Bugün ülkemizin geleceği için dönüm noktası olabilecek AKP’ye “Hayır” referandumuna doğru zaman hızla ilerlerken çay taban fiyatı ve Çay Kanunu Taslağı örneklerinde olduğu gibi olay mezrasından çıkarılmak istenmekte, tüm propaganda metotları ile halkımızın zihni bulandırılarak gizli ajandalar, bölünme projeleri ve yandaş yargı için oy devşirilmeye çalışılmaktadır. Diğer yandan ise başta Rize olmak üzere Artvin, Trabzon ve Giresun İllerimizde geçimlerini çay üretimine bağlamış bulunan müstahsillerimizin meşakkatli yaşam mücadelesi devam etmekte, yaş çay kampanyası ikinci sürgün dönemine girmiş bulunmaktadır. Çok değil bundan on onbeş yıl önce çayın en verimli dönemini teşkil eden ikinci sürgünde kazancın ve evlerine ekmek götürmenin huzurunu yaşayan yaş çay üreticileri bugün büyük bir sıkıntı içerisinde bulunmakta, ülkede yaşandığı söylenen bolluk ve refah onların hanelerine uğramamaktadır. Asıl konunun başta işsizlik ve Türk Çiftçisinin yaşadığı sıkıntılar olması gerekirken bunun yerine ülkenin gündemi suni başlıklar ile işgal edilmekte, AB ve ABD patentli, Kandil koordineli, bölücübaşı kaynaklı yıkım projeleri için halkın yönlendirilmesi ve amaca hizmet edecek şekilde kandırılması amaçlanmaktadır.

Bütün bu olumsuz gelişmelere paralel olarak 2010 yılı çay sezonu çay üreticileri açısından son yıllarda her dönem olduğu gibi yine sıkıntılarla başlamış bulunmaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi Meclis Grubunda 10.Mart.2010 günü yapılan basın toplantısı ile duyurulan daha sonra da Üretici Birliklerince ve Ziraat Odalarınca yapılan açıklamalarda da değinildiği üzere kilogram fiyatının en az 1,25 TL olması gereken yaş çaya verilen fiyat üreticinin beklentisinin çok altında kalırken, başta gübre fiyatları olmak üzere girdilerin aşırı zamlanması müstahsilleri çok zor durumda bırakmıştır. Bir de hava şartlarından dolayı hasadın düşük olması ve zor geçmesi çay üreticilerini bu yıl oldukça mağdur etmiştir. Bütün bu sorunların üzerine bir de konan dekar başına günlük on kilo kota veya kontenjan kısıtlamaları işin tuzu biberi olmaktadır. Doğu Karadeniz Yöremizin vazgeçilmez ekmek teknesi olan çayda yaşanan tüm bu sorunların Başbakan ve AKP İktidarının önemli gündem maddelerinden birini teşkil etmesi gerekirken, Tarım Bakanı Türk Çayı’nı ve ÇAYKUR’u ortadan kaldırmayı kendine şiar edinmiş bir zihniyetin çok önceden belirlediği düşük ve üreticiyi mağdur eden bedeli açıklamak için Rize’ye gelebilmektedir. Rize için çok şeyler yaptığını söyleyebilen Başbakan da yaş çay üretiminin temel direği anlamına gelen destekleme primini 2008 yılında 11,3 Kuruş, 2009 yılında 11,5 Kuruş ve 2010 yılında ise gene 11,5 Kuruş olarak belirlemiştir.  Bazı kesimler için sonuna kadar seferber edilen kaynaklar Doğu Karadeniz insanından esirgenmekte, herhangi bir artışa gidilmeyen destekleme primi ile halkımız özel sektörün insafına, açlığa ve göçe mahkûm edilmektedir.

Çay üreticisinden esirgenen kaynaklar, yurt dışından sağlanan destekler ise garip bir şekilde ya yandaşlara aktarılmakta ya da ilginç bir şekilde hortumlanmak için Rize Çayını ortadan kaldırmayı ve ithal çay ile pazarı ele geçirerek zenginleşmeyi amaçlayan alakasız kuruluşların hizmetine verilmektedir. Yaşlanan çaylıkların yenilenmesi projelerine bir an evvel başlanması, çay konusunda ARGE faaliyetleri için Rize Üniversitesi bünyesinde Akademik Çözümler üretecek bir Araştırma Enstitüsü’nün ivedilikle kurulması gerekmekte iken kaynaklar Rize Ticaret Borsası gibi yetkisiz, konu ile ilgisi bulunmayan ve art niyetli kuruluşlara sağlanarak olanakların çay üretimi ve çay üreticisi odaklı proje çalışmalarının dışarısına çıkarılmasına çalışılmaktadır. Rize Çayını ortadan kaldırmayı amaçlayan Çay Kanunun Tasarısının en hararetli savunucularından olan Rize Ticaret Borsası Başkanınca övünülerek açıklanan AB Hibeleri ile kurulmaya çalışılan “Çay Araştırma Enstitüsü’nün” çay üreticilerinin ve çay üretiminin hayrına olmayacağı da açıkça ortaya çıkmaktadır. Zira yetkisiz ve ilgisiz halkın sırtından kazanç peşinde koşanlara AB’de örneği olmadığı şekilde kaynak aktarıldığına yönelik MHP Trabzon Milletvekili Süleyman Latif Yunusoğlu Bey’in yazılı soru önergesine AKP’li Bakanlarca verilen yanıtta kısaca “çay piyasasında yaşanabilecek serbestleşmeye KOBİ’leri hazırlamanın önem arz ettiği düşünülmektedir” şeklinde cevap verilerek asıl amaç açık edilmekte, serbestleşme tabiri ile ÇAYKUR’un ortadan kaldırılacağı bir kez daha ilan edilmekte ve önem arz edecek KOBİ’ler ile de Çay Kanunu Taslağını hazırlayanların fabrika ve ithal çay paketleme tesisleri kastedilmektedir. Ancak bütün bu aldatmalara karşı mücadele edilecek ve AKP’nin işbaşından uzaklaştırılması ile de bütün bu kaynaklar hortumcuların elinden geri alınarak asıl sahipleri olan çay üreticilerinin hizmetine verilecektir. Türk Çaycılığı’nın kurtarılmasına yönelik 10.Mart.2010 tarihinde Grup Başkan Vekili Mehmet Şandır, Giresun Milletvekili Murat Özkan, Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçın ve Trabzon Milletvekili Süleyman Latif Yunusoğlu Beylerin iştiraki ile MHP tarafından düzenlenen basın toplantısında açıklanan 12 Maddelik Eylem Planından, talep edilen asgari 1,25 TL tutarında ki çay taban fiyatından sonra ve AKP oylarınca ret edilen Araştırma Önergesi dışında MHP Trabzon Milletvekili Süleyman Latif Yunusoğlu Bey ile MHP Grubunca Meclis Başkanlığı’na verilen yazılı önergeler ile tekliflerin bazılarına ilişkin bilgiler şu şekildedir:

A-) Gümrüklerden Sorumlu Devlet Bakanı’nın yanıtlaması istemi ile;

Malumları olduğu üzere ülkemizde iki yüz dört bini aşkın üreticinin ve bir milyonu aşkın Doğu Karadenizli Vatandaşımızın doğrudan geçimlerinin endeksli olduğu Milli Ürünümüz Çay gümrük mevzuatı açısından koruma altında bulunmakta, ithal çaya %145 oranında Gümrük Vergisi uygulanmaktadır. Bu bağlamda;

1-   Çay ithalatında  alınan bu gümrük vergisine esas bir asgari bedel uygulaması mevcut mudur?

2-   Eğer bir asgari bedel uygulaması mevcut ise bunun tutarı ne kadardır?

3-   Çay ithalatında gümrük vergisine esas  asgari bedelin uygulanmasında herhangi bir istisna mevcut mudur? Bazı menşei ülkelerde bu asgari bedel uygulamasından vazgeçilmiş bulunmakta ve ibraz edilen düşük fatura bedeli mi  esas alınmaktadır?

4-   Eğer bu kapsamda herhangi bir menşe ülkeye istisna uygulanıyor ise bunu gerekçesi nedir? Talep  bu ülkeden mi gelmiştir? Yoksa bu istisnai uygulama son dönemde yaşanan bazı uluslararası gelişmelerden mi kaynaklanmaktadır? Bu gelişmeler nelerdir?

B-) Sanayi ve Ticaret Bakanı’nın yanıtlaması istemi ile;

Doğu Karadeniz yöremizde yaklaşık  iki yüz dört bin  üreticinin ve bir milyonu aşkın Türk insanının doğrudan geçimlerinin bağlı bulunduğu çay tarımı konusunda basında çeşitli olumsuz haberler yer almakta, Rize Ticaret Borsası’nın amaç ve görevleri dışında bazı faaliyetlerde bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu kapsamda Rize Ticaret Borsası’nın çay müstahsillerinin teminatı ve çay pazarının tartışmasız önder kuruluşu ÇAYKUR’U etkisiz kılacak, hatta ortadan kaldıracak çeşitli Kanun Tasarıları hazırladığı, sadece bazı çevrelerin amaçlarına hizmet edecek, çay üreticilerinin yararına olmayan emtia borsası, çay araştırma enstitüsü gibi kuruluşları hayata geçirmeye çalıştığı söylenmektedir. Rize Ticaret Borsası Başkanı’nın bu Çay Kanunu Tasarısı’nın Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sevk edilmek üzere olduğu yönünde basında açıklamaları bulunaktadır. Üreticilerin ve Üretici Kuruluşları ile Ziraat Odalarının büyük tepkisini çeken bu faaliyetler konusunda aşağıda ki soruların yazılı olarak cevaplanması istenmektedir;

1-) İçerisinde  yörede üretilen tüm kuru çayın zorunlu olarak geçirilmesi gereken emtia borsası ve üst kurul kurulması şeklinde çok boyutlu ve farklı hedeflere hizmet eden düzenlemeler içeren bir Çay Kanunu Tasarısı’nın hazırlanarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sevk edilmesi Ticaret Borsaları’nın kuruluş amaçlarına ve mevzuatlarına uygun mudur? Rize Ticaret Borsası’nın bu faaliyetlerinde herhangi bir aykırılık var mıdır?

2-) Bu Çay kanunu Tasarısı Hükümetinizce ve/veya AKP Gurubunca mı Rize Ticaret Borsası’na hazırlatılmaktadır? Anılan Tasarı kimlerin teklifi olarak TBMM Başkanlığı’na sunulacaktır? Bakanlığınız bu konuda bilgi sahibimidir?

3-) Aynı şekilde Rize Ticaret Borsası Başkan’ı kendileri tarafından Rize İli Çayeli İlçesinde bir “Çay Araştırma Enstitüsü” kurulacağını ve başta AB Fonları olmak üzere bu Enstitüye On milyon Avro’dan fazla kaynak aktarılacağını söylemektedir. ÇAYKUR bünyesinde bu şekil bir Araştırma Enstitüsü varken, konunun akademik ve bilimsel boyutunun önemi bakımından Rize Üniversitesi ortada dururken amacı ticaret olan bir kuruluş tarafından Araştırma Enstitüsü  kurulması ne derece mevzuat ve yönetmeliklere uygundur? Bu konuda Bakanlığınız bilgi sahibimidir? Bakanlığınıza bu yönde bir izin başvurusu yapılmış mıdır?

4-) Yukarıda açıklanan hususlarda yönetmelik ve mevzuata aykırılıkların tespit edilmesi durumunda Bakanlığınız Rize Ticaret Borsası hakkında her hangi bir soruşturma açmayı  değerlendirmekte midir? Bu konuda ki gelişmeler ne yöndedir?

Çayımız için, katledilen Doğamız için bir “Hayır” yeter!