Bir gün bir kitap yazarsam yılın her ayı, ayrı ayrı okunsun diye bölümler hazırlayacağım. Kitabın konusu da belli zaten gariplikler. Yaşadığımız topraklarda garipliklerle dolu olduğundan malzeme sıkıntısı da çekmeyeceğim. Gariplikleri öyle doğru cümlelerle anlatacağım ki onların baş aktörleri bile gurur duyacak yazdığım cümlelerden. Şimdi işin gariplikler boyutuna gelecek olursak mart ayındayız değil mi ? Ülkemizin garipliklerine 100 desek %25’i bu ayda gerçekleşmiştir ya da halen daha gerçekleşmekte…

***

Mart ayının ilk garipliği ayın başından itibaren başlayan başkanlık ve cumhuriyet tartışması. Yazılıyor çiziliyor bense sadece gülüyorum. Çünkü, hastane sırasında bile torpile başvuran bir zat-ı muhterem kişi nasıl olurda çarıklı bir çocuğun bile hayal kurabildiği bu sistemi eleştirebilir? Belki eksik yönleri çoktur kabul ama bunu sen içi boş fikirsiz ve bilgisiz cümlelerinle yapamazsın ki. Devletimiz işe yaramayan her şeye kayyum ataması yaparken bu beyin yapılarının es geçilmesi ne kadar acı. Başkanlık istiyorum diye yazmış ilçemin kopyala-yapıştır kılıklısı. Yahu sen trafik polisinden yediğin cezayı bile ödememek için milletvekilini arayan birisisin, başkanlık sisteminde kadrolaşacak bürokraside kadro dışı kalacağından haberin bile yok…

***

Mart ayının benim için bir anlamı da bacasız sanayinin ülkemizde canlanmasıdır. Milyon dolarlık özel yatırımlar denize hasret milletlerin dövizlerini ülkemize kazandırırdı lakin işin garip tarafı bir gerileme var sanki. Rezervasyonlar, patlayan bombalar yüzünden neredeyse durma aşamasında. Rus turistler uçak krizinden sonra ülkemizin yerini unuttu desek yeridir. Ama halen daha işin garip tarafı Rusların domatesi ve salatalığı 13 TL’ye yemesine seviniyoruz. Hal bu ki güney kıyılarımızda ki milyon dolarlık otellerin turşusunu kurmak için yapmadık değil mi? Bence Yılmaz Morgül’ün botoks yüzünden ağlayamamasını dert etmeyi bırakıp, ülkemizde Mart ayını dert ayına dönüştüren olayları dert edinmeye başlayalım.

***

Mart ayının en garip tarafı da içinde Dünya Kadınlar Günü’nü barındırmasıdır. Ülkemizde kadın olmak zor zanaat. Ya koca dayağı ile ölüyorsun ya da kuytuda tecavüzle. İşin garip tarafı Avrupalı bilim kadınları uzayda domates yetiştirmeyi başarmışken bizim halen daha bazı kesimlerimiz “Kadın İnsan mıdır?” tartışması yapıyor... Eşini yemeğin tuz ayarına göre döven koca modelleri ile dolu toplumumuzda kadınların değeri sadece sosyal medyada kutlanması çok normal.

***

Mart ayı dediysek Tıp Bayramını da unutmayalım. Hayat kurtarmak için diploma sahibi oluyorsun sonrasında kurtaramadığın her hayat için senin hayatından bir parça alınıyor. Şöyle bir duralım ve düşünelim. Ölmeden geçen huzur dolu kaç günümüz var? Saymayın istatistiksel olarak bir elin parmağını geçmiyormuş. Plansız yaşıyoruz ve bir çoğumuzda artık ölüme alışma durumu hakim. Suriye’nin her ili nasıl dış mihraklar tarafından algısız ve ilgisiz bırakıldıysa bizde aynı duruma geliyoruz yavaş yavaş. Kalabalıkta dursak bomba patlamasıyla ölüyoruz, tenhada dursak tecavüz yüzünden ölüyoruz. Ölüm bu ikisinden gelmezse, zaten kahrımızdan gelecektir.

***

Ve bir kez daha yükseldi feryat sesleri Ankara’da. Hayaller ve hayatlar yarım kaldı. Kaçıncı oldu hiç saydınız mı? Ben bıraktım saymayı çünkü ardı arkası kesilmiyor ölümlerin ve artık alıştık. Çünkü sadece kınıyoruz, Teröre lanet bildirileri yapıyoruz, başkanlık olsaydı böyle mi olurdu tartışmalarına dahil oluyoruz ve facebooktaki profil resimlerimizi de kararttık mı işlem bitti sayıyoruz. Görmüyoruz bütün arsız fikirlerin HBD-H ( Halkların Birleşik Devrim Hareketi) olarak birleştiği gerçeğini. Kıbrıs’taki okulların Beka Vadisine dönüştürülmesini halen daha anlamadık. Şükür namazından çok cenaze namazı kıldığımız apaçık bir gerçek. 1915’i yaşatmak istiyor birileri ve dünya bunun tam da içindeyken biz çok uzağındayız. Fransa’da patlayan bir bomba bütün dünyayı barış için birleştiriyor yalanına inanıyoruz lakin Ankara’da ki patlamanın petrol ortaklığını pekiştirdiğini bir türlü kabul etmiyoruz. Ses çıkartamıyoruz çünkü bir çoğumuz ya İş-Kurdan ya da ihaleden zenginiz. Bir kısmımızın pırlantası küçük bir kısmımız ekmek 1.25 olursa aç kalırım hesabının peşinde. İşin garibi cumaya kalmaz derbi heyecanı saracak halkımızı ve çoktan kalemizde gol olmuş ama bir türlü anlamış değiliz. Saygılarımla…mg

Editör: HABER MERKEZİ