Beni takip eden hemşerilerim hatırlayacaktır.

“Rize’yi Gurbet Olmaktan Çıkarmak” adlı yazımda şöyle bir cümlem vardı: “Bizi içine alacak, yüreğimize yorgan olacak, kimsesizliğimize çare olacak ve en nihayetinde Rize’ye dair hikâyelerimizin devam etmesi için doğduğumuz “Baba Ocağını” gurbet olmaktan çıkarmalıyız. O zaman doğduğumuz topraklara karşı söyleyecek sözümüz ve bakacak yüzümüz olacaktır…”

Dile kolay tam üç yıl iki ay sonra nasip oldu yeniden “ gurbetimize(!)” gittim!

Bir kez daha “Dünyadaki cennetimiz olan Rize” bizi en cömert haliyle karşıladı. Gittiğim günden dönüşüme kadar o kadar çok şey biriktirdim ki, bunların “Rize’nin genel durumu ve meseleleri ile ilgili “ olan bir kısmını satır başlarıyla da olsa yazmak istiyorum.

Genel anlamda yaşadığım güzelliklerle birlikte Rize’nin sorunları maalesef biteceği yerde artış göstermiş!

Kurban Bayramından bir hafta önce gittim Rize’ye. O ilk günden son güne kadar sürekli bir yerlere giderek özlemini çektiğim yerleri görerek eski hatıralarımı bire bir yaşamaya gayret ettim. Rize’nin; özelikle Hemşin ve Senoz Vadilerinde bulunan birkaç köyünü ve yaylalarını yakın dost ve akrabalarımla dolaştım.

Sizi temin ederim eğer bakış açınızı “hizmet” noktasına yoğunlaştırarak derinlemesine bir tahlil ve inceleme yaparsanız göreceğimiz gerçek şu olacaktır; Rize, dün hak ettiği hizmeti alamıyordu bugün de maalesef alamıyor!

Çoğunuz bu düşünceme katılmasanız da, her yerde söylüyorum söylemeye de devam edeceğim! Evet, aslında bu tespitim devlet sırrı değil hiçbirimiz için!

Rize yetiştirdiği değerlerin ve ülke çapında meydana getirdiği katma değerin karşılığını almayan ya da alamayan bir bölgenin adıdır dün de bugün de!

En kötüsü de şu ki; maalesef bunu kabul etmiş gibi bir ruh hali hissettim Rizelilerde!

Ben daha önce birkaç yerde yazdım, anlattım. Dedim ki; bakın devlet Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde geriye göçü desteklemek için büyük paralar harcıyor ama sizin topraklarınızdan sizi sürmek için “kadastro getirmesine rağmen” yıllardır ekip biçtiğiniz arazilerinizi ve yaylalarınızı üzerinize yazmıyor! Üstelik HES’ler marifetiyle zaten az olan topraklarınıza el koyuyor!

Maalesef Devlet, Rize bölgesinde insanların çalışacakları fabrikalar ve işletmeler vücuda getirmiyor. İnsanları siyasetçinin kaba saba insafına bırakıyor! Geriye dönmeye çalışan Rizeli arazısınız kıtlığı yüzünden kara kara düşünüyor, hatta en yakın akrabalarıyla bile arazı kavgalarına giriyor!

Bu ülkede iş aramanın yolları bellidir. Ama Rize’de bu durum tamamen siyaset üzerinden hayat buluyor. Vatandaş ister istemez siyasetçinin kof vaatlerine bakıyor ve sıranın kendisine gelmesini bekliyor işe girmek için!

Ama bütün bu olaylar olurken bir iki cılız sesin dışında kimseden tık yok! Rizeliyi siyasetçi efsunlamış benim gördüğüm bu ve bu durumu anlamak benim açımdan da çok zor doğrusu!

Yıllar önce Mesut Yılmaz’ın fotoğraf kadrajına girmek isteyenler bugün Tayyip Erdoğan’nın kadrajına kafa uzatmakla meşguller! Bizlerin seçip meclise gönderdiğimiz insanımızdan hizmet istememiz gerekiyor. Onlara projeler sunup netice almamız lazım. Ama bu görevi yapması gerekenler siyasetçinin karşısında “el pençe” durmayı marifet saymışlar!

Bunları yazıyorum diye bana kızıyorsunuz bunu biliyorum!

Şunu bilmenizi isterim. Ben Rizeliler olarak uyanmamızı, hak ettiğimiz hizmetleri alalım diye sizden birisi olarak çırpınıyorum!

Bir örnek vermek istiyorum.

Mesela bizim Rize’nin değil yayla yolları köy yolları bile en yakın komşu il olan Trabzon’un yaylalarının yollarının yanında patika kalır!

Bu durum niye böyle diye Rizelilere sorduğumda aldığım cevap şu oluyor; biz başbakan ve bakan çıkarırız ama hizmeti Trabzonlular alır!

Köy ve yayla yollarımız çok kötü.

Doğal olarak yollarının kötü olması köy ve yaylalarında ev yapmak isteyen hemşerilerimizi bu işten uzak tutuyor. Şehirlerimizi, köylerimizi ve yaylalarımızı bir bütün olarak düşünmeli ve ona göre planlama yapmalıyız. Köy ve yaylalarımız çok mahzun. Birçok yaylamıza gittim, hüzünlendim. Hayvancılık neredeyse bitme noktasına gelmiş. Devlet asırlardır yaylalarına giden hemşerilerime “kendi ocaklarında ev yapma konusunda zorluk çıkarmakta!”

Meseleyi halletmek için kimse elini taşın altına sokmamakta. Şehirlerimizde yatırım yok. Böyle olunca da büyük şehirlerde hayat mücadelesi veren Rizeliler sadece tatil için baba ocağına gelmekteler.

Son sözüm şu; ben gördüklerimi yazmaya çalıştım!

Bu milletin ihtiyacı olan ne varsa istismara uğramaktadır bugünkü Türkiye’de!

Gafil ve art niyetli kişilerin/siyasetçilerin elinde, Rizelinin yukarda bahsettiğim “biat psikolojiden “ kurtulmasının da gittikçe zorlaştığını görmek üzüntü veren bir durum oldu benim için!

…Ve bugün geldiğimiz noktada; Rize’de siyaset yapan, işin başında bulunan birçok kişiyi de ciddiye almadığımı ve sadece üzüldüğümü söylemek istiyorum. O halde neden ciddiye almadığın kişilere “vurgu yaparak yazıyorsun” diye soracak olanlara da; bir türlü halledilmeyen meselelerimizi yazarak “tarihe not düşmek istediğim için” cevabını veriyorum!

Görüşmek üzere, Allah’a emanet olun…