Ülkemizin iç meseleleri ve onu halledebileceğimizi düşündüğümüz tek dayanak noktamız ’’özgürlükçü demokrasi’’ anlayışıdır! Demokrat geçinenlerin hedef gösterdikleri ideal de, Avrupa-Amerika demokrasisidir!...

Dünyanın ilk insanından bugüne, beşeri aklın araya araya bulduğu sistemin – idarenin adı olan demokrasi 21. Yüzyılda nasıl bir özgürlük sunuyor insana-insanlığa?

Birkaç müşahhas örnekle Amerika’nın ve Avrupa’nın demokratlığıyla ilgili düşüncelerimizi ifadelendirelim…

Gerek Amerika’dan gerek de Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde yaşayan arkadaşlarımdan birebir dinlediğim şekliyle bu ülkeler vatandaşlarına tam bir özgür dünya sunmaktalar. Sunulan bu özgürlüğün sınırlarına da her geçen gün daha da genişletmektedirler. Bugün birçok Avrupa ülkesinde, eşcinsel evliliğe kadar uzanan, bireyin sonsuz bir özgürlük hayatı mevcuttur!

ABD kendi ülkesindeki, sınırsız demokrasisini başka ülkelerde de nasıl hayata geçirebilirim diye dünyanın başka kıtalarına ‘’demokrasi seferleri’’ yapmaktadır!

Demokrasinin beşiği sayılan Avrupa ülkelerinde İsviçre, bu ülkede yaşayan Müslümanların camilerine minare yapıp yapmaması ile ilgili demokrasinin gereği olan ‘’referandum’’ hakkını kullanarak camilerde minare yapılmaması sonucunu doğuran bir düzenlemeye imza attı! Türkçesi şu; demokrasiyi – demokratlığı kimseye bırakmayan İsviçre’de bundan sonra cami yapan Müslümanlar, camilerine minare ekleyemeyecek ve doğal olarak ezan da okunmayacak! Bu referandumun ilerde diğer Avrupa ülkelerine de referans olacağını şimdiden anlamamız da lazım…

Demokrasinin sözde karşılıklarından olan hoşgörü ve tolerans söz konusu ‘’İslam’’ olduğunda, yerini nasıl da tahammülsüzlüğe bırakabiliyor.

Bütün insanlığı kurtaracak daha mutlu ve refah içersinde yaşatacak iddiasındaki ‘’özgürlükçü demokrasi’’ fikri, bazen Amerika eliyle insanların ölümüne, son olayda olduğu gibi kendi gibi inanmayan – düşünmeyen insanların ‘’inançlarına’’ tecavüz etmektedir!

Biz, Müslüman – Türk olarak, ABD ve Avrupa’nın bu demokrasi anlayışından ne anlıyoruz ve ondan ne alabiliriz diye düşünmeliyiz. Bugün körü körüne bu pörsümüş düşünceye bağlılıklarını ifade eden,  liberal – kapitalist – Kürtçü – bölücü aydınların aksine Müslüman Türk insanı – münevveri biliyor ki ‘’özgürlükçü demokrasi ‘’ kalkanının arkasında ki gerçek, sadece ve sadece daha rahat hayat sürdürmeleri için oluşturdukları ,kendilerinin dışındaki düşüncelerden olan ‘’korkularıdır’’….

Bu korkunun tezahür şekilleri her yerde farklılık arz ediyor. Zengin Müslüman coğrafyada sömüren idareciler nedeniyle, rızkını Avrupa’da – ABD’de arayan Müslümanlara yaşadıkları yerlerde, gerici ve kökten dinci damgası vurarak Müslüman üzerinden ‘’ İslam korkusu ‘’ yaşıyorlar…

Bizim gibi ülkelerde ise bu korkunun kaynağı bambaşka şekillerde karşımıza çıkıyor. İşte yetiştirdikleri düşük aydınlara ‘’milli refleks’’ düşmanlığı yaptırarak değerlerine sahip çıkanlara ‘’faşist – ırkçı’’ damgası vurarak, bu ülkenin insanının milli hassasiyetleri ile kavga etmekteler…

Afganistan’da, Irak’ da, İran’da, Filistin’ de ve en nihayetinde ülkemizde ‘’özgürlükçü demokrasi’’ çığlıkları atarak bu ülkeleri kan gölüne çeviren – çevirmeye çalışan düşüncenin arkasında yatan tek gerçek onların ‘’korkularıdır’’ .

Bu düşünceyi ortaya koymak için onu ve icraatlarını iyi tanımak lazımdır. Aslında, onların yaptıkları ortadadır ve bizim fazla kafa yormamıza da gerek yoktur! Ama kendini, kendi değerlerini layıkıyla tanımayan bir milletin başkasını tanıyabilmesi de çok zordur…

Görüşmek üzere, Allah’a emanet olun…