek. Elbette çocuğum herkesten önce gelir. Hayatıma girecek insanın işi çok zor; önce Bengü’yü sevmesi gerekiyor, ona
inanmam gerekiyor, ondan sonra kalbimi açabilirim.

ZIRHLARIMI BIRAKAMIYORUM

-Bu saldırılar karşısında mı geri çekildiniz?

Haber birdenbire patlayınca, korktum. Neden böyle olduğunu anlayamadım, ister istemez geri çekildim.

-O da üzüldü mü?

Üzülmüştür herhalde... Birine gerçekten aşık olsam, saklanacak mıyım? İnsanlar beni “Ailemizin kızı Nursel. Nursel dürüst bir kız” diye sevdi... Bu bozulacak diye korkuyorum. Ne yazılırsa onu okuyorlar çünkü. İnsanlar “Mütevazılığını kaybetme” diyorlar. Değişeceğime inanmıyorum. Şöhret delisi değilim, olsam her gün bir yere çıkardım.

-Hiç aşık oldunuz mu?

Olmadım. Zırhlarımı bırakıp teslim olamıyorum. Bir elim başka bir yere tutunuyor; güvenemiyorum, üzülmekten korkuyorum.

ÖYLE ÖZENİYORUM Kİ ANGELINA JOLIE’YE ...

-“Nursel’in dramı” türünden başlıklara neden bu kadar kızıyorsunuz?

Bir keresinde yuvada, Oya anne, hastalandı diye bir çocukla aşırı ilgilenmişti. Çocukça kıskanmıştım. “Hasta olsam benimle de ilgilenir mi” diye numara yaptım. Bakıyorum,

“Benimle ilgilensinler diye soğuk taşlarda yattım” yazıyor internette. İnsanlar niye bu kadar ajitasyon istiyor? Annesiz babasız büyüdüm ama Allahkarşıma öyle insanlar çıkardı ki, onların yokluğunu aratmadı. Dayak yemedim, işkence görmedim, çirkin şeylerle karşılaşmadım. Mutlu büyüdüm, o yüzden hayat doluyum ama bir türlü “Nursel’in dramı” imajını silemiyorum. Oya annem, Zeki babam, Meryem annem vardı... Yuvada herkes dram yaşamıyor, böyle yansıtılmasından nefret ediyorum.

-Artık annenizle daha çok görüşüyor musunuz?

Eskiden nasıl görüşüyorsam öyle görüşüyorum. Senin annene baktığın gibi bakamıyorum, ona karşı ne hissettiğimi kestiremiyorum. Her gün arayasım gelmiyor, yemek tarifi almıyorum. Anneler Günü’nde ya da hastalandığında aramam gerektiğini düşündüğüm biri sadece...

-Hangisi sizin için daha önce gelir; öz anneniz mi Oya anneniz mi?

Elbette Oya annem, Meryem annem, hatta yuvada bize yemek yapan teyze... Emek, kan bağından daha önemli; senin terbiyeni onlar veriyor, onlar yetiştiriyor. İleride ben de evlat edinmek isterim, öyle özeniyorum ki Angelina Jolie’ye...

GAZETE HABERTÜRK-HT CUMARTESİ-AYCAN SAROĞLU

Editör: HABER MERKEZİ