Rizeli hemşerilerimizce dikkatle takip edilen ve buzdolabına kaldırıldığı söylenen ÇAYKUR’u ve Türk Çayını ortadan kaldırmaya yönelik tasarının başta Vekilleri olmak üzere mimarlarının Ankara’da düzenlenen ve Rizeli hemşerilerini onurlandırdıkları ithal çay sergileme olayından sonra ayaklarının tozu ile “Türk çaycılığını başarı ile temsil ettikleri” Dubai Çay Forumuna katıldıkları haberleri basınımızda yoğun bir şekilde yer almaktadır. Ancak bu kişilerin Rize Çayı hakkında ki emelleri ve ithal çay konusunda ki zaafları bilindiği için bu başarılı gezinin bir arka planı olduğu kuşkusu ister istemez uyanmaktadır.

İlk önce ülkemizin böyle müstesna katılımcılarla başarı ile temsil edildiği Dünya Çay Forumunu kimin organize ettiğine bakmak gerekmektedir. Adı geçen forum ve tanıtım günleri Dubai’de Kurulu bulunan Kısa adı DTCC- Dubai Tea Trade Center yani Türkçe karşılığı ile Dubai Çay Ticaret Merkezi olan kuruluşca düzenlenmektedir. Peki, bu merkez nasıl bir yerdir ne yapar diyecek olursak, merkezin kendi verilerine müracaat etmeniz gerekmektedir. Uzun zamandan beri gerek Çin, gerekse uzak doğu, Hindistan, Sri Lanka ve Afrika’nın bazı ülkelerinden mallar toptan ve toplu bir taşıma metodu ile Dubai’de kurulu serbest bölgelere getirilmekte ve burada ulaşacakları uç ülkelerin temsilcileri ile buluşarak ihraç edilmektedirler. Bu hem taşıma da bir lojistik avantajı ile tasarruf getirmekte hem de farklı menşeli ürünlerin bir noktada toplanması ile çeşitlik sayesinde tek noktada çoklu ticaret imkânı sağlamaktadır. Dubai Çay Ticaret Merkezi kurulduğu 2005 yılından beri artan kapasiteyle hizmet vermektedir ve kendi verilerine göre 2009 yılında 7,5 milyon kilo çayın burada doğrudan ticareti yapılmıştır.

Bu merkezde Kenya, Hindistan, Sri Lanka, Endonezya, Malawi, Ruanda,  Tanzanya, Zimbabwe, Etiyopya, Vietnam, Nepal, Çin ve İran’ın arasında bulunduğu on üç ülkenin borsaları temsil edilmekte ve bu üretici ülke kaynaklı çaylar satılmak üzere Dubai Serbest Bölgesine gönderilmektedirler. Merkezin raporuna göre başta Körfez Ülkeleri, Rusya, Irak, Ürdün, Mısır, Libya, Fas, Cezayir, Avrupa Devletleri olmak üzere gıda ithalatçısı ülkeler buralardan diğer ürünlerle beraber alım yapmaktadırlar. Serbest bölge öncelikle ulaşamadığı diğer Avrupa Devletleri, Ortadoğu ve Türkiye’ye açılmak istemektedir. Yani buradan bize çay satılmak istenmektedir.

Peki, kuru çay fiyatının ortalama kilogram başına 2,00.- ABD-$ civarında bulunduğu bu merkeze bizim değerli Vekillerimiz, üstün meziyetli Ticaret Borsası yetkililerimiz kendilerinin kilogramını yaklaşık 4,50–5,00 ABD-$ düzeyinde mal ettikleri Türk Çayını hangi sihir ve keramet ile ihraç etmeyi planlamaktadırlar? Ülkemize ihracatta nasıl önemli bir kazanç sağlamayı düşünmektedirler? Bu arada Rize’den olmayan bir ticaret rotası üzerinden tersine Dubai’ye çay nâkilini de dahiyane bir şekilde planlamaktadırlar.

Bunun üç yolu vardır, ya “One Minute” coşkusu içerisinde Arap Dünyası sultanlarının memleketinin çayını sahip çıkarak bunu kendi maliyetlerinin iki buçuk katı bir bedelle satın alacaktır, ya Türk İnsanı diğer üretici ülkelerde olduğu gibi yarı köle düzeninde çalıştırılarak maliyet düşürülecektir, ya da arada ki farkı Rize’mizi ve Türk Yaş Çay Müstahsillerini çok seven bu zatı muhteremler ceplerinden karşılayacaklardır. Kunta Kinte’nin Ortadoğu Sultanlığına yükseldiği hikayesi ne kadar inandırıcı ise bunlar da o kadar gerçektir.

Ticaretten az çok anlayan, biraz matematik bilen herkesin göreceği üzere bu dünya çay piyasası konjonktüründe Rize Çayı’nın gurbetçilerimizin istekleri veya özel talepler dışında herhangi bir ihracat şansı yoktur. Yapılması gereken sadece bazı Rize’yi gerçekten seven iş adamları örneğinde olduğu gibi gelişmiş ülkelerin tüketicilerine yönelik fiyatın önem taşımadığı ortamda özel organik çay üretimine, tanıtılmasına ve ihracatına ağırlık verilmesidir. Türk Çayı ancak kendi tüketimimizi karşılayacak düzeydedir ve bunun sağlanması, Türk Çaycılığı’nın korunması ve geliştirilmesi gerekmektedir. Buna yönelik olarak on gün önce MHP Grubunca TBMM Başkanlığı’na Kanun Teklifi ve Araştırma Önergesi sunulmuş, on iki maddelik bir çözüm planı basına açıklanmıştır.

Peki Ankara’da 04-07.Mart tarihlerinde düzenlenen “Çayın Başkenti Başkentte” adlı tanıtım günlerinde ithal çaylarını veya harmanlı çaylarını sergileyen ve bunun  üzerine ayaklarının tozu ile soluğu yaş çay müstahsillerinin oluşturdukları bütçeler ile Dubai’de alan bu değerli Başkanların; Dünya Çay Forumuna Vurdukları ‘Türkiye’ Damgası ’nın arkasında ne vardır? Bu çok açıktır, Türk Halkının teğet geçen kriz söylemleri, sözde artan ihracat rakamları ile kandırılması örneğinde olduğu gibi “Çay İhracattı bize önemli kazanç sağlayacaktır” masalları ile Rizeliyi kandırmak, Çay Kanunu Tasarısını geçirmek ve başladıkları ithal çaylarla harmanlı ürünleri ile damak tadımızı değiştirerek Rize çayını ortadan kaldırıp ithal ürünlerle Türk Pazarı’nı ele geçirmektir. Dubai temaslarının da ucuz ithal çay temin olanaklarının araştırılıp, temsilcilik üstlenilip, Dubai Serbest Bölgesinden Türk Serbest Bölgelerine çay indirmekten öteye geçemeyeceği de ortaya çıkmaktadır.Ayrıca yukarıda ki cümleyi Rizelinin tersten okuyarak “çay ithalatı bize önemli kazanç sağlayacaktır” şeklinde ki gerçek anlamı ile algılaması gerekmektedir. Bunların dışında bir de sormak gereklidir, peki böyle iyi niyetliyseniz, Türk Çayını tanıtmak için onca eza ve cefaya katlanıyorsanız neden orada, dünya çaycılığının böyle önemli vitrininde  Milli Markamız ve pazarın tartışılmaz değeri uzman kuruluş ÇAYKUR yok? Neden götürmediniz? Cevap herhalde insanın et alacağı kasaba yanında kurbanlığı ile gitmeyeceği söyleminde gizlidir.

Öte yandan inayete eren vekilimizin söylemlerine, İl Başkanlığı’nın açıklamalarına ve Sayın Başbakan’ın açık talimatına rağmen Dubai Gezisi sonrası ithal çayın getireceği tatlı kar ile gözlerin kamaştığı bir ortamda şöyle bir açıklama gelmektedir (haberden alıntı);

Daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtlayan başkan çay kanunu taslağının Meclis'e götürülmeyeceği yönündeki açıklamaların hatırlatılması üzerine, şunları söyledi; Biz Çay Kanunu Taslağını hazırlamaya devam ediyoruz. Meclis'e götürülmeyeceği yönündeki açıklamalara kulak asmıyoruz. Bu çalışma Türk çayına değer katacak bir çalışmadır. Bu ay sonuna doğru yapacağımız toplantı ile taslağa son halini vereceğiz. Bu toplantıda, taslak hakkında görüş belirten tüm kurum ve kuruluşlarla da görüşeceğiz. Taslağa son halini verip Meclis'e göndereceğiz.''

Bu açıklama ışığında akla şu gelmektedir, bunlardan biri Rize Halkını kandırmakta, gerçekleri söylememektedir. Ama doğrusu hepsinin kandırdığıdır. Gelen yoğun tepkiler üzerine Çay Kanunu Tasarısı hazır halde seçim sonuna kadar buzdolabında taze halde bekletilecek ve bundan sonra uygulamaya konularak Rize Çayı yok edilecektir. Ama hesaplamadıkları olay Türk İnsanının bu zihniyeti ÇAYKUR’a ve Türk Çayına darbe planları ile birlikte sandığa gömeceğidir. Hiç heveslenmeyin, 1-2 dolara 7 numara döküntü, katkılı çay getirip, bunları tanıtım günlerinde sergilediğiniz gibi daldırma poşetlerinde kilogramı 20-25  TL’den, kuru çay harmanlarında 8-10 TL’den  satarak bir milyon Türk İnsanının ekmeği pahasına çil çil dolarların cebinize akmasına imkan yoktur, bu halk bir daha kanmayacak ve önümüzde ki seçimde çayına oy verecektir.

Bu bağlamda bir konu dikkat çekmektedir. Rize Ürünlerinin tanıtıldığı ortamda ithal çaylarını veya ithal çay ile harmanlı çaylarını Rizeli ile adeta alay edercesine sergileyen bu zihniyete organizasyon komitesinden veya başkanından bu güne kadar en ufak bir kınama, olayı ret etme açıklamasının gelmemesidir. İnternet sitelerinde bu yönde en ufak bir bilgi notu bile bulunmamaktadır. Yoksa ithal çay lobisi bir takım yöre basınını sarmalına aldığı gibi kollarını buralara da mı uzatmıştır? Alternatifsiz değerimiz olan çayımıza inanmayanlarla, sahip çıkmayanlarla Rizelinin yola devam etmesi mümkün müdür?

Diğer yönden kanımızca ÇAYKUR’a ve Tarım Bakanlığı’na Milli Ürünümüzün ve Türk Tüketicisinin korunması için düzenleme yapılması yükümlülüğü getirilmiştir. Zira Rize Tanıtım günlerinde sergilenen ithal çaylara tepkilerini dile getiren yüzlerce, binlerce Türk insanı önemli bir konuya dikkat çekmektedir. Bu ithal çay ile harmanlı ürünlerin üzerinde  çoğunlukla herhangi bir uyarı yazısı yer almamaktadır. Bu şirketler çayların üzerine doğrudan bir açıklama yazmadan imtina ederek minik, küçücük harflerle okunmayan yerde ki metinlerde sanki ithal çay katkısı ile Rize Çayın tadının ve kalitesinin artırıldığı sahte imajı ile “damak zevkiniz için Sri Lanka, Assam (Hint) ve Kenya Çayları ile harmanlanmıştır” ifadesine yer vermekte, Türk İnsanının damak tadının değiştirmeye yönelik amaçlarını açık etmektedirler. Bu nedenle ivedilikle tedbir alınmalı ve paketlerin üzerlerinde sadece küçücük harflerle yazılan Sri Lanka, Hint ve Kenya Çayı ile harmanlanma açıklamalarının sigara paketleri örneğinde olduğu gibi uyarıcı nitelikle ve büyük yazılmaları zorunluluğu hale getirilmeli ve bu ithal çayların ihtiva ettikleri kimyasal maddelerin muhteviyatına işaret edilmelidir. Bu şekilde Türk Tüketicisi korunmalı, insanımız Rize Çayı diye içirilen bu katkılı karışımlara karşı uyarılmalıdır.

O. Cem Kazmaz

www.cemkazmaz.net

 

Editör: HABER MERKEZİ