Rize Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde öğretim üyesi olduğunu belirten ve geçici görevlendirme ile Trabzon Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimliği’ne atandığını anlatan Prof.Dr. Algün, 9 Ağustos tarihli Günebakış Gazetesi’nde yayımlanan ‘MR raporları ve Statüko’ başlıklı yazısıyla ilgili bilgi verdi. Başhekim Algün şunları söyledi:
“Devlet memuru değilim. Öğretim görevlileri herhangi bir siyasi partiye üye olabilir, siyaset yapabilir. Ancak bu konu daha farklı. Hastanede yaşanılan sıkıntıları dile getirmek adına bir yazı yazdım. Amacım hastanede yaşanan sıkıntılara çözüm bulmak. Yaşanan sorunlardan ötürü ızdırap duyuyorum. Sağlıkta yaşanan bir takım sorunlara çözüm bulmayı amaçlıyorum. Kaç yıldır burada görevliyim ancak hiç siyaset yapmadım. Fakat Türkiye’de bazı kafaların değişmesi gerektiğini düşünüyorum. Bir sağlık görevlisi günde 20 tane MR çekiyor. Bu da bizi yoğunluğa ve personel sıkıntısına sokuyor. Türkiye’de doktor sıkıntısı yaşanmaktadır. İthal doktor uygulaması bu sorunun çözümü için çok mantıklı uygulamaydı. Bu uygulama kanunen onaylanmayınca bu tür sorunlar doğuyor. Yazımda bunları dile getirmek istedim.”
REFERANDUMDA EVET OYU İSTEDİ
Gazetedeki köşe yazısında, hastanede MR çekimleri konusundaki yaşanan şikayetlere değinen ve yeterince radyoloji uzmanı bulunmamasından yakınan Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof.Dr. Ekrem Algün, Sağlık Bakanlığı’nın ürettiği çözümlerin statükocu yargıya takıldığını ileri sürerek, “Mesela ithal doktor olarak bilinen yabancı hekim istihdamı projesi Anayasa MahkemesiDanıştay tarafından iptal edildi. Yani küresel gelişmelere uyum sağlamakta zorlanan hukuk sistemi çoğu zaman vatandaşın işini çok daha zorlaştırıyor. Keşke sokaktaki vatandaşımız sığ tartışmalar yapmak yerine statükoyu değiştirmek için diyeceği bir EVET’in günlük hayatındaki karşılığını kavrayabilse” görüşüne yer vermişti.
Bu arada, kendisi gibi birçok öğretim görevlisinin değişik gazetelerde yazılar yazdığını fakat bu yazıların bu kadar gündeme getirilmediğini belirten Prof.Dr. Algün, bundan sonra bir daha yazı yazmayı düşünmediğini söyledi ve siyasi kimliğinin olmadığını da sözlerine ekledi. tarafından iptal edildi. Yine ülke içindeki özel kuruluşlardan sağlık hizmeti için yapılan çabalar da çoğu kez idari mahkemelerden geri dönüyor. Poliklinikte her bakılan hasta başı 80 kuruş ödeyerek gereksiz MR istemlerini önlemeyi amaçlayan paket sistemi de

CHP'DEN TEPKİ
CHP İl Başkanı Volkan Canalioğlu, Numune Hastanesi Başhekimi Prof.Dr. Ekrem Algün'ün yerel gazetedeki köşe yazısında vatandaşları ‘Evet’ oyu kullanmak için yönlendirmesine tepki gösterdi. “Çok meraklı ise siyasete soyunsun” diyen CHP İl Başkanı Canalioğlu, şunları söyledi:
“Bir devlet memuru çıkıp da halkı evet oyu kullanmak için nasıl yönlendirme yapabilir? Sayın valimizi bu konuda göreve çağırıyorum. Bu kişi hakkında soruşturma açılmasını bekliyoruz. Ulusal ve yerel medyaya da yansıyan bu olay son derece çirkin bir yaklaşımdır. Algün'ün, ‘Hukuk sistemi küresel gelişmeye uyum sağlayamıyor’ söylemi yerine hastanedeki siyasi baskılara son vermesini ve çok meraklı ise istifa ederek siyasete atılmasını tavsiye ediyoruz.”
onu bu göreve getirenlere vefa borcunu bu şekilde ödemek istiyor sanırım, fakat kendini halk sağlığına adamış bir prof.'ün asli görevi bu değildir.
bu ülke vatandaşları referandumda neden evet yada neden hayır diyeceğini iyi bilir...
Çok kişi de evet oyu verecek ve 'geçirdik geçirdik' zihniyetiyle sevinecek...
'On binler hayır dedi' şeklinde şişiniyorlar. Böyle yazıyorlar.
Milyonlar da ne diyecek, görelim bakalım.
Bu arada neler olacak?
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun 'yapısı' değişecek.
Bunun 'sokaktaki adam' için hiçbir anlamı da önemi de yok gibi görünüyor.
'Anayasa maaşıma zam getirir mi' ya da 'toptan ve perakende kayısı fiyatlarını etkiler mi' düzeyinde dolaşanlara gel de anlat bunu...
Olur. Gelelim ve anlatalım.
Bugüne kadar, HSYK kısaltmasıyla tanınan bu kurul, 'al gülüm ver gülüm' yaklaşımıyla seçiliyordu...
Ya da 'tut beni tutayım seni' anlayışıyla...
Yargıtay ve Danıştay üyeleri HSYK üyelerini seçiyorlar, HSYK üyeleri de Yargıtay ve Danıştay üyelerini seçiyorlardı.
'Kapalı devre turnike'... Kendi aralarında iş bitiriyorlardı.
Eğer evet derseniz, HSYK'nın üye sayısı arttırılacak, bazılarını gene Yargıtay ve Danıştay seçecek ama esas olarak illerde görev yapan hâkimler ve savcılar, bir ölçüde de cumhurbaşkanı söz sahibi olacak seçimde.
Yani, 'zümre hâkimiyeti' bitiyor. 'Yüksek yargının' birbirini kayırma çemberi kırılıyor, yargının asıl 'emekçilerine' de söz hakkı veriliyor. Yargının 'tümü' temsil ediliyor. Buna üniversitelerin hukuk hocaları ve avukatlar da dahil olacaklar, onlar da söz sahibi olacaklar.
arkadaşlar bu anayasa kaysı üreticisinin,fındık üreticisinin,çay üreticisinin, ordaki üretici girsin gözüne tamam mı :D lafların temasını anlamayacak kadar cahil..laflardan istedigi yeri alacak kadar geniş bir yapıya sahipsiniz..