Değerli Çayhaber haber okuyucuları; 

Bu yazımız ile birlikte inşallah haftada bir kez de olsa bu sütundan düşüncelerimizi sizinle paylaşmış olacağım. Öncelikli olarak bana buradan bu ekrandan  bu imkanı sunan Çayhaber ailesine teşekkür ediyorum.

Düşüncelerimizin örtüşeceği okuyucularımızın yanında örtüşmeyen okuyucularımızın da olacağı bilincindeyim. Bu vesileyle kimsenin düşünce ve kabullerini değiştirmek gibi bir eğilimim olmayacaktır. Sadece inandığım düşünceleri sizlerle paylaşmış olacağım.

Eleştirilerinizi daha çok düşünme ve araştırma yapmamın bir aracı kılacağım.

Sevgi ve saygılarımla.

..........................

Vesayet odakları üzerine

Devletimiz her konuda gerekli çalışmaları hiç durmadan,yapıyor yapacaktır.

Bu kadar sıkıntılı dönemlerde bile yapacağını hiç durmadan yapmaya devam ediyor.

Projeler bir bir başlıyor, başlamış olanlar hızlı bir şekilde devam ediyor. Sona gelinenler devreye alınıyor ve milletimizin hizmetine sunuluyor.

Daha dün açılan Ankara-Niğde arası akıllı otoyol projesi devreye alındı.

Dünya lideri Cumhurbaşkanımız kurdelayı keserken 
“YOL MEDENİYETTİR” sözü yankılanıyordu.

Bu sesler birilerini devamlı olarak rahatsız ediyor ama korkunun ecele faydası yok. Bundan sonra böyle işinize gelirse, gelmezse kendi kendinizi yiyin bitirin.

Bizler millet olarak devletimizin yanında yerimizi alacağız. Fikir olarak eksiklikleri ve yapılması gerekenleri zaman zaman gündeme getirmeye devam edecegiz ve buralardan ne güzellikler, başarılı çalışmalar çıkacak bu konularda da yapılması gereken en iyi şekilde yapılmaya başlanıyor.

Artık yavaş yavaş vesayet odaklarından kurtuluyoruz ve kendimizi yönetir duruma geçiyoruz.

Burada yeri gelmişken vesayet odakları ve vesayet rejiminden biraz bahsetmekte fayda görüyorum.

Değerli arkadaşlar, dostlar.

Vesayet rejimi: Görünürde demokratik olan, seçimle gelen ve giden iktıdarların olduğu 
ancak asıl iktıdarın başka güç odaklarında olduğu rejim modelidir.

Yıllarca milli irade ve demokrasi kılıfıyla seneler boyu aynı partilere oy verdik verdirildik demokratik hakkımızı kullandığımızı sanarak bu hatalara bir yerde millet olarak hep düştük ve inandırıldık.

Oysa verilen her oy vesayet odaklarına gidiyordu bunu bir türlü anlayamıyorduk.

Seçim yapıyorduk biz zannediyorduk ki devletimizi biz yönetiyoruz. Oysa bizim kendi kültürümüz ve yaşamımız gereği inandığımız değerlerin hiçbiri gerçekleşmıyordu.

Yüzde 99 müslüman olan bir ülkede maalesef diyorum 50 sene başörtüsü meselesiyle uğraştık.

Kızkardeşlerimizin okuma hakları elinden alındı. Peygamber ocağı dediğimiz askere anneler evlatlarını yolladı, ziyaret etmeye gittiği zaman başörtülüsün diye nizamiyeden içeri sokulmadı. Bu millet bu acı gerçekleri yaşayarak buralara geldi.

Bu acılar bu sıkıntılar tarihin o kirli sayfalarında, acı hatıralarla yerini  almıştır.

Bu saydıklarım devede kulak misali buna benzer ne hatalar ne yanlışlıklar yaptık, yaptırıldık ve buralara geldik.

Biz bu işlerle uğraşırken beğenmediğimiz elin gavuru arabasını, uçağını, trenini, gemisini, yolunu, sanayisini, silahını kısacası her şeyini yaptı.

Bizde senin liderin onu dedi, benim liderim bunu dedi, başörtüsü meselesini siz çıkardınız, dini siyasete alet ettiniz, yok bu öyle olmaz bu böyle gitmez türünden basit işlerle uğraştırılıp birbirilerimizle kavga edip durarak zamanımızı boşa geçirmekten başka bir şey yapmadık.

Bütün bunların bizim üzerimizde oynanan oyun olduğunu sezemedik. Bu algılara kapılarak bu işlerin belli odaklardan çıktığını, bizi birbirimize düşürme planlarının olduğunu bir türlü görme fırsatını milletçe yakalayamadık.

Müslüman toplumların düşünce dünyası batının dikte ettiği argümanlarla kuşatılarak köklerimiz ve medeniyet değerlerimizle ilişkilerimiz zayıflatılmaya çalışılmıştır.

Bunda müthiş derecede başarılı olmuşlardır.

Küresel güçler işgal ettiği ülkelerin başına bizzat o ülkenin insanlarından kendi zihni yapılarına uyan kişileri bulurlar ve yollarına bu şekilde devam ederler.

Şu anda aynı metod bütün müslüman ülkelerine uygulanmaktadır.

Sen de zannedersin ki ben kendi adamımı seçtim ben kendimi yöneteceğim bana kimse karışamaz. Bir bakarsın ki senin benimsediğin değerler ve yapmak istediklerinin hiçbiri gerçekleşmez.

Sonuçta yıllar yılı kandırılmış bir millet içi oyulmuş, içi boşaltılmış bir şekilde karşı karşıya kaldığın koca bir devlet.

Bizler milletimizin bütün bu oyunları görerek yapmış olduğu akılı, tercih neticesinde liderini bulması ve liderinin de sayesinde bu köle düzeninden kurtulmanın heyacanını yaşıyoruz.

Tam yüz sene sonra batının bu küresel çetenin karşısına dimdik durabilen birini bulmanın mutluluğunu, gururunu millete hak edip yaşıyoruz.

Onun için bu millet şimdi onun arkasında dimdik durmasını biliyor.

Buradan hareketle imanlı yüreklerin önünde hiçbir gücün başarıya ulaşamayacağı gerçeği anlaşılmıştır.

Gayret müminlerden bizlerden zafer Allah’tandır.

Hakikatı düstur edinen yüreklerin asla esaret altına alınamayacağı bir kez daha tescil edilmiştir.

Bu millet öyle asıl bir millet ki önüne takoz koymadığın zaman yapamayacağı iş yoktur.
Bizim milletimiz gibi çalışkan, işine düşkün insanların faydalanması için elinden gelen gayreti gösteren başka bir millet bulamazsın.

Bu millet başaramayacakta o burnunu silemeyen sümüklüler mi sarhoşlar mı başaracak.

Devir Türk devri olmaya doğru hızlı bir şekilde yol alıyor. Artık dünyada hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.

Ülkemizde bizim gibi düşünenler çoğaldıkça, Türkiyemiz her zaman sıçramaya ve yükselmeye devam edecektir.

Bunu engellemeye kimsenin gücü yetmeyecektir.

Şu anda dünyayı yönetmekte olan küresel güçler bu durumu görüyor ve engel olmak için her koldan saldırıyorlar. Bunlar bize güç katıyor ve yolumuza hedefimize ulaşmak için hızlı bir şekilde çalışmalara devam ediyoruz.

Buradan dostlarıma, arkadaşlarıma, milletime sesleniyorum. Hiç kimse endişe etmesin, buralardan geriye doğru gidiş olmayacaktır buralardan ileriye doğru gidiş olacaktır.

Milletimizin bu azmi mazlumların gariplerin bizim üzerimizdeki duaları boşa çıkmayacaktır.

Buradan küresel güçler ve onun işbirlikçilerine sesleniyorum.

Dere hızlı bir şekilde eski yatağını bulmanın sevinciyle çoştukça çöşüyor. Önüne ne kattıysa alıp götürüyor.

Herkes bu derenin eski yatağına göre kendini ayarlasın haksız olarak aldıkları yerleri geri verme planlarını yapsın ve buraları boşaltsın.

Şayet yapmazsanız bizler müslüman Türk milleti olarak gereğini yapar, Osmanlı tokatını balyoz gibi bir ensenize indiririz sonra demedi demeyin bunu böyle bilin.

Selam ve dua ile Allah’a emanet olun dostlar.