Her sene öğrencilerimle birlikte Çanakkale Şehitliğine gitmeyi milli bir vazife kabul ederim.

Bu yılda 15.kez vazifemi yerine getirmek üzere bir grup öğrencimle 8 Nisanda yine Çanakkale yollarına düştük.

Türkiye’de yaşayan herkesin mutlak süratte gidip görmesi gereken bir yer Çanakkale…

Hele hele öğrencilerin, bütün gençlerin, Çanakkale Şehitliğini çok acil olarak görmesi gerekir.15–16–17 yaşındaki şehitleri görünce birçok öğrencimin ne kadar duygulandığını kelimelerle anlatmak imkânsız.

Hatta birçoğunun gözlerinin yaşardığını görmek ne kadar güzel. Öğrencilerin kendilerini o şehitlerin yerine koyduğunu, kendilerini onların yanında hissettiklerini, onların sayesinde şimdi huzur içinde yaşadıklarını ve benzeri birçok düşünce içerisinde olduklarını görebildiğim için onlarla gururlandım.

Öğrencilerin, Seyit Onbaşı ve Yahya Çavuş ile ilgili anlatılanları dinlerken birçoğunun yüzündeki gururu da,  şerefi de gördüm.

Çok zor şartlarda nasıl mücadele edildiğini, nasıl zaferler, başarılar kazanılabildiğini öğrenmiş oldular. Gerçek şehitliği gezerken titreyenleri, bilenlerin ihlâs ve Fatiha, bilmeyenlerin içlerinden dualar ettiğini gördüm.

Şehitlikte yürürken ayaklarının altında binlerce şehit olduğunu hatırlattığımda birçoğunun sanki toprağa basmak istemediğini ve parmaklarının üstüne basmaya çalıştıklarını gördüm.

Çanakkale Şehitler Abidesini gezerken, alfabetik sıraya göre sıralan şehitliğe öğrencilerimin birçoğunun kendi memleketinden olan şehitlerin yanına nasıl koştuklarını gördüm.

Çanakkale Şehitler Abidesinin görkemi, ihtişamı, göndere çekilen o muhteşem Türk bayrağı öğrencilerle ne derin izler bırakabileceğini gördüm.

57.Alayın yanından geçerken bütün alayın şehit olduğunu duyduklarında ne kadar hüzünlendiklerini gördüm.

Anafartalar’da, Conkbayırında, kanlı sırtta dolaşırken öğrencilerimin hüzün ve gururu bir arada bir kez daha yaşadıklarını gördüm.

Conkbayırında, Atatürkün göğsüne isabet eden şarapnel parçasından, üzerinde taşıdığı saat sayesinde hayatının nasıl kurtulduğunu duyduklarında yaşadıkları heyecanı gördüm.

Metrekareye 6 bin merminin düştüğünü duyduklarında neredeyse dudaklarının uçukladığı gördüm.

Siperlerle ilgili bilgiler verilirken, öyle durumlar oldu ki zaman zaman siperler arasındaki mesafe 10–12 metreye kadar yaklaştı sözünü duyduklarında şok oldular nerdeyse. Bu mümkün değil, nasıl olur dediklerini duyar gibi oldum.

Çanakkale Şehitliğine son yıllarda müthiş bir yöneliş ve ilgi var. Sanki Türk milleti o ruhu keşfetti. Akın akın şehitliğe koşuyorlar. İnşallah bu ilgi Çanakkale ruhunu da taşımalarına vesile olur.

Son delikanlılar Çanakkale’de şehit oldu diye bir söz vardır. Bu söze büyük önem vermekle birlikte delikanlılığın Çanakkkalede bitmediğini, yüreği vatan sevgisiyle dolup taşan binlerce insanımızda o ruhun devam ettiğini görmekteyim.

Çanakkale ruhu ve delikanlılığı bitmedi, bugünkü gençlerimizin birçoğunda yaşamaktadır.

15.kez Çanakkale’ye gitmenin mutluluğu, gururu, heyecanını yaşadım. İnşallah, Allahın izniyle değil kere daha ömrüm olduğu müddetçe her sene ecdadımın namus borcu deyip vatanını düşmana çiğnetmemek için koşarcasına gidip şehit olduğu Çanakkale’ye sürekli gideceğim.