Madem Cumhurbaşkanı adaylarımızdan bazıları bir şekilde Rize bağlantılarıyla da ortada, gelin bu durumu birazda birlikte değerlendirelim..!

Öncelikle torununuz Muharrem beyden başlayalım ve hemen bir hakkı teslim edelim; Sayın İnce, adeta Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP si haline dönmüş ana muhalefet partisine, en azından meydanlarda  bir canlılık getirdiğini açıkça görüyoruz. Klasik seçim kampanyalarından uzaklaşmış hatta laiklik ilkesine alabildiğine ters işlere bulaşan bir “İnce modeli” zaman zaman eğlenceyle de olsa keyifle izliyoruz. Fakat son günlerde kendisine kurulmuş tuzağı iyice fark etmiş olacak ki siyası geleceği için partisinin oyunu koruma derdine düşmüş inanmadığı şeylerden atıp tutmaya başlamıştır. Ülkemizin geleceği açısından Sayın Kılıçtaroğlu'ndan daha az zararlı olacağını tahmin ettiğimiz torunumuz Sayın Muharrem İnce'ye bundan sonrası için, özellikle partisi içerisinde ki yarışta daha başarılı olmasını diliyoruz. Şahsen "Gel Bakalım Buraya" denilmeyecek bir konumda olmasından mutlu olacağım. Ancak; Sayın İnce de öyle; Reis için partisini kurmadan Pensilvanya iti ile görüştü palavrası, Afrin zaferinin değerli komutanına "apoletini sökeceğim" lakırdısı veya Çayeli meydanına benim fotoğrafımı da asın gibi daha biz sürü saçmalıktan uzak durmayı başarabilecek mi orasını pek kestiremiyoruz…

Şimdide gelinimiz Meral Hanıma bakalım; Anıtkabir ziyaretinden sonra "imanımı tazeledim" açıklaması buz gibi ortada iken birde rüyasında Atatürk’ü görüp "tek umudumuzsun, Tayyibi devirip o koltuğa oturacak sensin" hezeyanı bana FETÖ başı pisliğin vaktiyle "Gökten Cebrail gelse parti kursa, ben yine onu desteklemem" zırvasını hatırlattı. Bunlar yetmezmiş gibi birde eşinden dolayı Tayyip Erdoğan'ı tanıdığını söyleyerek başta eşi olmak üzere bütün Rize’lilere ayrıca hakaret ettiğini ve bizlerinde bunu yuttuğumuzu sanıyor ya pes doğrusu. Evet şurası çok doğru, bizim buralarda gelin hanımlar kız evlatlardan ayrı tutulmaz, hatta daha da kıymetlidirler. Ancak gelin hanımlara da haddi aşmaması kaydı ve şartı düşülür. E bizde ona bundan sonra ki hayatında Rizeli bir eşe sahip olmanın kıymetini iyi bilmesini ve ona daha iyi bakmasını salık verebiliriz. Zaten Meral Hanım "Ben Başbakan olacağım" diye siyasi bir iddia ile ortaya çıkmıştı. Son başbakanın görevi 24 Haziranda bittiğine göre sorun kökünden halledilmiş oluyor...

Birde isminin Temel olmasından dolayı Rize ile bağlantı kurulan biri var ya, vallahı bizim "Temel Reis" figürümüze başı kurban olsun deyip geçelim diyeceğim fakat hatırı kalır..! Bre Karamolla, Rahmetli Erbakan hocamızın bütün hayallerini bir bir hayata geçiren bu iktidara ne diye karşı çıkıyorsun. Oğul Fatih Erbakan’a sahip çıkmak bir tarafa isyan ettiren duruma getiren sen değil misin? Ama merhum babasının posterleriyle hala oy devşirmeye kalkışanda yine sen. Yahu baba ocağı diye az da olsa sempati besleyenleri bile nefrete dönüştüren bu haline biz ne diyelim. Bari onu da sen söyle de tam olsun. Sahi o neydi ekranlarda gördüğümüz; bir şehit eşinin "Erbakan Hocama yakışmıyorsunuz" uyarısına karşılık, eşkıya varı bir karşı saldırıya geçmeni izledik ya, billahi seni asla hayırla yâd etmeyeceğim. Ama rahmetli hocamız hep derdi ya, hastaya kızılmaz ilaç verilir. Temel beye biz yinede şifa dileyelim...

Değerli dostlar; Cumhurbaşkanı adaylarımızı sizler gibi bende takip etmeye çalışıyorum. Eski alışkanlıklarla devam eden siyaset yapma üsluplarından da hepimiz rahatsızız. Gerçekten bakıyorum da şuana kadar bir cumhurbaşkanı adayı veya bir muhalefet lider çıkıp ta "Ben iktidara gelirsem, Tayyip Erdoğan'dan daha fazlasını yaparım, ondan daha iyisini yapacağım" diyemiyor ya şaşıp kalıyoruz. Bu kadarcık bir cümleyi bile milletimizden esirgeyen bu siyasetçilere bu aziz vatanı ne diye emanet etmemizi bekliyorlar anlayabilmiş değilim...

Oysa bizler biliyoruz ki Sevgililer Sevgilisi, Peygamber Efendimiz (S.A.V) "Vatan Sevgisi İmandandır' diye ne de güzel buyurmuştur. İşte hepimize ayrı ayrı düşen görevlerin başında bu Milleti, bu Vatani, bu Devleti 24 Haziran da tercih edeceğimiz oylarımız aracılığıyla korumaya almak olacaktır. Ve yine bileceğiz ki; bu koruma ile aynı zamanda dinimizin de en önemli bir emrini yerine getirmiş olacağız.

Saygıyla
Nacettin Hatipoğlu