İYİ Parti Rize İl Başkanı Avukat Ayşegül Özyanık,Rize 15 Temmuz Şehitler ve Cumhuriyet Meydanı’nda basın açıklamasında bulundu. Basın açıklamasında Türkmenistan’da bulunan Türk halkının uğradığı muamele ile ilgili konuşmaya geniş yer ayıran Özyanık, Uygur annelerinin sesi olmak istediklerini söyledi.

Partililer, programın sonunda 8 Mart'a özel 8 dakikalık saygı duruşunda bulundu.

Kadınlar günü programı kapsamında İYİ Parti heyeti Ardeşen'li kadınlarla da buluşarak kadınlar günlerini kutladılar. Pazaryerindeki kadınlara kahve ve yiyecek ikram eden heyet, devamında Ardeşen'deki kamu kurumlarındaki bayanları da ziyaret ederek, günlerini kutladılar.

Programdaki konuşmasında Ayşegül Özyanık’ın açıklamaları şu şekilde oldu;

Değerli hemşehrilerim, 

Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar günü, ülkemizde ve dünyada kadın hakları için çok önemli bir gün. Aslında biz kadınlar için kutlanması gereken bir gün olmasına rağmen maalesef hem ülkemizde hem de dünyanın dört bir yanında kadınlar hayatın her alanında çeşitli zorluklarla, ayrımcılıkla, şiddetle ve zulüm ile karşı karşıya kalmaya devam ediyor. O nedenle 8 Mart’ı kutlamalarla geçirmek istesek de bizim için 8 Mart kutlamalardan daha çok biz kadınların yaşadığı bütün zorlukları düşünme günü haline getiriyor. 8 Mart, Son yıllarda ardı arkası kesilmeyen kadın cinayetlerini, kadına yönelik bitmek bilmeyen şiddeti düşünme günüdür.

Biz kadınlar ülkemizde ve tüm dünyada bize yakışmayan bu acı gerçeklerle daha sıkı mücadele etmek zorundayız. Hayatın her alanında evde, işyerinde mecliste kadınların yaşadıkları sorunları, uğradıkları haksızlıkları maruz kaldıkları tacizleri, tecavüzleri ortadan kaldırmak için çok çalışmak ve Türk kadınları olarak gür sesimizle var olmak zorundayız. Bugüne kadar böyle yaptık bundan sonra da yılmadan mücadele etmeye devam edeceğiz. Çünkü bizim için Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi Türk’ün ve Türkiye’nin Yükselişi Türk kadının yükselişiyle mümkündür.

Evet 8 Mart’ı bir düşünme günü olarak ortaya koyduk. Kadınların sadece kadın olması nedeniyle normal yaşamlarında yaşadıkları zorlukların yanında tüm dünyada yaşanan savaş ve terör olaylarında Müslüman veya Türk olsun olmasın tüm kadınların yaşadığı zorlukları AYRICA düşünme günüdür. Bu vesileyle 8 Mart Dünya Kadınlar Günü gibi anlamlı bir günü daha da anlamlı hale getirmek için bizler bugün burada Doğu Türkistanlı kadınlarımızın uğramış olduğu zulmü kamuoyu vicdanı önüne sermeye ve kamuoyunun bu Konuyu da DÜŞÜNMESİNİ istiyoruz. Bugün çocuklarından ayrı bırakılan Uygur annelerinin sesi olmak, Uygur Türkü kadınlarımızın gerçeklerini duyurmak için bir aradayız. 

Hepinizin bildiği üzere Çin, Doğu Türkistan’ı hâkimiyeti altına aldığı tarihten bu yana, Doğu Türkistanlılara yönelik etnik temizlik ve asimilasyon politikasına devam etmektedir.
Doğu Türkistan’da Soydaşlarımız dinini yaşamanın ve kültürünü gelecek nesillere aktarmanın haklı mücadelesini vermektedir. Ancak dünya soydaşlarımıza yapılan zulme sadece seyirci kalmaktadır. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle başta Genel Başkanımız Meral Akşener olmak üzere, İyi Parti olarak her fırsatta zulme karşı çıktık ve çıkmaya devam edeceğiz. Bugün bizim için Doğu Türkistanlı kadınlar ve dünyada zulüm gören kadınlar için ayağa kalkma günüdür. Kadınlar gününde Doğu Türkistanlı kadınlarımızın ne gibi muamelelere maruz kaldığını kamuoyuna bir kez daha anlatmak istiyoruz.

Bugün toplama kamplarında 12-13 yaşlarındaki kız çocuklarından 80’li yaşlara kadar her yaştan kadın bulunmaktadır. Cezaevlerinde, gözaltı merkezlerinde ve toplama kamplarında, kadınlar maalesef fiziksel ve psikolojik işkencelere maruz kalmaktadır. Dayak, saçları kazıma, aç ve susuz bırakma, dinî inanca saldırma, aşağılama, konuşma yasağı, onur zedeleme, vücut mahremiyetinin ihlali, anneliğe ve gebeliğe saldırı, cinsel istismar ve tecavüz gibi işkenceler uygulanmaktadır. 

Hapishanelerde ve toplama kamplarında Doğu Türkistanlı kadınlara yönelik tecavüz ve cinsel saldırılar korkunç boyutlardadır. Kamplarda Han Çinli polisler istediği kadınları seçmekte ve onlara cinsel saldırıda bulunabilmektedir. Kamplardan kurtulanların da tanıklıklarıyla ortaya konulduğu üzere, etnik kökenleri Uygur, Kazak, Türk soylarından ve Müslüman oldukları için Doğu Türkistanlı kadınlar, cinsel saldırı ve tecavüz sırasında vücutlarına şiddet uygulanmakta ve cisimlerle tecavüze maruz kalmaktadırlar. Sadece toplama kamplarında değil evlere yerleştirilen ve aynı yatağı paylaşmaya zorlanan kadınlar da tecavüze maruz kalmaktadır.

Doğu Türkistanlı ailelerin evlerine zorla Çinli memurlar veya erkekler yerleştirilmekte ve bu kişiler bir yandan tüm aile yaşamını denetlemekte ve aile içindeki kadınlarla rızaları dışında birlikte olmaya zorlanmaktadır. Mahremiyetin bu kadar pervasızca kitselesel uygulaması insanlık tarihinde nadir görülmüştür. 

Doğu Türkistanlı Müslüman kadınların Han Çinlileriyle evlendirilmesi Çin Hükümeti tarafından baskı ile uygulanan bir projedir. Doğu Türkistanlı kızlar ya bu evliliği kabul etmekte ya da toplama kampına götürülmektedir. 

Müslüman Doğu Türkistan halkının namaz, oruç vb dini ibadetlerini gerçekleştirmesi, İslami kıyafet olan başörtüsü, dini eğitim, ibadet yerleri ve Kuran-ı Kerim’in yasaklanması dahil sistematik bir şekilde inanç özgürlüğü ihlaline maruz kalmaktadır.
Yukarıda ifade ettiğimiz hususlar bireysel insan hakkı ihlallerinden ziyade sistematik bir şekilde bir halkın yok edilmesi yani uluslararası hukukta tarif edilen “soykırım” suçunu oluşturduğu ortadadır. Bu suçların mağdurları da en yakıcı ve acı şekliyle “kadınlar”dır. Toplama kamplarında tutulan her beş kişiden ikisi kadındır. 

Ülkemizde yaşayan aynı zamanda türk vatandaşı olup yıllardır Doğu Türkistan’da anne ve babalarından haber alamayan 10 binlerce Doğu Türkistanlı kardeşimiz bulunmaktadır. Bunlardan biri olan Nursimangül kardeşimin geçen sene partimizin meclis grubunda yaptığı bir konuşmayı aktarmak istiyorum.

“2018 Haziran'dan beri ailemle iletişim kuramıyorum, ne akrabalarım, kardeşlerime ulaşabildim. Tam üç senelik çabadan sonra öğrendim ki annem, babam, ağabeyim ve küçük kardeşim ilk önce 21. yüzyılın toplama kamplarına götürülmüş, sonradan hiçbir gerekçe gösterilmeden hapse çarpıtılmış. Onların suçu neydi? Yani çocukların mutluluğu için başarısı için tüm hayatını adamış annem ve babam. Kaşgar'da başarılı iş adamı olan abim ve kardeşim ne gerekçeyle bu kadar zulümü maruz kalıyor. Dünya neyi bekliyor? Oradaki milyonlarca insanın ölmesini mi? Eğer gerçekten sizin bu suskunluğunuz, yani Doğu Türkistan'daki kardeşlerimin yani silinmesine sebep olursan, ben nasıl inanırım ki yani insan hakları diye bir şeyin olduğuna, DİYOR Kİ nasıl inanırım ki Müslümanların Türklerin kardeş olduğuna, lütfen elinizi, yüreğinizi koyunuz. Vicdanı olan insanı olan herkesin yapması gerekeni bir an evvel yapmasını istiyorum. Bu zulüme hep birlikte dur demenizi istiyorum. Ben sözümü söyledim, şimdi insanlıktan cevap bekliyorum.” Mesajı aynen bu şekilde değerli hemşehrilerim.

Hemen hemen benim de yaşlarımda olan soydaşım,  kardeşim Nursimangül’ün bu feryadına nasıl sessiz kalabilirim, nasıl sessiz kalabiliriz.

Ne güzel demiş şair Abdurrahim Karakoç mısralarında

Esir iken kırım Kerkük Türkistan

Bana zindan olur maraş Elbistan

İbni sina dedem korkut alparsaln

Susarsam hakkını helal etmesin

Evet biz Susmayacağız, birileri sessiz kalmaya devam edebilir, biz asla Sessizliğe bürünenlerden olmayacağız. 

Aliya İzzetBegoviçin biz dostlarına sitemini belirttiği o güzel sözünde dediği gibi “ Ve her şey bittiğinde hatırlayacağımız şey düşmanlarımızın sözleri değil dostlarımızın sessizliği olacaktır.

Biz o “SESSİZ DOSTLARDAN” olmamak için buradayız

8 Mart 2022 Dünya Kadınlar Günü’nde Doğu Türkistanlı, Uygur ve diğer etnik kökenli kadınların yaşadığı zulmü durdurmak ve Çin yönetiminin işlemiş olduğu bu suçlara dikkat çekmek için tüm dünya kadınlarını dini, ırkı, dili ne olursa olsun “ayağa kalkmaya ve dikkat çekmeye davet ediyoruz. Bu duruş öncelikle sistematik suç yerleri olan hukuksuz, insanlık dışı “Çin Toplama Kampları”nın kapatılması, Çin tarafından Doğu Türkistanlı kadınlara yönelik suçların önlenmesi kadın ve çocukların serbest bırakılması çağrısıdır. Biz İYİ PARTİ olarak her fırsatta bu çağrıyı zulüm sona erene kadar duyurmaya devem edeceğiz.

Uygur Türkleri Yalnız Değildir! Uygur Kadınları yalnız değildir!
 

Editör: HABER MERKEZİ