…Hakikaten , hususiyetlerin en zenginlerinden biri de bu adam … Doğruluğu mesel haline gelmiş , namuskarlığı hastalık derecesine çıkmış bir Rizeli … Ve tabii , gayet Müslüman … Rizeli demek kâfi … Evet , Sultanahmet tevfikhanesinde büyük kapıya bakardı. Asla hatır ,  gönül dinlemezdi. Haddine mi düşmüş kimsenin , ona bahşiş kabul ettirebilmek ? … ( Cinnet Mustatili NFK )

 

Yeşilin her tonunu bağrında besleyen , görenlerin temaşa zevkini doruklarda gezdiren bir doğa harikası , bir cennet köşesidir bizim Rizemiz… Özellikle son yirmi yılda bütün ülkenin dikkatini çeken ve sadece ama sadece doğal güzellikleri irdelenen , insani unsuruna teğet geçilen Rizemiz … Ve yine , siyasetçisi , işadamı , sanatkarı , bürokratı ile tanınan ama o coğrafya   parçasında kişiliği , duyguları oluşmuş insanının tanınmadığı Rizemiz …

 

Asla unutmamak gerekir ki ; bütün bunların ötesinde bir coğrafyanın , kişiliğinin oluşmasında rol oynayan temel unsur “İnsan “dır . Ve maalesef , üzülerek söylemem gerekirse insanımız bu tanınma serüveninde hep ikinci , üçüncü  plana atılmıştır. Kesin olarak bilinmelidir ki , “ insanımızı hakkıyla değerlendirmeyen “ “ yabancı gözler “ Rizemizdeki insanı potansiyelin farkına varamamaktadır...

 

Bana göre , bu durumun müsebbibi sadece “ yabancı gözler “ değil , Rizeliyim deyip de kendi beşeri potansiyelini  harekete geçirmeyen Rizenin yetiştirdiği “ öz evlatlardır” da aynı zamanda…

 

Evet , bugün cennet Rizemiz harikulade coğrafya parçasıyla her zamankinden daha çok tanınırken maalesef nedendir bilinmez “ insan unsuru “ hep göz ardı edilmektedir.

Bu tespitimizi iki müşahhas örnekle ifadelendirelim…

 

Birincisi , Rize Emniyet Müdürünün , Rize insanını değerlendirirken kullandığı ifadeler! Sayın Emniyet Müdürü yıllardır görev yaptığı Rizemiz de  insanımıza kişilik olarak biçtiği değerin sıradanlığı.Ne demişti hatırlıyoruz değil mi? ”Rizelinin öfkesi otuz saniye” diye… İkincisi ise  Vatan Gazetesin de yazan ve Çayelimizi ziyaret eden Mutlu Tömbekçi Hanımın tespitlerinin sadece coğrafi güzellikle sınırlı kalması …

 

Konuyu biraz daha açarsak bugüne kadar , fıkralarıyla , tez canlılığıyla , silahıyla , lehçesiyle,türküleriyle, harika coğrafyasıyla gündeme gelen Rizemizin artık o coğrafyaya “ ruh veren “ kişilikleriyle de irdelenmesi gerektiğini düşünmekteyim. Bu işi önce biz Rizeliler yapmalıyız . Benim acizane yapmaya çalıştığımda bu zaten.

 

Bizim Rizemizde “ bir mutlu azınlıktan “ bahsedebiliriz . Bu kesimin kendilerine has özellikleri var ve asıl olana benzemezler . Hem Rizemiz de hem de Rize dışında yaşamaktadırlar. Aslında onların derdi , bu coğrafya insanından çok , kendi ikballeridir. Fakat bugün insanımızı suistimal eden bu durum değişiyor , değişmektedir… Rizemiz de ve onun hinderlantın da müthiş bir “ içtimai hareketlilik “ ve “ uyanış “ görmekteyim.

 

Böyle gelmiş böyle gider anlayışı terk edilmeye ve aşağıdan yukarıya tırmanmalar hızlanarak “ ikbal peşinde “ koşanlara , bizde buradayız mesajı verilmeye başlanmıştır.

 

Rizemiz de yayın yapan TV kanalları,haber siteleri,takip ettiğiniz bu site gibi yayın organları ve elbette ki Rize Dernekleri…

 

Bu tespitimi yabana atmayın! Yıllar önce Rizemize ve insanımıza hizmet verme aşkıyla yanıp tutuşan bir avuç insandık ve maalesef oluşan kast bazen yapmak istediklerimizi engelleme noktasında olurdu...

 

Rizemizin sadece coğrafyasıyla değil “ insan unsuruyla “ da var olduğunu ve artık Rizelinin kendini ifade edebilmesinin alt yapısını oluşturmuştur.

 

Artık eskiden sesleri çok çıkanlar ve etkileri fazla olanlar bilmelidir ki ; “ Öz yurdun da garip , öz vatanında parya “olmak istemiyor artık Rizenin İnsanı … Rizeli , üzerine düşen sorumluluğun farkındadır artık . O sorumluluklar nedir ? Bunlar başlı başına bir yazı konusudur . Ama ben bu yazımda daha çok insanımızı ve onun kişiliği üzerine kalem oynatmaya çalışıyorum. İnsanımızın karakter yapısının birilerinin yaptığının aksine , toplumun , coğrafyanın dışında tutmanın bitkiyi topraktan ayırmayla eş değer olduğunu ifade etme meramındayım…

 

Evet , anlama iradesi ferdin şuurundan doğmaktadır. Rizelinin var olan şuuru inanıyorum ki ; iradeye dönüşmeye başlamıştır. Bu durum insani sorumluluklarımızın da kapısını aralamaktadır aynı zamanda …

Rizeli Allaha kul olmak demenin hiçbir şeye kul olmamak demek fikrinin manası kişiliğinde cem etmiştir. Rize’ye ve onun coğrafyası üzerine ahkam kesenlerin , o coğrafya ya ve insanına birde bu açıdan bakmalarını tavsiye ediyorum… Unutmayalım , Rizeliyi anlamadan onun harikulade coğrafyasını anlamakta mümkün olmayabilir !

Giriş cümledeki paragraf Necip Fazıl’ın “ Cinnet Müstatili “ isimli eserinden alınmıştır.Onun Rizeliye biçtiği değer buydu. Ya bizler birilerinin görmemelerine rağmen kendimize nasıl bir değer biçiyoruz ?

Bu bağlamda , sizleri de düşünmeye davet ediyorum ! Bir büyük şair ve büyük mütefekkir olan Üstad Necip Fazıl KISAKÜREK “ Rizeli demek kafi “ derken hangi kriterlere göre bu sözü söylemişlerdir. Bence bu değerlendirmeyi Rizeli olma şuuruna sahip , milli duruşu olan her Rizelinin durup düşünmesi gerekir

Ancak  o zaman “ Rizeli Ülkemizin çimentosudur “ dememizin bir anlam ifade ettiğini söyleyebilir….