Evlerimizin önündeki kar yığınlarının temizlenmesi ile birlikte, yağan yağmurun, bahçelerde ilk çıkacak bahar çiçeklerinin tomurcuk açmasını müjdelemesi ve Çayeli’mizin kurtuluş bayramının coşkusu aynı günlere rastlamaktadır bizim oralarda… 

Çocukluğumuzun geçtiği o güzelim yurt köşesinde baharın gelişini müjdeleyen kar çiçeklerini düşününce içimden hep ahlanır garip bir duyguya kapılırım… Kimisi kırmızı, kimisi sarı, pembe… Olan bu çiçekler adeta benim çocukluğumun hatırımda kalan en ayrıntılı detayı olarak zihnimde yer bulmuştur. 

Biliyorum ki; bu güzelim kar çiçeklerinin gelişi baharı ardından yayla zamanının da en güzel habercileri idi. Aslında bizim oraların yeniden dirilişinin de müjdecisiydi desek abartmış olmayız… Şimdi hepimiz köyümüzden Çayeli’mizden uzaklardayız ve çevremizde renk renk çiçekler açmakta ve onlarla her gün yüz yüze gelmekteyiz ama köyümüzdeki heyecanı duyduğumuz söylenebilir mi? Şahsen ben çalıştığım işyerinin önündeki çiçeklikte renk renk çiçekler yetiştirmeye uğraşıyorum ama maalesef aynı lezzeti almadığımı görüyor ve hissediyorum. 

Bu özlem ve hasret içi kof bir duygudan ibaret değil elbette… Bizim hamurumuzun yoğrulduğu bu harikulade tabiat coğrafyası ruhumuzun şekillenmesinde, kişiliğimizin oluşmasına büyük katkı sağlamıştır. İşte bugün bu satırları yazan ben her an o güzelim duygu yoğunluğu terennüm ederek nefes almaktayım…Bir an için kendimizi o yaşadığımız çocukluk günlerinden sıyırıp alalım, bakın bakalım geriye ne kalıyor! 

Ben bunları iş olsun diye yazmıyorum inanın bana… Bütün meselem, çocuklarımızı bu duygulardan uzak yetiştirmeyelim diyedir.Biliyorum şartlar değişmiş, mekânlar, idealler, ihtiyaçlar… Neler ve neler. Ama bir şey daha biliyorum ki, insanı insan yapan erdemlerden her dem uzaklaşmaktayız ve bu çürümeye dur demenin elimizde olduğunu gerçeğini asla ve katha unutmamalıyız… 

İşte kar çiçeklerinin yeniden hayat bulduğu zaman diliminde Çayeli’miz de düşman esaretinden kurtulmuştu… Bizim çocukluğumuzda ki 9 Mart kurtuluş günleri bütün Çayelililerin birlik ve beraberlik ruhunun nasıl olduğunu gösteren, muhteşem kutlamalara sahne olurdu. Şimdi ise bu kutlamalar İstanbul’daki hemşerilerimiz tarafından içi boş, ruhsuz bir şekilde güya kutlanmaktadır. Bu durumu tersine döndürmek yine Çayeli’nde yaşayan hemşerilerimize düşmektedir.  

Benim temennim, kar çiçeklerini yaşatalım, onlara gerekli değeri verelim… Verelim ki, bizimle küsmesinler ne olur. Onlar bizlere hayat pompalamaya devam etsinler… Etsinler ki, hayatımızın bir anlamı olsun… Üstada Necip Fazıl ‘ in tabiriyle;                   

"Neye baksam içimde hasret çektiğim diyar 

Kavuşmak nasıl olmaz mademki ayrılık var “

Görüşmek dileğiyle Allaha emanet olun.