Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda Milli Uzay Programı'na ilişkin değerlendirmede bulundu, gündemdeki soruları yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Milli Uzay Programı"nı dün akşam Cumhurbaşkanlığı Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'ndeki törenle tanıttığını anımsatan Varank, "Biz salonda bir uzay ortamı oluşturabilmek, o havayı verebilmek için planetaryum tarzı bir kubbe yerleştirdik, onun arkasında da bir mühendislik, bir gayret ve çalışma var. Külliyenin ekipmanlarını kullansak da orada kurduğumuz kubbe özel bir kubbeydi. Oraya 360 derece görüntü yansıtarak, hem gelen konuklarımızın Türkiye'nin uzay hedeflerini böyle orijinal bir ortamda dinlemesini istedik hem de yayınları TRT'nin gerçekleştirmesiyle ekranlara çok güzel yansıdı, çok güzel geri dönüşler aldık." dedi.

Varank, iddialı bir hedef ortaya konulup, özellikle uzay gibi dünyada yarışın tekrar başladığı bir alanda hedefler ilan ediliyorsa bu tip organizasyonlar yapmanın etkili olduğunu, vatandaşların da hoşuna gittiğini ifade ederek, "Salona kurulan aynı imkanı belki başka yerlerde kurup gençlerimize de gösterebiliriz." diye konuştu.

Türkiye'deki uzay çalışmalarına dikkati çeken Varank, şu değerlendirmede bulundu:

"Türkiye aslında bir uzay ülkesi diyebiliriz. Rahmetli Turgut Özal'ın vizyonuyla 1980'li yılların sonlarına doğru Türkiye kendi haberleşme uydusuna sahip olan ve bunun işletmesini yapabilen bir ülke konumuna geldi. Biz bugün bu yayını yapabiliyorsak o uydular sayesinde, Türksat sayesinde yapabiliyoruz."

"Bu program Türkiye'nin önümüzdeki 10 yıllık yol haritası"
Varank, Türkiye'de özellikle uzay alanında insan kaynağı, altyapılar, teknoloji geliştirme anlamında bir kapasite oluşturulduğuna işaret ederek, şöyle konuştu:

"Uzay alanındaki asıl kabiliyetlerimize biz Sayın Cumhurbaşkanı'mızın liderliğinde son 18 senede yaptığımız yatırımlarla eriştik. Türkiye bir uzay ülkesi derken gerçekten abartılı konuşmuyoruz. Kendi uydularını geliştirebilen, üretebilen bir ülkeyiz. Dünyada bu kabiliyete sahip çok ülke yok. Uzay alanında yetişmiş insan kaynağı olan, yerden gözlem ve astronomi hususunda önemli altyapısı bulunan bir ülkeyiz. Tüm bu kabiliyetlerin aslında Türkiye'yi bir üst lige taşıması için daha dikkatli koordine edilmesi gerekiyordu. Vizyoner bir adımla 2018 yılının sonunda Sayın Cumhurbaşkanı'mız Türkiye Uzay Ajansının kurulmasına ilişkin kararnameyi imzaladı."
Bu konuda kendilerine çok eleştiri geldiğini de aktaran Varank, şunları kaydetti:

"'2018 yılının sonunda imzalanan bir kararname ile kurulan Türkiye Uzay Ajansı bu iki senede ne yaptı?' deniliyor. Biz çalışmalarımıza bu sürede çok sıkı şekilde devam ettik. Türkiye Uzay Ajansı bu dönemde iki önemli iş yaptı. Birincisi, 'Bu kurumsal yapıyı nasıl kurmalıyız, buradaki insan kaynağının yönetim yapısını nasıl oluşturmalıyız?', bununla ilgili önemli bir çalıştay gerçekleştirip, tüm taraflardan fikir alışverişinde bulunduk. Hatta bir anket çalışması da yaptık, 'Türkiye Uzay Ajansının yönetiminde kimler olmalı?' diye. Bu doğrultuda 2019 yılının ortasında yönetimi Sayın Cumhurbaşkanı'mız atadı, bundan sonra da en önemli görevi olan 'Türkiye'yi uzay yarışında nerede görmek istiyoruz? Türkiye şu andaki kabiliyetlerinin üstüne ne katarsa özellikle uzay ekonomisinden daha fazla pay alabilir?' Bununla ilgili bir program hazırlamasını kendilerine Sayın Cumhurbaşkanı'mız talimat vermişti. Türkiye Uzay Ajansı, iddialı ve ülkeye uzay alanında çok önemli kabiliyetler kazandıracak, mevcut kabiliyetlerinin üzerine çıkaracak ve bu manada da Türkiye'yi uzay ekonomisi alanında önemli bir ülke haline getirecek program hazırladı."

Bu hedefler doğrultusunda gelecek dönemde neler yapılacağını, nerelere yatırım yapılacağını, hangi insan kaynağını geliştirmek için hangi alanlara yönelineceğine ilişkin önemli hedefler olduğunu belirten Varank, "Bu program, Türkiye'nin önümüzdeki 10 yıldaki yol haritası diyebiliriz." ifadelerini kullandı.

'Türkiye'yi uzay yarışında önemli bir ülke konumuna getireceğiz'
Türkiye Uzay Ajansının koordinasyonu yürüteceğini belirten Varank, bunun yanında söz konusu alanda yapılacak yatırımlarla ilgili kaynak tahsisini de gerçekleştireceğini söyledi.

Varank, belirlenen hedeflerle Türkiye'yi uzay yarışında önemli bir ülke konumuna getireceklerini söyledi.

Türkiye'nin doğru zamanda doğru yere yatırım yaptığını vurgulayan Varank, "Şu anda tüm dünya Türkiye'nin insansız hava araçlarında geldiği noktayı, onun cephede nasıl oyun değiştirici olduğunu konuşuyor ve Türkiye'yi çok sıkı şekilde takip ediyor." diye konuştu.

Varank, TOGG'da da doğru zamanda, doğru yere yatırım yapıldığına işaret ederek, endüstrinin değiştiğini gördüklerini ve bu değişirken özellikle otomobilin artık bir teknolojik alet olma noktasına gittiği dönemde yatırımların yapılmaya başlandığını dile getirdi.

Klasik markaların da elektrikli otomobillerle ilgili takvimini öne çekmeye başladığını anımsatan Varank, bu alanda çok büyük ve hızlı bir değişim olduğunu anlattı.

"Türkiye'yi çok daha katma değerli bir ekonomi üreten ülke haline getirebileceğiz"
Varank, uzay yarışının da özellikle son 3-4 senede çok hızlı bir şekilde gelişmeye başladığına dikkati çekerek, şu değerlendirmede bulundu:

"Uzay yarışına ülkeler yatırım yapmaya başladılar. Burada farklı ülkeler, farklı misyonlar açıkladılar. Tabii burada önemli olan şey bu yarışın getirisini götürüsünü hesaplayarak doğru yere ve alana yönlenebilmek. Biliyorsunuz birtakım ülkeler parasını ödeyip, 'Bilmem ne aracı yaptırdık, Mars'a gönderdik' diye reklam yapıyorlar. Bunu o ülkenin teknolojisine, insan kaynağına ve özellikle çarpan etkisiyle o ülkede oluşturulan ekonomiye bir katkısı var mı, yok mu ona bakmamız lazım. İşte bu programın önemi o."

Varank, "Mevcut kabiliyetlerimizin farkındayız." diyerek, dünyada da yarışın nereye gittiğinin farkında olduklarını söyledi.

Uzayda paranın nereden kazanılabileceğini değerlendirdiklerini ve gördüklerini vurgulayan Varank, "Dolayısıyla şunu diyoruz, biz bu programı uygularsak ülkemizin kalkınmasına katkımız olacak. Türkiye'yi çok daha katma değerli bir ekonomi üreten ülke haline getirebileceğiz. Tabiiki vatandaşımıza onun gururunu da yaşatacağız. Çünkü çok önemli, doğru bir alana harcama yapacağız ve bunun topluma yayılmış bir geri dönüşü olacak." ifadelerini kullandı.

"Bu bir bilimsel misyon olacak"
Bakan Varank, uzaya gönderilecek vatandaşa ilişkin bilgi vererek, "Bir turistik seyahat olmayacak. Yani ülkeler bunu 'Bir vatandaşımı uzaya gönderdim, ne kadar mutluyuz, gururluyuz.' diyebilirler, bunun örnekleri var ama biz asla böyle bir anlayışla yaklaşmıyoruz. Bu bir bilimsel misyon olacak." dedi.

Bu manada da alanında temayüz etmiş insanlar arasından, böyle bir görevin yükünü, stresini ve fiziki zorluklarını kaldırabilecek bir vatandaşın seçileceğini vurgulayan Varank, "Genelde dünyada havacılık alanında tecrübesi olan insanlar seçiliyor. Seçerek uzaya göndereceğiz ve orada Uluslararası Uzay İstasyonu'nda bir bilimsel çalışma yapmasının ve oradaki altyapıyı kullanmasının önünü açmış olacağız." diye konuştu.

"Cumhurbaşkanı'mızın gönlünden geçen bir kadın astronotun Türkiye adına uzaya gitmesi"
Burada ne yapılacağına, hangi bilimsel misyonun yerine getirileceğine ortak akılla karar verileceğini ifade eden Varank, şöyle konuştu:

"Bu tabiat bilimlerinde yapılacak bir çalışma olabilir ya da kendi geliştirdiğimiz, uzay tarihçesi kazandırmak istediğimiz ya da uzaydaki dayanıklılığını test etmek istediğimiz bir ekipmanın oraya götürülüp test edilmesi de olabilir. Hatta bir mini uydunun uzaya çıkarılıp direkt Uluslararası Uzay İstasyonu'ndan uzaya salınması da olabilir. Bununla ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Hem yaptığımız teknolojilere uzay tarihçesi kazandıracağız hem de uzay ekonomisi alanında önemli bir güç haline geleceğiz."

Varank, uzaya kimin gönderileceğine ilişkin de "Sayın Cumhurbaşkanı'mızın gönlünden geçen bir kadın astronotun Türkiye adına uzaya gitmesi. En uygun vatandaşımızın orada misyonu gerçekleştirmesini sağlayacağız." ifadelerini kullandı.

Bu bilimsel misyona uygun yapılacak seçimlerin gönüllük esasına uygun bir çağrıyla gerçekleştirileceğini vurgulayan Varank, sonucunda en uygun vatandaşı uzaya göndereceklerini ve bilimsel misyonun gerçekleştirmesini sağlayacaklarını bildirdi.

"Uzaya gitmiş bir Türk vatandaşı, gençler ve çocuklar için rol model olacak"
Astronot kelimesi yerine kullanılacak Türkçe kelimenin ne olacağına ilişkin de Varank, "Cumhurbaşkanı'mızın Türkçe hassasiyetini hepimiz biliyoruz." dedi.

Varank, dünyada en çok bilinen özellikle ABD'nin yetiştirdiği uzay insanlarına "astronot" ve Sovyet döneminden itibaren yetiştirilen uzay insanlarına ise "kozmonot" isminin verildiğini hatırlatarak, farklı ülkelerin bu manada çalışmaları olduğunu dile getirdi.

Burada gerçekten Türkçe bir isim bulmak istediklerini belirten Varank, şunları kaydetti:

"Madem bir vatandaşımızı göndereceğiz, madem bu vatandaşımızın üzerine yatırım da yapacağız, bunlar basit hadiseler değil. Bu vatandaşımızın 2 yıla yakın eğitim alması lazım. Özellikle uzaya gitmiş bir Türk vatandaşı, gençler ve çocuklar için rol model olacak. Tüm dünyada astronotlar konuşmacı olarak davet ediliyor, deneyimleri paylaşılıyor. Dolayısıyla Türkiye'nin önüne koyacağımız bir rol modeli çok iyi şekilde yetiştireceğiz. İsminin de Türkçe olması bizi mutlu eder."

'Bilimde, teknolojide, sanayide ve savunmada güçlü olmak mecburiyetindeyiz'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın söz konusu projeye verdiği desteğe işaret eden Varank, şunları söyledi:

"Cumhurbaşkanımız şuna inanıyor; Türkiye inanırsa, güvenirse, gayret ederse başaramayacağı hiçbir şey yok. Bu, herhangi bir alanda olabileceği gibi bilim, teknoloji ve sanayi alanında da böyle. Bilim insanlarımıza çok güveniyor. Gençleri heyecanlandıran işlerde kendisi de çok heyecanlanıyor. Uzay, hepimizin ilgisini çekiyor ama özellikle çocuk ve gençlerin ilgisini çok daha fazla çekiyor. Onların ilgisini çeken böyle bir alanda Türkiye'nin ismini tarihe yazdırıyor olabilmesinden büyük heyecan duyuyor.

Sadece insan kaynağıyla, parayla birtakım işler olmuyor. Siyasi sahiplenme çok önemli. Böylesi dünyaya adeta meydan okuyan bir işte en üst düzeyde siyasi sahiplenme olması, devletimizin başkanının bunu sahipleniyor ve bu işin bizzat takipçisi olması hem işleri kolaylaştırıyor hem de bize motivasyon sağlıyor."

Varank, Türkiye'yi muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarmak istediklerine dikkati çekerek, bunu hem bir yarış hem de ülkenin kadim geçmişinin bir sorumluluğu olarak gördüklerini kaydetti.

Pozitif bilimlerin temelini oluşturan birçok çalışmayı aslında Türk ve İslam bilim insanlarının gerçekleştirdiğinin altını çizen Varank, şu ifadeleri kullandı:

"Medeniyetimizin bize yüklediği bu sorumlulukla bu yarışta olmak istiyoruz, insanlığa çare olacak işleri adalet duygusu ile yerine getirmek istiyoruz. Olaya sadece maddi yaklaşmıyoruz. Dünyada adaleti tesis etmek istiyorsanız, güçlü olmak mecburiyetindesiniz. Bilimde, teknolojide, sanayide ve savunmada güçlü olmak mecburiyetindeyiz. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu manada motive etmesi bizi hem gururlandırıyor hem de o heyecana ortak oluyor. Bu aşk ve şevkle bütün kabinedeki arkadaşlarımız da elinden gelenin en güzelini yapmaya çalışıyor."

"Ay misyonu zor bir görev"
Varank, Milli Uzay Programı'ndaki tüm başlıkların kendisini heyecanlandırdığını, bu hedefleri hazırlarken günlerce çalıştıklarını ve paydaşlarla istişarelerde bulunduklarını aktararak, şöyle devam etti:

"Böyle kağıt üstüne yazınca çok kolay geliyor ama gerçekten çok zor ve iddialı hedefler, bunların en zoru da bizi en çok heyecanlandıranı ay misyonu. Ay misyonu zor bir görev. Burada iki aşamalı planımız var. Öncelikle 2023 sonunda kendi uzay aracımızı yakın yörüngeye çıkartacağız. Şu anda 1,5-2 tonluk aracı kendimiz yörüngeye çıkartacak kabiliyete sahip değiliz. Oraya çıkaracağımız uzay aracımızı, kendi geliştirdiğimiz özgün ve milli motorumuzu ateşleyerek aya göndereceğiz ve uzay aracımızın aya sert iniş yapmasını sağlayacağız. Buradaki misyonun ilk aşamasından tek beklentimiz var, kendi geliştirdiğimiz ve oldukça özgün olan hibrit motoru uzayda ateşlemek."

"Uzay aracımızı yörüngeye uluslararası iş birliği ile çıkaracağız"
Varank, hibrit motor teknolojisine ilişkin de bilgi vererek, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Dünyada yaygın iki teknoloji var, katı ve sıvı yakıtlı roket sistemleri kullanılıyor. Katı yakıtlılar, kısa mesafeli savunma amaçlı kullanılıyor, sıvı yakıtlılar da büyük yükleri uzaya çıkarmak için kullanılan oldukça büyük roketleri gerektiren oldukça tehlikeli bir teknoloji. Hibrit teknoloji dediğimiz, katı ve sıvı yakıtları aynı anda kullanan ve roketinizin ateşlemesini durdurup kontrol edebileceğiniz, tekrar çalıştırabileceğiniz, bu iki teknolojiyi aynı anda kullanan bir sıvı oksitleyici ile katı yakıtın aynı anda kullanıldığı bir teknoloji.

Uzay aracımızı yakın yörüngeye uluslararası iş birliği ile çıkaracağız. Bunu yapan ülkeler var. Nasıl uydumuzu yörüngeye bir firmayla anlaşarak çıkarıyorsak, aracımızı yörüngeye çıkaracağız. Burada bu yeni ve özgün teknolojiyle geliştirdiğimiz roketimizi ateşleyeceğiz. Burada özgünlük roket teknolojisinde, sıvıyla katıyla değil."

İlk misyonda öncelikle böyle bir aracı tasarlayıp tasarlayamayacaklarını test etmek istediklerini anlatan Varank, "Böyle bir aracı tasarladığımızda dayanıklılık, radyasyon testlerinden geçebiliyor mu? Aracı yörüngeye çıkarınca kendi motorumuzu ateşleyebiliyor muyuz? Bu aracımızı kontrol edebiliyor muyuz? Bu araçla gerekli iletişimi sağlayabiliyor muyuz? Bu aracı yönlendirerek ay yüzeyine adeta çarptırabiliyor muyuz? Biz bunun testini gerçekleştireceğiz. Sert iniş bu. Bunun içinde bir sinyal verici olacak, dünyaya sinyal gönderecek. Ay yüzeyine yaklaşırken kamera sistemi koyabileceksek oradan çekim yapıp bunların görüntülerini gönderecek." diye konuştu.

Varank, ayla teması gerçekleştirme misyonunun ardından buradan elde edilecek kabiliyetle ikinci misyonu hayata geçireceklerini aktararak, "Önemli hedeflerimizden bir tanesi de uzaya erişimi sağlamak. Şu anda Türkiye'de bununla ilgili çalışmalar yürütülüyor. Roketsan mini ve mikro uyduları taşımak için kendi roketini tasarlıyor ama bunun daha büyüklerini tasarlamak ve yapmak mecburiyetindeyiz." dedi.

"Kendi uydumuzu geliştiren ülkeyiz"
Bu sürecin ikinci ayağının da uzay limanı işletmesine sahip olmak olduğunu vurgulayan Varank, Türkiye'nin coğrafi konumunun buna uygun olmadığını ve ekvatora yakın bir yerde bir uzay limanı işletmesine sahip olunması gerektiğinin altını çizdi.

Varank, şöyle devam etti:

"İşte biz bunu da gerçekleştirmek üzere dost ve müttefik ülkelerle şu anda görüşmelerimizi yapıyoruz, belki bir ortak uzay limanı işletmesi kurmak, burada bizi uzaya ulaştıracak roketleri tasarlamak üzere. Ay misyonunun ikinci adımında da kendi uzay aracımızı yakın yörüngeye kendi roketimizle çıkarıp, bu sefer gönderdiğimiz uzay aracıyla belki bir uyduyu ayın yörüngesine yerleştirmek ve belki de ayın yüzeyine yumuşak iniş yaparak bir uzay aracını ay yüzeyine indirip orada bilimsel çalışmalar yapabilen 5 ülkeden bir tanesi olmak. Bunlar büyük hedefler ama asla hayal değil, ayakları yere basan hedefler."

Şu anda bir firmanın özgün milli roket teknolojisi ile ilgili çalıştığını ve denemelerini yaptığına dikkati çeken Varank, şunları kaydetti:

"Biz bu kabiliyetlere sahibiz ama bunları uzaya çıkararak denemek mecburiyetindeyiz. Buna 'uzay tarihçesi kazandırmak' deniyor. Şu anda kendi uydumuzu geliştiren ülkeyiz. İMECE uydumuzun yüksek çözünürlüklü kamerasını ve birçok kritik parçasını şu an kendimiz üretiyoruz ama bunu farklı bir ülkeye tavsiye ettiğimizde, 'Bu uzayda denendi mi, yani uzay tarihçesi var mı?' deniyor. Biz yapacağımız tüm çalışmalarda hem kendimize ve yaptığımız teknolojilere uzay tarihçesi kazandıracağız hem de uzay ekonomisi alanında önemli bir güç haline gelmiş olacağız."

Uzay alanında iş birliği konusunda Bakan Varank, "3 ülkeyle anlaşma imzaladık. Pakistan ve Azerbaycan ile anlaşmalarımız hazır, imza aşamasında geldi." dedi.

Varank, "(Göbeklitepe'deki monolit) Milli Uzay Programı'nın heyecanını artıracak güzel bir espriydi." diye konuştu.

"İnsan deneyleri başlayacak 3 aşı adayımız var"
"Şu anda insan deneyleri başlayacak 3 aşı adayımız var. Bunlar, inaktif, VLP ve adenovirüs temelli aşılar." diyen Varank, "Gönüllü olmaya adayım, zaten kaydımı yaptırdım. Tüm Türkiye'ye de çağrı yapmak istiyorum." ifadesini kullandı.

Varank, "(Uğur Şahin) Türkiye'de kanser araştırmalarıyla ilgili çalışmalar yapmak istiyor, bir merkez kurmak için bizimle görüşmelere devam ediyor. Ortak üretim teklifimizi yaptık. Kendilerini Türkiye'de ağırlamaktan, merkezlerine ev sahipliği yapmaktan memnun oluruz." dedi.
 

Editör: HABER MERKEZİ