Son on üç yıldır, özellikle Ak Partinin siyaset sahnesinde yer almasından sonra İzmir’de kullanılan oyların analizi her seçim sonrası tekrarlanarak; “İzmir neden muhalefetin merkezidir” diye analizler yapılır…

Bu analizler tarafımca pek de kabul görmeyen değerlendirmeler içerir…

Ak Parti iktidarının on bir yılını yaşadığım bu güzel şehri anlamak ve anlatmak için sanırım yaşadığım süre kafidir!..

İzmir’e dair içerden gözlem yapan birisi olarak ve akademik kaygılardan uzak, olabildiğince özgür-özgün-tarafsız değerlendirme olarak bu yazıyı okumanızı istirham ediyorum…

Birileri tarafından öne sunulan birinci sorun İzmir’e dair sanıyorum, neden bu on üç yılda yapılan her seçimde AK Partiye karşı mesafeli duruşu ile ilgilidir!

Tüm seçim sonuçları, dışardan İzmir’e bakan birisi için net bir algılama içeriyor…

O da şudur; İzmir Ak Partiden kaçanların sığındıkları bir limandır!..

Aslında öyle midir ?

Bu yazının sonucun da bir kanaat oluşturabilirsem sizlere kendimi başarılı sayarım doğrusu!

Şunu en baştan ifade edeyim. Yıllardır geldiğim ve son on bir yıldır kesintisiz yaşadığım İzmir’de şu ana kadar çok az “katıksız İzmirliye “ rastlamışımdır!

Karadenizliden tutunda, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya oradan İç Anadolu’ya kadar geniş bir yelpaze de insanı kucaklayan bir şehir İzmir…

Yani İzmir de her hangi bir Anadolu şehrimiz gibidir!

Ve İzmir’in sosyo-ekonomik ve siyasi hayatına bu unsurlar hakim...

İzmir’de ki hangi siyasi partiye, sivil toplum örgütüne bakarsak bakalım mutlaka yönetici kadrolarının kökenleri diğer illerden buraya göç eden vatandaşlarımız olduğu görünmektedir. Şu anda mevcut ilçe belediye başkanlarına bakarsak bu açıkça görülmektedir zaten.

Keza İzmir’in ticareti, sanayisi de aynı durumdadır…

Bu gerçek ortada dururken neden Türkiye’de İzmir, Ak Partiye muhalefetin merkezdir diye düşünülür ve kabahatli görünür, incelenmesi gereken asıl konuda budur!

Bunu söylerken bir konuyu atlamayalım tabii. Ak Parti Türkiye’nin diğer önemli şehirlerinde birinci partidir ama neden CHP ve MHP’ye bu şehirlerde tatmin edici oy verilmez ve neden İzmir Ak Partiye oy vermiyor diye irdelenir ve kabahatli bulunur buda traji-komiktir elbette!

Pekala bu algı hakikatten gerçek midir?

Bunun gerçek olmadığını sadece bir algıdan ibaret olduğunu son genel seçim ve yerel seçimde pekala görebildik!

Size belki zorlama gelecek ama İzmir’de gördüğüm gerçek şudur...

İzmir,bildiğimiz büyük şehir algısını yıkan bir konuma sahiptir. İstanbul’da yıllarca yaşamış birisi olarak ifade edebilirim ki; İstanbul’da, varoş tabir ettiğimiz yerleşim yerleriyle İstanbul Boğazı boyunca sıralanan ilçelerde yaşayanlar arasında büyük bir sosyal dengesizlik var!

Oysa İzmir de bunu görmemiz hemen hemen imkansızdır!

En zenginiyle en fakiri, İzmir’in merkezi saydığımız yerleşim yerlerinde karşılıklı iletişim içinde çok rahat olabilmektedir…

Sınıfsal farkın en az hatta hiç hissedilmediği bu ortamlar İzmir’i diğer şehirlerden ayıran en önemli özelliğidir...

Mesela İzmir de kordon boyunca her bir vatandaşımız çok rahatça dolaşabilir sosyal etkinliklere katılabilir ve karşılıklı etkileşim içerisinde pekâlâ olabilir. Doğal olarak İzmir’in baskın olan karakter yapısı dışarıdan gelenleri çok rahat içine alabiliyor. Ve taleplerini, kaygılarını ortaya koyarken bir ortak iradede buluşabilir! Bu durum İzmir’de yaşayanlar için önemsenen ve asla vazgeçemeyecekleri bir durumdur…

İzmir’de yaşayan insanları sosyal etkileşmesi sanırım başka hiçbir kentimiz de görülmeyen bir değerdir…

Buna dokunulmasını istemeyen İzmirli, diğer şehirlerde var olan Cemaat ve Tarikat algısına da mesafeli durmuştur!

Tabii bu tespitimi sizlerle paylaşırken şu etkenleri de unutmayalım…

İzmir de, ülke genelinde olmayan sanal bir laiklik endişesi hala mevcuttur!

İşsizlik İzmir’in en büyük sorunlarındandır.

Devlet yatırımlarından yeterince istifade edemediği gibi, ege bölgesinin en önemli yatırımlarından olan Tariş gibi işletmeler geçmiş dönemler de kapatılarak İzmirlinin öfkesini çekmiştir.

Önemsediğim bir nedende; ömrü boyunca sanal laiklik endişesini yaşamış vatandaşlarımızın ya çalışırken ya da emekliliğin de İzmir’e göç etmesidir.

PKK sempatizanı Kürt nüfusun da İzmir’e azımsanmayacak oranda yerleşmesi, devletine-milletine bağlı olan bu şehrin insanlarını tedirgin etmiştir.

İzmir’in önemli yerleşim yerlerinde yaşayan bu insanları kendileri için tehdit olarak görmeleri yadırganmamalıdır!

Bu endişeleri yadırgama yerine anlamaya çalışan siyasi partiler İzmir de başarılı olacaktır diye düşünmekteyim önümüzde ki seçimlerde…

Bütün bu kaygılarına rağmen İzmir de yaşayan vatandaşlarımızın kendilerine belediye hizmetleri noktasında çok cimri ve beceriksiz davranan yöneticiler seçmesini ben de sürekli eleştiriyorum!

Ama yukarda ifade ettiğim gibi insanların kaygılarına değer vermek ve çözüm üretmek siyasete soyunanların işi olması gerekir!

Bu seçimlerde bir kez daha göreceğiz ki; İzmirli kaygılarını giderebilecek partiyi tercih edebilecek mi diye!

Görüşmek üzere, Allaha emanet olun…