Kitapta Sadettin Kaynak, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Fethi Giray, Hasan Sözeri, Süleyman Kazmaz, Cafer Tayyar Tuzcu, İrfan Ruhi Eren, Servet Çomoğlu, Recai Özgün, Osman Efendioğlu gibi kültür dünyasında tanınan isimlerin yazdığı şiirlerin yanında Rize Eski Milletvekillerinden Osman Kavrakoğlu ve Rize Valisi Kasım Esen'in de birer şiiri bulunuyor.

Kitap, şairlerin ürettiği ve her biri sevginin, hasretin ve derin duyguların ürünü olan, birçoğu zaman içinde unutulan, tarihin tozlu sayfalarında yerini alan şiirler bir güldeste olarak Rize için yazılmış en güzel şiirleri bir arada bulma, okuma imkanı sağlıyor.

Yeşile yakılmış dizeler – Rize Şiirleri' isimli şiir kitabını derleyen Fatih Sultan Kar, araştırmaları sırasında Rize'nin, pek çok şairle gönül bağı kurduğuna ve bu sevdanın en samimi şekilde dizelere döküldüğüne gördüğünü belirterek; “Bizim buradaki çabamız, Rize için yazılmış en güzel şiirlerden bir güldeste yaparak okurlara sunmak olmuştur. Seçtiği şiirleri büyük bir sabırla ve titizlikle düzenleyen Filiz Acar'a, bu projeyi benimseyen ve sizlere ulaşmasına imkân sağlayan Rize Belediye Başkanı Halil Bakırcı Bey'e teşekkür ediyorum.” dedi.


Rize Belediyesi Kültür Yayını olarak hazırlanan “Yeşile yakılmış dizeler – Rize Şiirleri' isimli kitabın ön sözünde; Rize Belediyesi olarak hizmetlerinin yanında kültüre, edebiyata da büyük önem verdiklerini belirten Rize Belediye Başkanı Halil Bakırcı ise “Fatih Sultan Kar tarafından hazırlanan Rize Şiirleri isimli eserle bu güne değin Rize ile ilgili yazılmış en güzel şiirlerden bir seçkiyi yarınlara taşımayı, insanlara ulaştırmayı istediklerini, bu eserin gurbette çekilen hasretlere, Rize'deki doyumsuz güzelliklere rehberlik edeceğini, bir solukta okunacağını ve arşiv değeri taşıyacak” ifadelerinde bulundu.


“Yeşile yakılmış dizeler – Rize Şiirleri' isimli kitaptan minik bir seçki:

Rize

Bir ilimiz var, adı Rize
Durup dururken bir bardak çay sundu bize
Rize'de çayı kim yetiştirdi Rize'de
Misissipi'ye karışan çayları öğretirler bize
Kimdi o sessiz sedasız, kumral kumral?
Demlenen mübarek adamlar
Adını öğretmediler bize
İşte o güzel adamdan bre şahin aman
Bir tane daha

Bedri Rahmi Eyüboğlu




Rizeli Ali'nin hikâyesi

Galata'da dostu varmış,
Mahpushanede postu varmış
Rizeli Ali'nin.
Çok kahrını çekmiş denizin,
Anlattı bana
Bu yıl balık vurmamış dalyana.
Yuh olsun be! diyor
Şu koca, koskocaman denize
Metelik bile vermedi bize
Canına yandığımın dünyasında.
Parasız yaşanmazmış.
Tütünü yokmuş tabakasında
Dost varmış,
Düşman varmış
Şu canına yandığımın dünyasında.

Kaldırdı yırtık ceketinin yakasını.
Emdi yudum yudum son izmarit sigarasını
Kimseye mihnet etmezmiş
Satarmış takasını.

Fethi GİRAY


Kapandı gitti çağı

Şaravaz, pepeçura, kastaniça kabağı
Sacayak, pelki, hosti, kapandı gitti çağı
Kunci, minci, korkota, koloti unutuldi
Malahtara, likmene hasret kaldı gazyağı

Burma, mabeyin, darni, kot, tereteri, hopeçi,
Gerdel, lahmi, pulama, küpun ağzında peçi
Çali, çupi, kutuni, davli ve kondaridan
Şimdi bahsettuğumde güleyi bizum paçi

Lağus, şokali, lobya, pafuli, perçem, andi
Metuşi, sehter, çiten altındakiler yandi
Zimbilaçi tikeni, kardaşi hamduspara
Benum gibi fukara, sirgan yedi uyandi

İşkemi, seke, konsol, evun temele taşı
Çiçili, kolistavra, langonanun kardaşi
Furnesi, tumurlisi, çumuşi, çilbur yerken
Paluzenun yanıida dururdi etmeğaşi

Hurtuli ve şurtuli, muncur, sumsuk, zibidi
Pifoli, koso, muşi, kurçeli bizum idi
Pasmanika, lohtiko, zuzuli ve çimidi
Fundukla fitrukayi acep hangimuz yedi

Murmurisle mamuris uyuturdi bizleri
Pumburi, şepidinun hala bende izleri
Çilipuli ve puli, karatağuk, çişona
Alemidiye donuk makoçinun gözleri

Geçen zaman içinde değişti bizdeki dil
Şimdi bu sözcükleri, ister oku, ister sil
Rizeli arkadaşum, anam, babam, kardaşum
Alem bilmezse bile ne deduğumi sen bil

Mustafa KAR


Rize

Yağmur yağar ince ince
Gönlüne dolar derince
Baş, göğe erer serince.
Denizle dağ, işte RİZE

Yağmuru hareket dolu
Suları bereket dolu
Taşı, başı sanat dolu
Gizemi çay, işte RİZE

Kafkas'a açılan kapı
Deniz, gök, arz tek bir yapı
Kaçkar, Ayder, Ovit çapı
Yeni nesle ışık RİZE


Kasım Esen



Ah gidi yeşil Rize

Ah gidi seni Rize, çaydan aldın adını
Gülüyor memleketin erkeği ve kadını
Çok senelerden evvel yetiştin derdimize
Taze tomurcukların neler bahşetti bize

Gelinlerin boynuna taktın beşi birlikler
Kızların kollarını doldurdun bilezikler
Süsledin yamaçları cennet oldu bu yerler
Saymakla bitiremem daha neler var neler

Seni yaşatmak için dikkatli olmalıyız
Taze filizlerini sepete koymalıyız
Yabancı maddeleri, yahut kart yaprakları
Sakın katma hemşehrim, koca koca sapları

Yerliye, yabancıya sevdirmeli bu malı
Rengi, kokusu güzel, randımanlı olmalı
İdareciler işe çok titiz davranmalı
O biçim adamları kantara almamalı

Bu mübarek nimetin kadrini bilmeliyiz
Dünyadan hırsızlığın kökünü silmeliyiz
Eğer ihmal edersek kıyarız kendimize
Neme lazımcılığın zararı hepimize

O bizdendir, değildir adam kayırmamalı
Partilidir değildir, zümre ayırmamalı
Yol, köprü, hasenata bakanlarımız azdır
Azından anlayana sivri sinekler sazdır

Evvelce varmı idi bu rahatlık, bu para
Hanımda, erkeğinde düşünce kara kara
Çarığın deliğini şokalilan tıkardın
Kirli çamaşırları kül suyunda yıkardın

Baban getiremezdi yarım kalıp sabunu
Kalçasını soyardı giydiği iplik donu
Buğday ekmeğini bulsan verirdin hastalara
Omuz üstü bakardın şekerli pastalara


Yüz paralık iç yağı atabilsen kazana
Şekeri bulabilsen saklardın ramazana
Şimdi evde radyosu, çamaşır makinası
Gardrobu, koltuğu, somyalı karyolası

Milangazı da aldı, çifter çifter halısı
Ne bu israf sefahat! Sanki Newyork valisi
Daha neler var neler, işte sayayım bakın
Her düğünde atılır mermiler bine yakın

Takaruf on beş ateş atılır da atılır
Bunların arasına bombalar da katılır
Bu kadar bomba, mermi nerelerde satılır
Arayan soran yoktur, desem kime çatılır

İstersen anlatayım daha da berbatını
Meyhaneciye sorun rakı sarfiyatını
Kırk sene evvelini çabuk unuttun neden?
İnanmazsan sor da bak sağ değil midir deden?

Bu gidişle acaba gidiyoruz nereye?
Yıkılır herşeyimiz, boğuluruz dereye
Kapıldık sosyeteye, eskileri unuttuk
Bu hal böyle giderse hepimiz hapı yuttuk

Mustafa YAZICI (İba hoca)



Rize türküsü

Çağrankaya bizde, Cimil'ler bizde
Kaçkar'ların karı mavi denizde
Ruhum şad oluyor bu yeşil izde
Bu ne hasret Yarab, bu ne duygudur...

Köğçer'in kaymağı, Anzer'in balı
Kemer'ler kayalık, Çayeli yalı
Gönlümü Rize'nin aşkı saralı
Sayıkladığım hep aynı türküdür...

Haydi gel gidelim Andon suyuna
Bak işte çalıyor bir tulum-zurna
Hemşin'de kol kola durduk horona
Ha bu dört, ha bu üç, bu da ikidir...

Sığsara edelim, bir de sallama
Boynum büküp beni yade yollama
Ben Aşık Cafer'im yanlış anlama
Bağrımda kabaran milli ülküdür...

Cafer Tayyar Tuzcu



Rizeli

Müziği deli deli, sözleri hep nükteli
Bakışları öfkeli, öfkesi saman yeli
Boyu uzunca olur, burnu biraz bombeli
Tarifimizle çıktı, meydana bir Rizeli

Kızdırmaya hiç gelmez, tabancasında eli
Nereden bulur deme, hiç boş durmaz ki beli
Aşkına toz kondurmaz, baksan olur zirdeli
Tarifimizle çıktı, meydana bir Rizeli

Kendine has şivesi, gerçekten hoştur dili
Yıllar önce hayatı, geçmiştir çok çileli
Ona bir merhabanın, hayatıdır bedeli
Tarifimizle çıktı, meydana bir Rizeli

Düşenle dost gibidir, açık olur hep eli
Daima güven ona, dost için olur deli
Her türlü ilişkide, herkesten çok güvenli
Tarifimizle çıktı, meydana bir Rizeli

Çalıştığı her yerde, liderliktir emeli
Okumak onun için herşeyden çok önemli
Her önemli meslekte, muhakkak vardır teli
Tarifimizle çıktı, meydana bir Rizeli

Armatördür, kaptandır, denizi dolu deli
Her limanda bırakır, gönlündeki bir teli
Çünkü onun gönlünde, eksik olmaz sevgili
Tarifimizle çıktı, meydana bir Rizeli

İnşaatçısına sor, der ki İkizdereli
Fırıncısına sorsan, der ki ben mi? Çayeli
En kıral pastacıya desen, der ki Hemşinli
Bu tanıttıklarımın, hepsi bizim Rizeli

Rizeli'yi tarifte başka neler demeli
Yabancı olmayalım gurbetlere gideli
Her yıl bir kez uğrayıp, bolca hamsi yemeli
Yoksa Arslan, sizlere demeyecek Rizeli

Arslan Girit –1988
 
Kaynak: Pazar53
Editör: HABER MERKEZİ