Hafta sonu gazetelerde iki haber dikkatimi çekti…

 

Birinci haberde; Kültür ve Turizm Bakanlığı, Van’ın Akdamar Adası’ndaki Ermeni Kilisesinde yılda bir kez ibadet izni vermesiyle birlikte,önceden izin alınarak ibadet yapılan müze ve ören yerlerinin sayısı 17’ye çıktı. Bakanlığın inanç turizmi kapsamın da Hıristiyanlarca ayin,dua,dini içerikli sempozyum gibi etkinliklerin düzenlenmesi için İzmir,Kapadokya,Antakya,Antalya,Mersin,İsparta,Manisa,Bursa,Trabzon ve Denizli’de izin verilen yerler bulunuyor….

 

İkinci haberde ise; Almanya Başbakanı Angela Merkel, Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın Alman “Dei Zeit” gazetesine verdiği demeçte önerdiği gibi Almanya’da Türk liselerinin açılması fikrini benimsemediğini belirti. Başbakan Merkel “Passauer Neue Presse” gazetesine yaptığı açıklamada,”bence bu fikir bizi ileriye götürmez, çünkü temelde Türk kökenli çocuklar ve gençler bizde Alman okullarına gitmeli. Burada ki Türk çocuklarının Türk lisesine gitme fikrini benimsemiyorum” şeklinde konuştu….

 

Üsdat Necip Fazıl Kısakürek, Öğretmenlik yaptığı dönemde ki bir hatırasını şöyle anlatıyor…

 

Robert Kolej de Edebiyat hocası idim. Onların bir takım sınıfları vardı. Yüksek sınıfmış. Derse girdim.

“Niçin Amerikalılar bu mektebi bu kadar yer varken,hisarın yanında yapmıştır? Bir vazife veriyorum size…Zekanızı anlamak için…dedim.

Gelen cevaplar entipüften şeylerdi. Talebelerden hiçbirinde, Batı kültür emperyalizmasının gizli niyetlerini ayırt etmeye kabiliyet yoktu.

Sınıfa dedim ki;

Amerikalı bu binayı Fatih Sultan Mehmed’in büyük fethine nazire olarak kendi ruh fethini gerçekleştirmek için bir remz olarak bina etmiştir. Gaye, Türk’ü milli kökünden koparmaktır!

 

Gazetelerde ki bu  haberler ve Necip Fazıl’ın anlattığı anekdottan sonra şöyle bir düşünelim!

 

Tanzimat tan beri yönünü batıya(özellikle eğitim alanında) çeviren Osmanlıdan bu yana ülkemiz topraklarında hatırı sayılır oran da yabancı ülkelerin okulları açılmıştır. Osmanlı İmparatorluğunun  sahip olduğu coğrafya göz önüne alındığında, çok dinli ve çok milletli bir devletin yabancı okullar konusunda daha az hassasiyet göstermesi belki anlaşılabilir!

 

Ama bugün görüyorsunuz işte. Sınırlar kalkıyor, ekonomik ve siyasal alanda tam bir birliktelik sağlanacak diyen Avrupa Birliği aklı ,üç milyon Türk’ün yaşadığı Almanya’da Türk lisesi açılması fikrine,Başbakanlarının itiraz gerekçesi “bence bu fikir bizi ileriye götürmez” olabiliyor!

 

Ki, bizim ülkemiz de, Türkçemizden başka ikinci bir dille eğitim yapılabilir mi konuları gündemdeyken ,Almanya gibi Avrupa Birliği üyesi bir ülkenin bu kadar gerici bir karar alması da düşünülmesi gereken bir konudur!

 

 

Osmanlı İmparatorluğunun  devamı olan Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde, Avrupa Birliği süreci içerisin de inanç turizmi adı altında yukarda verilen gazete haberinde olduğu gibi,çeşitli illerimizde,Hıristiyanların ayın ve dini içerikli etkinlikler yapılması da anlaşılabilir! Zira her ne kadar, kurtuluş savaşımızdan sonra, gayrimüslim nüfus  Anadolu coğrafyasının dışında kalsa da ,son yıllarda artan oranda ki misyoner faaliyetleriyle ülkemizde ki Hıristiyan sayısında önemli bir artış söz konusudur! Onların rahat ibadet yapmalarının önün de ki engelleri elbette bu ülkeyi idare edenler kaldırmakla yükümlüdürler!

 

Gazete haberlerinden ve kısacık yorumlarımdan sonra iki noktayı ifade etmek istiyorum….

 

İlki,Başbakanın,Almanya’da Türk Lisesi açılması teklifine olumsuz bakan Alman hükümeti,Dünyanın dört bir tarafında Türk okulları açan bir cemaate,Almanya da okul açma izni vermişmidir?!

 

İkincisi, bu benim özel isteğim ve teklifimdir de aynı zamanda!  Bizim köyde “kilisenin düzü” adıyla anılan bir yer var. Acaba, Kültür ve Turizm Bakanlığı, burayı da ören yeri kapsamına alıp, inanç turizmine kazandırabilir mi?

 

Görüşmek üzere,Allaha emanet olun…..