Futbolun 100 yılı aşkın süredir hayatımızın içinde olması ve halen bu kadar seviliyor olmasının tek bir nedeni olabilir; Bilinmezlik.. 

Futbol, içeriği ve sonucu kestirilemeyen bir spor dalı. Bu merak duygusu insanları çekiyor ve ilgiyi canlı tutuyor..

Çaykur Rizespor'umuz da tam olarak böyle bir maça çıktı. Maçın başından sonuna kadar o kadar olay oldu ki izleyenler bir dakika ekrandan gözlerini ayıramadı..

Süper Lig'in 5. haftasının açılışında karşılaşan Süper Lig'in nagalip iki takımı Çaykur Rizespor ve MKE Ankaragücü, kötü gidişlerini sona erdirmek ve ligdeki ilk galibiyetlerini almak için sahaya çıktı. Maça iki şok golle başlayan konuk Ankaragücü tam maçı kopardım derken Andrade sahneye çıktı ve "Biz bitti demeden bitmez." diyerek skoru 1-2 ye getiren ustaca golünü Ankaragücü ağlarına bıraktı.

İlk yarının son düdüğüne kadar stadyuma gide(bile)n az sayıdaki taraftarlar ve ekran başındaki bizler karşılıklı 2 gole ve 1 kırmızı karta şahitlik ettik. Tek başına çoğu 90 dakikalık maçtan fazla olay içeren ilk yarıdan sonra ikinci yarıya taraftarın hasretle beklediği çift forvetle çıkan ve Skoda-Remy ikilisini sahaya süren Stjepan Tomas Hoca, hem müthiş bir geri dönüşe hem de Süper Lig kariyerindeki ilk galibiyete kavuşmuş oldu. Maçta 2 defa 2 farkla geriye düşmesine rağmen oyundan kopmayıp 5-3 gibi biz Rizeliler için muazzam bir skor ile galip gelmesini bilen takımımızı yürekten alkışlıyorum. 

Skor güzel olmasına güzel de, yediğimiz gollerde yapılan hatalar akıl alır gibi değil. Hele ikinci golü halı sahada yedirtsen bir daha maça çağrılmazsın. O derece amatörceydi.. Rakibin tartışmalı bir kartla (bana göre karar ağır dahi olsa kart gerekliydi çünkü Abdullah'ın yüzüne müdahale vardı.) 10 kişi kalması, kazandığımız penaltılar ve Dünya Starımız "Kalbinden sakat(!)" Loic Remy'in kariyerindeki ilk hat-trick'i yapması çok kötü başlayan maçın çok güzel bitmesine sebep oldu.

Maçın tartışmalı pozisyonlarına takılıp galibiyetimize gölge düşürmeye lüzum yok. Gören gözler Ankaragücü'nün 3. golünden önce de faul olduğunu fakat oyunun devam ettiğini de görür. Dolayısıyla hata yapılmışsa her iki takım aleyhine de yapıldı. Baştan sona oyunun mutlak hakimi takımımız kendi bireysel hataları yüzünden maçı vermenin kıyısından döndüyse kerameti rakipte aramaya gerek yok. Biz hata yaptık. Biz geri düştük. Biz oyundan kopmadık. Biz maçı çevirdik. Biz plakamızı yazdık...

Takımımız adına maçın öne çıkan isimleri; Baiano, Boldrin, Fernando ve Remy'i di. Bu yıldız isimlerin bireysel yetenekleri sayesinde hem oyunu elimizde tuttuk hem de skoru elde ettik. Her hafta üstüne koyarak gittiğimizi düşünüyorum. Savunmada yaptığımız komik hataların pahalıya mal olmaması, oyun içerisinde zaman zaman konsantrasyon kaybı yaşamamıza rağmen oyundan kopmamamız, iki oyuncumuzda virüs çıkmasına rağmen takımın sahaya çıkıp ligdeki ilk galibiyetlerini alması vs. vs. söylenecek o kadar şey var ki; ne kadar yazsam eksik kalacak. Futbol böyle bilinmezliklerle dolu bir oyun. Başta da söylediğim gibi onu vazgeçilmez kılan da bu..

Tüm olumsuzluklara rağmen 3 puan almamız bizim için harika oldu. Ancak haftaya oynayacağımız Sivas maçını görmeden erken konuşmamak gerekiyor. Stjepan Tomas Hocamız deplasmandan da galibiyetle dönerse ciddi bir kredi elde etmiş olacak. Hem takımın hem kendinin özgüveni yerine gelmiş olacak. Bu yüzden Sivas maçı belki de Stjepan Tomas'ın kader maçı olacak. Bakalım takımımız bize nasıl sürprizler hazırlayacak. Bekleyip görelim..

Kalın sağlıcakla..