53 Rize Dergisi, Nazmi Kalyoncu ile son çıkan sayısında röportaj yaptı. Her yönüyle yaşamını ve düşüncelerini paylaşan Kalyoncu; 'Davranışlarımıza şekil vermeyen bir hakikati bilmiş olmanın bize kazandıracağı ne olabilir ki!' diyor.

İşte Röportaj;

53Rize –     Öncelikle sizi tanımak isteriz. Nazmi Kalyoncu kimdir? Bize kısaca kendinizden bahsedermisiniz?

N.K –   Güzel bir tabloyu yapıp , güzel bir şiire hayat verdiği halde ismini yazmayarak altına (La İdri) yazan meçhul insanların aziz ruh iklimi varken bizim hayatımızı dolduran kaba saba ayrıntıları zikretmek nasıl bir seviyeyi temsil eder bilmiyorum. Ama madem sordunuz anlatmaya çalışayım.

1958 yılında Rize’nin Çayeli ilçesinde dünyaya geldim. Babamın İzmir de çalışma hayatına başlaması sonucu 6 yaşında ailece bizde İzmir’e yerleştik. İzmir İmam Hatip Lisesini 1975 yılında bitirdikten sonra , ilk girdiğim üniversite imtihanında Hacettepe Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümünü kazandım. O yıl Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kampüsünde 3 gencin öldürülmesi üzerine 1 yıl tatil edilmişti. Kaydımı yaptırdığım halde üniversiteye devam edemedim. Ertesi yıl tekrar girdiğim üniversite imtihanında Bursa İktisadi Ticari İlimler Akademisini kazandım. 1976 – 1980 yılları arasında üniversite hayatım dolayısıyla Bursa da ikamet etmem dışında 47 yıldır İzmir de yaşıyorum.

Üstad Necip Fazıl Kısakürek’le ilk defa 1968 yılında 10 yaşında tanıştım. İzmir Ticaret Lisesi’nin salonunda verdiği konferansı dinlerken ifadelerinde ki mana bütünlüğünü anlayamadığım halde , dikkatli dinleyişimle hissettiğimi fark etmiş olacak ki , konferans bittikten sonra yanıma gelip adımı sormuş ve tebrik etmişti.

Daha sonra Necip Fazıl’ın İdeolocya Örgüsü adlı eserini lügatle o yaşlarda okumaya çalıştığımı hatırlıyorum.

Necip Fazıl bizim içimizdeki çığlığı haykırıyordu. Meftunu oldum ve onun kitaplarını ve konferanslarını hep takip ettim. 

1982’de Mali Müşavirlik ofisimi kurdum. 1983 de kısa dönem askerlik görevim için Erzincan’a gittim. Askere giderken okumak için yanıma aldığım kitaplardan Sezai Karakoç’un “İslam Toplumunun Ekonomik Strüktürü” adlı kitabı yüzünden mahkemeye verildim. Aynı yıl babamı trafik kazasında kaybettim. 1984 yılında evlendim.

Bu yıllarda çeşitli sivil toplum kuruluşlarında görev yaparken İzmir özelinde fark ettiğimiz bir eksikliği gidermek adına 10 arkadaş bir araya geldik ve İzmir Grubu olarak 1995 de bir sivil inisiyatif kurduk. Yüzde altmış ortak paydası olan, yüzde kırk konularda farklı düşüncelerini muhafaza eden İş adamı , Akademisyen ve bürokratlardan oluşan bu grup ile İzmir de çok güzel etkinliklere imza attık.

Her ay Türkiye’nin ve dünyanın gündemini meşgul eden bir konuda Akademisyen, yazar , gazeteci ve siyasetçiyi davet ederek seçkin bir dinleyici topluluğu ile buluşturduk. Konuların tartışılmasını sağlayarak farklı düşüncelerin ortaya çıkmasına zemin hazırladık. Bazen de gündeme getirilemeyen konuları başlık olarak ele aldık ve gündemi belirlemeye çalıştık.

28 Şubat sürecine kadar kesintisiz devam eden bu çalışmalarımız 28 Şubat sürecinde akademisyen arkadaşlarımızın fişlenmesine sebep olması ve çok sıkıntılarla yüz yüze gelmeleri sonucu ara vermek zorunda kaldık.

İzmir, cins fikirlerin ortaya çıkabileceği bir düşünce iklimine sahip olması yanında , peşin hükümlerin ördüğü duvarların da çokça olduğu bir şehirdir.

Verimli olan zemini iyi kullanırsak , peşin hükümlerin yıkılması daha kolay olur düşüncesindeydik. İzmir’in kültür havzası İstanbul gibi zengin ve çok sesli değildi. Kültür havzamızı zenginleştirmek adına arkadaşlarla yeniden kolları sıvadık. İstanbul da ki çalışmalarıyla model olmuş , gençleri bilgilendirmek yanında var olan potansiyellerini de ortaya çıkaran maziyle barıştıran , atiye hazırlayan Bilim ve Sanat Vakfı’nı yerinde ziyaret edip kuruluş felsefesi hakkında bilgi almak için İstanbul’a gittim. Başbakanımız Prof.Dr.Sayın Ahmet Davutoğlu ile ilk defa orada tanıştım. Mütevazi kimliğiyle Bilim ve Sanat Vakfı’nın tüm birimlerini bize gezdirdi ve doyurucu bilgiler verdi.

Büyük bir heyecan ile İzmir’e döndüm. Hemen çalışmalara başladım. Yıl 2001. Türkiye ekonomik ve sosyal çalkantıların girdabında bocalıyordu. Koalisyon hükümeti her konuda savruluyordu. Bütün bu hercümerc içerisinde Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Erdemliler Hareketi olarak bir parti kuracağını haber almıştım. Nihayet 14 Ağustos 2001’de Ak Parti’nin kuruluşu ilan edildiğinde yeni bir Türkiye’nin dolayısıyla yeni bir dünyanın inşa edileceği umudu içimde yeşermişti.

İzmir İl Teşkilatının kuruluşunda yönetim kurulu üyesi olarak görev aldım.

3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra 2005 yılına kadar İl Başkan Yardımcısı olarak görev yaptım.

2005 yılında Genel Merkez tarafından Konak İlçe Başkanı olmam istendi , İl Başkan Yardımcılığından istifa ettim ve nüfusu 900.000 olan Türkiye’nin en büyük ilçelerinden birinde İlçe Başkanlığı görevine başladım. 26 Şubat 2006 tarihinde yapılan 2. Olağan Kongre de yeniden bu göreve seçildim.

23.Dönem Milletvekilliği Genel Seçiminde Ak Parti’den İzmir 1.Bölge Milletvekili adayı oldum. 2009 yerel seçimlerde İl SKM Başkanlığı’nı yürüttüm. Yine o gün ki parti yönetiminin talebi üzerine 2009 yerel seçimlerinde İzmir İl Genel Meclisi’ne aday oldum ve seçildim. Ak Parti İzmir İl Genel Meclisi Grup Başkanvekilliğini 5 yıl boyunca grubumuz bana tevdi ederek 40 kişi ile mecliste çok güzel çalışmalara imza attık.

30 Mart Yerel Seçimlerinde Karabağlar Belediye Başkanlığı aday adayı oldum. 

1 Nisan 2014 tarihinden itibaren Karabağlar Belediyesi Ak Parti Grup Başkanvekili ve İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi olarak görev yaptım.

25.Dönem Milletvekilliği Seçimlerinde Ak Parti’den Milletvekili aday adayı olmak için görevimden istifa ettim. Şu anda aktif siyasi bir görevim yoktur.

İş Hayatı Olarak ;

Mali Müşavirlik mesleğimi 33 yıldır uzman bir kadro ile yürütmekteyim. Ayrıca Bağımsız Denetçiyim. Merkezi İstanbul da olan Aktif Global Bağımsız Denetim Anonim Şirketi’nin ortağı ve Ege Bölgesi temsilcisiyim.

Evliyim. Elektrik Elektronik Mühendisi kızım , Endüstri Mühendisi olan oğlum ile birlikte sevgi dolu bir yuvayı paylaşmaktayım.

53Rize -         Sizi tanımlayacak özelliklerinizi de bilmek isteriz.

N.K -   İnsanın kendini tanımlaması , kendi özelliklerinden bahsetmesi haddini aşmak olur diye düşünüyorum. Aslolan yaşadığımız cemiyette sizinle iletişime geçmiş olan insanların sizinle ilgili tespitleridir. Bilginiz , fikriniz ne olursa olsun yaşayarak ortaya koyduğunuz önemlidir.

Hakikat ile olan münasebetimizde de aynı şeyi görmüyormuyuz. Ciltler dolusu Kur-an’i ilimlerle ilgili kitap yazmış bir insan çok basit bir ahlaki hassasiyette sınıfta kalıyorsa onun bilgi sahibi olmasının hiçbir ehemmiyeti yoktur. Kendisini nasıl tanımladığının da hiç önemi yoktur. Davranışlarımıza şekil vermeyen bir hakikati bilmiş olmanın bize kazandıracağı ne olabilir ki.

Onun için bu sorunuza somut bir cevap veremiyorum. Sadece çabalarımdan bahsedebilirim.

-        Çilesini çekmediğiniz bir düşüncenin size ait olmayacağı hakikati gereği olayları ve dünyayı tahlil ederken yüzeysel bakış açıları hep rahatsız etmiştir beni. Uzak durmaya çalıştım.

-        Ne söylediğine değil , nasıl yaşadığına bakmayı prensip edindim.

-        Emin insan olmayı bir ayrıcalık değil , insan olmanın vazgeçilmez unsuru olarak telakki ettim.

-        Makamlardan güç alan anlayışın yerine irfandan beslenen ruhların kalıcı eserler bırakacağına inandım.

53Rize -         Çocukken hayalini kurduğunuz şeyleri gerçekleştirme imkanınız oldu mu?

N.K -               Çocukluk hayalleri toz pembe olmalıdır sanırım. Sanırım diyorum çünkü ; ilahi takdir gereği çok küçük yaşlarda hayatın o kadar acımasız zorluklarıyla karşılaştım ki pembe hayal kurma lüksüm hiç olmadı. 10 yaşında konferanslarında tanıdığım Üstad Necip Fazıl’ın 24 saatlik zihin dünyasına girmeyi hayal etmiştim o yaşlarda. Tabi ki bu mümkün olmadı ama tüm hayatının zihni hülasası olan eserlerini okuma fırsatım oldu çok şükür.

53Rize -         En büyük hayaliniz ve gerçekleştirmek istediğiniz projeleriniz varmı? Nelerdir?

N.K -          İnsanın en büyük projesi kendisi , kendisiyle hesaplaşması , hakikat aynasında kendi gerçeğini ortaya koyacak bir mücadelenin içinde olmasıdır.                     

Bu düşünce ile 30 yıl önce üzerinde yoğunlaşmam gereken noktaları bana hatırlatması için kendime yazdığım bir mektup vardır. Bu mektup ilk yazıldığı günkü orjinalliği ile hala çantamdadır. 30 yıl önce yaptığım tespitlerin bir çoğunun hala tazeliğini koruyor olması , toplumsal hayatın değişmezlerine işaret etmektedir.

Kişinin iç eğitim sürecini başlatabilmesi , birey toplum ilişkisinin düzene girmesi demektir. Merhamet gibi kavramların sokakta , otobüste , evde görülebilir hale gelmesi demektir.

Fikri derinliği olan , konuştuğu zaman ısırmayan kelimeleri kalplerde makes bulan , tebessümü ile gönülleri ferahlatan insanların cemiyette fark edilir hale gelmesi demektir.

En büyük hayalim işte bu iç eğitimine talip gençlerin fikir ve ruh dünyalarının inşasında güzel bir zeminin hazırlayıcısı ve sunucusu olmaktır.

Bu düşünce ile Bilim ve Sanat Vakfının İzmir deki izdüşümü olmasını arzu ettiğimiz “İKSAD” İlim Kültür Sanat Araştırma ve Dayanışma Derneğinin kuruluşunu gerçekleştirdik.

Eylem planını hazırladık. Gelecekteki projelerimize de cevap verecek nitelikte bir yer arayışına başladık.

53Rize -         Şu anda iş hayatınızın dışında sosyal faaliyetler olarak neler yapmaktasınız?

N.K -               Şimdi siyasette aktif bir görevim olmamasına rağmen dolu dolu geçen 14 yılın oluşturduğu bir çevre ve onun zorunlu kıldığı güzel bir ilişkiler yumağı var.

 Ayrıca derneğimizin küçük bir projesi olarak 15 günde bir 13 arkadaş ile tefsir dersleri yapıyoruz. Haftada bir kendi sahasında uzman bir bilim adamının sorulu cevaplı sunumunu dinliyoruz.

 Birlik Vakfı , İmhad , İlim Yayma Cemiyeti , İHH gibi derneklerin toplantı ve konferanslarına zaman buldukça katılıyorum.

Ayrıca İzmir deki üniversitelerimizin cami , kütüphane , konferans salonu gibi külliye halinde medeniyet havzamıza uygun tesislerle bütünleşmelerini temin edecek bir çalışma için İzmir Üniversiteleri Cami Yaptırma ve Yaşatma Derneğini kurduk. Dokuz Eylül Üniversitesinde ilk külliyemizi hayata geçireceğiz inşallah. Bu dernekte de denetçi üye olarak görev yapmaktayım.

53Rize -         Rize ile bağınız nasıldır? Gidermisiniz sık sık?

N.K -               Rize ile olan bağım , sürekli orada yaşayandan daha güçlüdür. Çünkü orada yaşayan benim gibi hasret çekmiyor. Her sene gitmeye çalışıyorum. Şimdide şayet Allah nasip ederse , kendi köyümde (Uzundere Köyü) doğal güzelliğine uygun ahşap bir ev yaptırmak istiyorum. Bunu benden sonraki kuşağın bu yöreyle bağlarını koparmaması adına bir vazife olarak da telakki ediyorum.

53Rize -         Teknolojiyle , sosyal medyayla , kitaplarla aranız nasıl?

N.K -          Teknolojiyi çok iyi kullanıyorum diyemem. Bunun eksikliğini hissediyorum. Hayatımda tamamlamam gereken bir unsur olarak görüyorum. Ama sosyal medya ile ilgili düşüncelerim aynı değil. Sosyal medya ölçülüde kullanılsa okumanın , düşünmenin , akletmenin önünde en büyük tuzak olarak görüyorum. Bir veba mikrobu gibi her noktaya dokunan , herkesi içine alan bir hastalığa dönüştüğünü düşünüyorum. Kalabalıklar içinde yalnız , bencil ve mutsuz bireyler yarattığını görüyorum. Gençlerin hatta aile bireylerinin keni aralarındaki sohbeti bile yok eden zehre dönüştüğüne inanıyorum.

 Kitabın olmadığı bir hayatı beyin fonksiyonlarının tatil edildiği bir dünya olarak düşünüyorum. Buna rağmen arzu ettiğim kadar kitap okuyamıyorum.

53Rize -     Rize insanının siyasetle bu kadar iç içe olmasını (Sizde bir siyasetçisiniz çünkü) neye bağlıyorsunuz?

N.K-        Türkiye ve Dünya ölçeğinde söyleyecek sözünün olmasına , yanlışlara seyirci kalamayışına ve bu medeni cesarete sahip olmasına bağlıyorum.

 Kalbi ıstırabı olanların , medeniyet tasavvuru olanların , ret ve inkar politikalarına kıyam eden soylu duruş sahiplerinin , ve yangını karşıdan seyretmek yerine söndürmek için su taşıma cesareti gösterenlerin siyasetle meşgul olması gerektiğine inanıyorum.

53Rize -     İzmir de bulunan Rize dernekleriyle ilgilimisiniz? Büyük şehirlerdeki hemşehri dayanışması hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?

N.K -    İzmir Rizeliler Derneği , Ege Karadenizli Sanayici ve İşadamları Derneği , Ege Karadenizliler Federasyonu gibi derneklerimizin toplantılarına zaman zaman katılıyor ve hemşerilerimiz ile hasret gideriyorum. Bu konuda yapılanları önemsediğimi ifade etmek isterim. Ama tüm hemşeri derneklerimizin folklorik bir birlikteliğin dışına çıkmalarını , taziyelerin ev sahipliği , düğün nişanların buluşma mekanları olmanın dışında fonksiyonlar üstlenmelerini , gündem oluşturacak çalışmalara imza atmalarını arzu ediyorum.

53Rize -     53 Rize Dergisi hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?

N.K-       Mizanpajı , yöresel haberleri , sayfalarındaki çeşitlilik , farklı düşüncelerin yer buluyor olması bizim yöremize yakışan bir zenginliği temsil ediyor derginiz.  Bu çizginizi muhafaza etmenizi temenni ediyorum.  

 

 

 

 

Editör: HABER MERKEZİ