Son dönemde araç muayene işlemleri ve ücretlerine yönelik tepkileri köşesine taşıyan Yeni Şafak yazarı Ahmet Ulusoy dikkat çeken bir öneride bulundu. Yeni araçların düzenli servis hizmeti aldığının altını çizen Ulusoy, "servis hizmeti veren kurumlar yetkilendirilerek muayene işlemleri yapabilmeli" dedi.

Milyonlarca hususi araç sahibi 2 yılda bir ticari araç sahipleri ise her yıl araçlarını muayene ettiriyor. Son günlerde özellikle sosyal medyada araç muayene hizmeti ve ücretleri hakkında ciddi tepki var. Araç sahipleri muayene işlemi yapan TÜVTÜRK'un 10 dakika herhangi bir tamir vs işlemi olmaksızın sadece araca bakarak 500 TL'yi bulan bir bedel almasına tepki gösteriyor.

İŞTE ULUSOY'UN YAZISI

Köşe yazılarımı takip edenler arada bir teoriden, makroekonomik yapılardan çıkıp güncel ekonomik konulara değindiğimi bilirler.

Değindiğimiz güncel ekonomik konular da daha çok halkın büyük bir kesimini ilgilendiren, çözüm bekleyen bir sorun bağlamında konulardır.

Son dönemde araç muayene işlemleri ve ücretlerini, vatandaştan büyük tepki alan, çok konuşulan, doğrudan araç sahiplerinin cebini ilgilendiren bir konu olarak ele alma gereği duydum.

**

Kamu ekonomisi derslerinde (özelleştirme teorisi kapsamında) rekabetçi piyasanın olduğu alanlara devletin girmemesi gerektiğini, tekelci alanların ise en son özelleştirilmesi gereken yerler olduğunu, öncelikle rekabete açarak, ölçek ekonomileri söz konusu (doğal tekel) ise özelleştirmelerde imtiyaz sözleşmeleri yapılması gerektiğini ve zorunluluk olmadıkça özelleştirilmesinin doğru olmayacağını söyleriz. Çünkü, burada tekelci sömürü kaçınılmaz olur.

Yine, imtiyaz sözleşmeleriyle yapılan özelleştirmelerde şartların kamuoyuna şeffaf bir şekilde açıklanma zorunluluğunu, vatandaş adına devletin hizmet için verdiği imtiyazın kapsamını bilme hakkı olduğunu söyleriz. Maalesef bu anlamda bir şeffaflık söz konusu değil.

**

Bilindiği gibi hususi araçlarda iki yılda bir, ticari araçlarda ise her yıl muayene yapılma zorunluluğu var ve bu muayeneleri yapan devletin yetkilendirdiği bir özel sektör kuruluşu.

TÜVTÜRK adlı bu kurumun ortakları Doğuş Grubu, Münih-Alman merkezli teknik hizmetler üreten TÜV SÜD ve Londra merkezli sermaye yatırımı yapan İngiliz Bridgepoint şirketidir.

2007 yılından geçerli olmak üzere 20 yıllık bir anlaşma imzalanmış devletle. İlk 3 yıl %30, 7 yıl %40 ve sonrasındaki 10 yıl için hasılatın (KDV hariç) %50’sinin hazineye aktarılması esasına dayalı bir sözleşme.

**

Burada araç muayenesi ile ilgili iki şeye bakmak gerekiyor.

Birincisi; araç muayene işleminin özel sektöre devrinin (özelleştirme) gerekliliği. Daha önce devlet cüzi bir ücretle muayene işini yapıyordu. Teknoloji kullanımı ve standartları yükseltilip bu hizmet devlet tarafından verilebilirdi.

İkinci konu ise acaba gerçekten araç muayenesine ihtiyaç var mıdır, sorusudur?

Bugün özellikle yeni araçların düzenli servis hizmeti aldığını, bu hizmetin önemli kısmı araç muayene işlemleriyle örtüştüğü bilinmektedir.

Dolayısıyla servis hizmetleri araç muayenesi işlemleriyle tamamlanarak ilgili kurumlar yetkilendirilebilir ve rekabetçi bir piyasa oluşturulabilir.

**

Bir otomobilin muayene ücreti egzoz muayenesi ile birlikte 422 lira. Araç muayene sürecinde en fazla 10 dakika kalıyor. Onarım yok, tamirat yok, arabaya müdahale yok. Türkiye şartlarında yapılan işe göre çok yüksek bir ücretlendirme. Devlet bu paranın % 50’sini alıyor.

İtirazımız devletin kanuni zorlamayla yabancı ortaklı bir firmaya tekelci gücü vererek ve her aracın mutlaka muayene yaptırmak zorunluluğu ile ciddi ölçüde bir paranın vatandaşın cebinden transferine aracılık etmesidir.

Bir başka garip uygulama kredi kartı ile ödeme yapılamayışıdır.

Çağın şartları kredi kartını, pos cihazı kullanmayı, plastik parayı zorunlu getirdiği halde (nerdeyse yeryüzünden nakit kullanımı tamamen kalkacak) bu kuruluşlar POS cihazı getirmiyor.

Bu yetkiyi, gücü nereden alıyor?

Rakibi yok ve eline tekelci güç sopası verilmiş. Adeta döve döve vatandaştan para tahsil ediyor.

Devletten aldıkları tekelci imtiyaz, onları şımartmış.

Müşteri memnuniyeti yerlerde sürünmektedir.

Müşteri (araç sahibi) memnun olmasa da aracını tek firmaya muayene ettirecek ve kuzu kuzu ödeme yapacak.

**

Hizmet noktasında bir başka vahim konu da gecikme bedeli olarak aylık % 5 faiz alınmasıdır. Aracınızın muayenesi gecikti ise; aylık %5 gecikme faizi yıllık yüzde 60 basit faiz anlamına geliyor. Merkez Bankası faizleri tek haneli rakamlara indirmiş. Buna karşılık, 1983 yılında çıkan 2918 nolu kanunda yer alan % 5 gecikme faizi bugün geçerliliğini koruyarak araç muayenesini geciktirenlere uygulanıyor.

Devletin kanun gücünden yararlanarak vatandaşa uygulanan bu tefeci faizi kabul edilemez.

**

Türkiye’de trafikte TÜİK rakamlarına göre 23 milyon araç var ve bunlar iki senede bir muayene olmak zorundalar. 10-15 milyon araç yıllık muayene olmaktadır ve bu yaklaşık 4-6 milyar liralık bir gelir (gerçek rakamlara ulaşmak mümkün değil) demektir.

Bu para tamamen devletin hazinesine gitse hadi bir ölçüde buna rıza gösterilebilir. Oysa devletin egemenlik hakkı kullanılarak yabancı menşeli bir kuruluşa araç sahiplerinden haksız transfer yapılmaktadır.

**

Sonuç olarak; araç muayene sektörü rekabete açılmalıdır. Rekabet, hem hizmet kalitesi, hem fiyatların aşağıya çekilmesi açısından önemli bir baskı demektir. Bu sayede hizmet kalitesi artar ve fiyatlar düşer.

Eğer tekelci yapı devam edecekse mutlaka devlet tekeli olmalıdır. Muayene ücretleri de eskiden olduğu gibi makul seviyelere çekilmeli ve bağcıyı dövmekten vazgeçilmelidir.

Editör: HABER MERKEZİ