1983 yılında siyasete atıldı, o tarihlerde sıkı yönetim sonrası iki parti kuruldu, Biri ANAP diğeri Kenan Evren ”in desteklediği parti.

ANAP in başında Turgut Özal ve diğer partinin lideri ise emekli paşa, Kenan Evren “in desteklerine rağmen ANAP iktidara gelmişti.

O dönemlerde gazeteciliğe yeni başladım, Liman Lokantasında genç bir delikanlı ve ANAP tan milletvekili adayı Mesut Yılmaz, Rize halkından destek almak amacı ile Rize ye gelmiş ve akrabası olan Ali Rıza Reyhan ve babasından destek istiyordu.

Yeni siyasete atılan genç bir delikanlı ve mücadele ederek Rize halkına kendini sevdirdi, ilk seçiminde Milletvekili olarak Başkente gitti. Turizm Bakanı olarak atandı. Genç ve dinamik olan Mesut Yılmaz ile uzun yıllar birlikte çalıştık.

Her ilimize gelişinde gazeteci olarak kendisini takip ediyorduk, o dönemlerde sıkı koruma önlemlerine rağmen Rize halkından uzak durmuyor ve herkesi kucaklıyor, herkes ile sarmaş dolaş oluyordu. Kişiliğinden hiçbir şey kaybetmeden Rize halkından biri olmuştu.

İlk dönemleriydi, 2-3 gazeteci kendisi ile birlikte Çataldere ye çıktık, o dönemlerde köyde elektrik yoktu ve elektrik vermek için yolda indik ve tırmanış için bir tarlanın içinde yürüyüşe başladık. Hızlı yürüyen biriydi, yanımda Rize TV den bir arkadaşla biz önden gidiyorduk, bayağı yürüdükten sonra kameraman geriye dönüp gelip gelmediklerini kontrol ederken kamera Mesut Yılmaz in anlına geldi ve anlı kanadı. Korumalar müdahale etmek isteyince eliyle işaret ederek “ Durun” dedi.

Arka cebinden mendilini çıkartarak anlına tutarak “ Sorun değil “ dedi ve yürümeye devam ettik, Her gelişinde genelde yemekler Hüsrev restoranda verilirdi.

Bir öğle yemeğinde gazeteciler olarak bizde yemek için girdik, Mesut Bey talimatı vermişti, “ Önce Gazetecilere yemek verin, yemek verdikten sonra beni çağırın” diyerek restoranın müdüriyetine gitti. Yemeklerimiz geldikten sonra Mesut Yılmaz masaya oturdu.

Yıllarca kendisini gazeteci olarak takip ettim, hiçbir zaman zorluk ne ben ne meslektaşlarım yaşadı, her zaman rahat bir şekilde kendisine ulaştık ve konuştuk.

Başbakan olduğu dönemlerde bile çok rahat hareket ettik, sorularımıza içtenlik le cevap verdi yıllar yılları kovaladı, hiçbir zaman Gazeteci olarak Mesut Yılmaz ile ilgili sorun yaşamadan takibimizi sürdürdük.

ANAP dönemi sonrası Bağımsız aday olduğunda ofisime gelerek beni ziyaret etti, ofiste “ 25 Yıl beni takip ettin, benimle birlikte gazeteciliğe başladın, insanın bir talebi olmaz mi” diye sordu.

Kendisine “ Doğru, sizi takip ettim ve sizin siyasetinizi beğendiğim için size sürekli oy verdim, bir gazeteci olarak sizin dürüstlüğünüze oy verdim. Ama ben hiçbir zaman iktidar olmadım, bir gazeteci olarak başkasının hakkını alıp kendime yakıştıramazdım” dedim.

Bağımsız döneminde bile birçok yerde kendisini takıp ettim, bölgesel gazete ve kendi sitemde haberler yaptım. Zaman zaman söylemleri ile ulusal gazetelerde haber oldu.

Seçim yapılacağı günün öncesinde Ahmet Kabil in yazıhanesine çıkarken beni de çağırdı, “ Gel Mustafa “ dedi.

Yazıhaneye çıktık, önce benden makineyi alarak, Ahmet Kabil e verdi,. “ Mustafa Yıllarca bana resim çekti, Ahmet bey makineyi al ve Mustafa ile birlikte bana bir resim çek “ dedi.

Orada ki 5-6 kişiye sordu “ Yarın seçim, sizce ne kadar oy alırım” dedi, tabii sıra ile 70-65-80-60 diyenler oldu, bana sordu, ben de 55-60 dedim. Gülümseyerek “ hiç biriniz bilemediniz, yarın alacağım oy 42 bin 800- 43 bin dolayında, çünkü seçim gezimde benimle 43 bin kişi resim çektirdi” dedi.

Dediği olmuştu, yılların siyasetçisi ve Rize’yi çok iyi biliyordu. Kendisi ile uzun yıllar çalıştım, memlekete ve ilimize çok katkısı oldu, Rize halkının sevgisini kazandı. Kendisine Allahtan acil şifalar diliyorum. Mesut Yılmaz gibi siyasetçiler kolay yetişmiyor. Duamız kendisi ile.

Editör: HABER MERKEZİ