Karadeniz bölgemiz ürün çeşitlendirme ve alternatif ürün arayışları içinde bir bölgedir. Özellikle bölgemizin ana ürünlerinden olan çay ve fındık alanlarının daraltılmasına yönelik çeşitli projelerin uygulamaya aktarılamaması ve taban fiyatlı bu ürünlerde üreticinin zaman zaman yeterli gelir elde edememesinden dolayı bölgenin topoğrafik yapısı, işletme başına düşen arazi miktarının azlığı, bölge ekolojisine uygun ancak küçük alanlar için ekonomik gelir getirebilecek türlerin önemini artırmıştır. Bu doğrultuda, kivi bölgemizde en fazla ilgi gören tür olmuştur ve bu ilgi artarak devam etmektedir.

Kivi bitkisinin dekara ortalama veriminin 2–3 ton dolayında olduğu, soğuk hava depolarında +O C derecede kuru madde oranının % 7–9, oransal nemin ise %80–90 olduğu ortamlarda 6 ay kadar muhafaza edilmektedir. Tekniğine uygun olarak budama, gübreleme, iklim değişiklikleri nedeniyle sulama, hasat ve depolama, gibi bakım işlemlerinin yapılması gerekir. Bu işlemlerin kivide verim ve kalite üzerine çok büyük etkileri vardır. Ayrıca orta ve doğu Karadeniz bölgemizin ekolojik yapısı itibarıyla herhangi bir kimyasal ilaç ve gübrenin verilmediği kivilerin bölgeye has tat ve aromasıyla da tüketicilerimiz tarafından pazarda Karadeniz kivisi yâda Rize kivisi adıyla aranmaktadır.

Türkiye de yıllık tüketilen kivi miktarının 40 bin ton civarında, buna karşılık üretimimizin ise 15 bin ton civarında olduğunu düşündüğümüzde hızlı bir şekilde üretim alanlarımızı artırıp kiviyi ihraç edecek duruma getirmeliyiz. Bu durum ortada iken biraz da üreticiyi korumak icap etmez mi?  Rize bölgemizde arazinin kıt ve çok değerli olduğunu düşündüğümüzde tarımsal işletmeler açısından en önemli ve belirleyici faktörü pazardır. Kivinin fiyatında bir istikrar görürse kiviye yatırımını yapar, istikrar görmezse bedavada verseniz üretime kazandırmanız çok zordur. Geçen yıl satılan kivi fiyatı 60–80 gr arası kivilerde 1.20–1.30 YTL, 80gr ve üzeri kivilere 1.75–2.00 YTL iken bu yıl teklif edilen fiyat bu rakamların çok altında olması kivi üreticilerini üzmüştür. Burada çiftçilerimizin örgütsüz oluşları, üretim miktarı kadar soğuk hava depolarının olmayışı ve çiftçimizi destekleyici kurumlarımızın da aktif olarak rol alamamaları fiyatta yaşanan istikrarsızlığı kaçınılmaz kılmıştır.

Değerli okuyucularım, tarım ağır bir işkoludur. Hele bölgemizin topoğrafik yapısı itibarıyla dağlık ve engebeli bir arazi yapımız var. Bundan dolayı makineli tarımın yapılamadığı bölgemizde tarımsal faaliyetlerin tamamı insan gücüne dayanmaktadır. Çay tarımında çay üreticileri gelirin düşmesiyle birlikte tarımdan koptu. Bu durum insanlarımız tarımı unutmasına ve tarımdan vazgeçmesine, göç etmeye zorladı. Bu insanları tekrar üretime katmanız çok zor. Ben bunu yaşıyorum. Artık bir hobi olarak bakıyorlar olaya. İleride yaparım deme şansınız maalesef olmuyor. ‘Demir tavında dövülür’ sözünü atalarımız boşuna dememiş. Kivide güzel bir üretim isteği yakalamışken bunu elbirliğiyle devam ettirelim derim.

Hem ülkemiz hem de bölgemiz çiftçileri için önemli bir gelir kaynağı olan bu meyvenin üretim projeksiyonunu tekrar gözden geçirmemiz, tüketimini teşvik edici çalışmalar yapmamız, Rize kivisini dünyaya tanıtmamız gerekiyor.

Üreticilerimizin üretici birlikleri kurarak bu sorunlarının çözüm bulacağı platformlar oluşturmak suretiyle gündeme getirmeleri, ne üretimden, ne üretimde kaliteden asla vaz geçmemelerini diliyorum.