Yeni yılla birlikte Alevilerle ilgili konular kamuoyunun gündemine oturdu. Başbakan Erdoğan’ın Muharrem Orucu’nda bir grup Alevi ile birlikte iftarda açması aylar öncesinden medyaya “AKP’nin Alevi Açılımı” olarak yansıdı. (Örneğin Taha Akyol, 23 Kasım 2007 Milliyet) İftara sadece büyük çoğunluğunun değil aynı zamanda önde gelen büyük örgütlerin de katılmaması Alevilerin “AKP’nin Alevi Açılımı”nı pek itibar etmediğini göstermektedir. Bununla birlikte Hükümet, çok da kötü olmayan bir başlangıç yaptığını düşünmektedir. Medyaya yansıdığı kadarıyla yine Hükümet tarafından önümüzdeki günlerde Alevi dernek ve vakıfları bir araya getirilecek. Davetin organizasyonunun da AKP'nin Alevi milletvekilleri İbrahim Yiğit ve Reha Çamuroğlu'nun yapması bekleniyor. Toplantının, önümüzdeki haftalarda organize edilmesi bekleniyor. (14 Ocak 2008 Hürriyet ve Sabah)

Alevilerden söz ederken “Alevilik” diye tek bir kategori kullanmak da yanlıştır. Çünkü Alevilerin Alevilikle ilgili tanımları da birbirinden farklıdır. Bu çerçevede çeşitli Alevi grupların birbirinden farklı hatta birbiriyle çelişen beklenti ve talepleri vardır. Bu bakımdan postmodern söyleme dayanarak Alevilik yok Alevilikler var da denebilir. Alevi Dedesi Muharrem Naci Orhan’ın dediği gibi beş parmağın beşi de bir değil.

Biz bu yazımızda Alevi örgütler arasındaki Alevilik-İslam ilişkisi konusundaki tartışmalara değineceğiz:

* İstanbul’da mezarı bulunan bir Alevi/ Bektaşi evliyası olan Karacaahmet’in adını taşıyan Karacaahmet Sultan Derneği, Aleviliğin İslamiyet'in özü olduğunu net bir biçimde vurgulamaktadır.

* Şahkulu Sultan Dergâhı Vakfı: Şahkulu Sultan Dergâhı Vakfı Başkanı Mehmet Çamur, Aleviliğin İslam içinde olduğunu vurguluyor: “Hz. Ali, Aleviliğin sembolüdür. Aleviliğin yedi ulu ozanı, 'Hak-Muhammed-Ali' sözü için kellelerini vermiş, derilerini yüzdürmüşlerdir. Alevilik İslam dışı veya din dışıdır gibi tezleri öne sürenler Aleviliği de parçalamak istiyorlar.” (“Gerçeğini ve geleceğini arayan Alevilik” 25 Mayıs 2005 Akşam)

* Merkezci ve orta sınıf Cem Vakfı, Alevilerin 'Müslüman' olduğunu vurguluyor. Cumhuriyetçi Eğitim ve Kültür Merkezi Vakfı, Aleviliği “Türk İslamı” olarak tanımlamaktadır ve kurucusu Prof. Dr. İzzettin Doğan, Alevilik yerine “Alevi İslam” kavramını kullanmaktadır.

Cem Vakfı, siyasi sistemin merkezine daha yakın bir konumdadır ve devletle olan ilişkilerinde daha ılımlıdır. CEM Vakfı, birazdan değinecek olduğumuz ABF, AABK, HBVAKV ve PSAKD ile mesafelidir ve bu kuruluşlarca kendi başına hareket etmekle suçlanmaktadır.

 


*
Hacı Bektaş Veli Kültür ve Tanıtma Derneği (HBVKTD: (1992), Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı (HBVAKV: 1994) son yıllarda Alevilik’in İslamiyet’in dışında ayrı bir din olduğu yönünde görüşünü savunmaktadır. Bu görüşe göre Alevilik, İslam’dan çok daha önce ortaya çıkmış kendine özgü bir dindir.

 

* 16. yüzyıl Alevi evliyası Pir Sultan Abdal’ın adını taşıyan sol görüşlü bir dernek olan Pir Sultan Abdal Kültür Derneği de, Aleviliğin İslam dışı 'özgün bir inanç' olduğunu vurguluyor. Neşe Düzel'le yaptığı 'Alevilik İslamiyet'in içinde değil' başlığını taşıyan söyleşide “Peki Alevilik İslam'ın içinde yer almıyor mu?” sorusunu Kazım Genç şöyle yanıtlıyor:

“Alevilerin bir bölümü İslam olduğunu kabul etmiyor, bir bölümü ise ediyor. Biz, Aleviliğin İslamiyet'in içinde olmadığını söylüyoruz. Aleviliği, İslamiyet'ten önce var olan ve İslamiyet'ten farklı kendine özgü bir olgu olarak görüyoruz. Alevilik, ta Orta Asya'dan şamanizmin ritüellerini de alarak Anadolu'ya gelen, Musevilik'ten, Hıristiyanlık'tan ve en geniş anlamda da İslamiyet'ten etkilenen bir inanç, felsefe, kültür ve yaşam biçimidir.” (10 Ekim 2005 Radikal)


* Alevi-Bektaşi derneklerin hepsini kapsayan bir organizasyon olma amacı taşıyan Alevi Bektaşi Federasyonu ile Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu’nun birlikte hareket ettiği söylenebilir. Her ikisi de Aleviliğin “İslam dışı özgün bir inanç' olduğunu ileri sürmektedir.

 


 

  ABF

* Hacı Bektaş Dergâhı: Alevilik-İslam ilişkisi konusunda Hacı Bektaş Dergâhı’nın görüşü son derece önemlidir. Bunu ayrı yazı konusu olarak ele alacağız.

Alevi Ocaklar ve Dergâhların Ortak Sesi:

Alevilik İslam’ın Orijinal Bir Yorumudur

Aleviliğin İslam içi mi İslam dışı mı olduğu konusunda Alevilerin ana gövdesini oluşturan Geleneksel Alevilerin tutumu son derece önemlidir. Yukarıda buna değinmiş olmakla birlikte burada daha ayrıntılı bir biçimde ele almak istiyoruz.

29–30 Ekim 2005 tarihlerinde İstanbul-Karacaahmet Sultan Dergâhı’nda Alevi Dedeleri, Anaları, Bektaşi Babaları ve Anabacılar’ın katıldığı bir kurultay düzenlenmiştir. “Türkiye Birinci Dedeler, Babalar, Analar, Anabacılar Kurultayı”nın ana teması Aleviliğin İslam’ın orijinal bir yorumu olduğunu biçimindedir.

“Kurultaya ev sahipliğini İstanbul’daki Karacaahmet Sultan Dergâhı, Şahkulu Sultan Dergâhı, Garip Dede Dergâhı, Erikli Baba Dergâhı ile Hollanda Alevi Dedeler Divanı yaptı. Böylece Türkiye tarihinde ve Alevi-Bektaşi tarihinde bir ilk gerçekleşti.

Kurultaya Aleviliğin-Bektaşiliğin tarihi dini merkezleri olan Dede Ocakları ve Dergâhlara bağlı; Dedeler, Babalar, Analar, Anabacılar katıldılar. Kurultaya 58 Alevi Dede Ocağına ve Bektaşi Dergâhına bağlı 350 Dede, Baba, Ana, Anabacı katıldı. İki gün süren toplantıda; 81 konuşmacı toplam, 810 dakika yaklaşık 14 saat boyunca gündemdeki sorunları konuştular.

“Türkiye Birinci Alevi-Bektaşi Dedeler-Babalar, Analar-Anabacılar Kurultayı” 29–30 Ekim 2005 tarihlerinde Karacaahmet Sultan Dergâhı’nda 400 Dede, Baba, Ana ve Anabacı’nın katılımı ile toplandı. Kurultay’da 58 ayrı Ocağa bağlı Dede ile Bektaşi Halife Babası, Babalardan 81 konuşmacı; toplam 810 dakika Alevilik, Ocaklar ve Dergâhları konu edindi. Sonuç olarak şu konular üzerinde görüş birliğine varıldı:

Tüm konuşmacıların ortak konusu son aylarda ve son yıllarda basında, radyo ve t.v. kanallarında bazı “Alevi” kişi ve kurum yöneticilerinin Alevilik adına olumsuz konuşmalar yapmalarına yönelik tepkilerdi. Bunları örneklemek gerekirse, bazı kişiler ve kurum yöneticileri bir ara Aleviliğin “Alisiz Alevilik” olması gerektiğini savunmaları onun ardında ise, “Aleviliğin İslam dışında” olduğu, “Aleviliğin ayrı bir din” olduğu, “Aleviliğin azınlık” olduğu en son ise sorumsuz bir kişinin kalkıp “Alevilerin Allah’a inanmadıkları” bunu ise toplumdan gizledikleri şeklinde iftiraya yönelik suçlamalardı.

Tüm konuşmacıların, bu gibi kişilerin Alevileri-Bektaşileri temsil etmediği, bunların Alevilik ile Alevi ana-babadan doğmuş olmaktan başka bir ilişkilerinin olmadığıydı. Aleviliğin ise, İslam’ın orijinal bir yorumu olduğu ve kısaca “Hak, Muhammed, Ali, Hünkar Hacı Bektaş Veli Yolu” olduğu şeklinde ifade edilmesidir. Hiç bir kişinin ya da derneğin kendini Alevi-Bektaşi ocak ve dergâhı yerine koymaması gerektiğidir. Alevi-Bektaşi inancı yaklaşık 1400 yıldır yaşıyor. Son elli yıldır ülkemizin özgül şartlarından dolayı bir toplumsal erozyondan sonra belli bir dağınıklık yaşanmıştır. Ama Alevilik-Bektaşilik yaklaşık 20 milyon kitlenin inandığı bir İslami yorumdur. Bugün bu inancı binlerce ocakzade dedesi, yüzlerce dergâh mensubu babası vardır. Aleviliğin-Bektaşiliğin kendini yeniden tanımlama diye bir sorunu yoktur. Tanımlamak isteyenler kendilerine uygun bir “Alevilik” yaratmaya çalışıyorlar.”

Alevilikteki tartışmaların anlamı nedir?

Bu tartışmalar sürecinde Aleviler arasında ciddi bir kimlik tartışması yaşandığı söylenebilir. İsmail Engin içerden bir isim olarak Alevilik’teki bu türden tartışmaları şöyle değerlendiriyor:

“Bugün yaşanan kimlik tartışmasının arka planında, hükümetlerin uygulamalarına duyulan tepkinin üzerine inşa edilmeye çalışılan 'dinin veya dini inancın ideolojikleştirilmesi' çabaları yer alıyor. Bu meyanda Alevilik siyasallaştırılmaya çalışılıyor. Kimlik tartışmaları da, özellikle Aleviliğin İslam dışı olduğu görüşü, bunun için bir alet olarak kullanılıyor. Böylece Aleviliğe ideolojik bir kimlik verilerek, Alevilik ideolojilere payanda yapılmaya çalışılıyor. Bu durum dinin siyasallaştırılmasına gidiştir. Köklerinden kopan/kopmuş, başkalaşmış ya da farklılaşmış yeni bir forma yol açıyor ve yeni bir muhtevayla donanmış davranış ve tutum 'üretim alanları'na yönelmeyi sağlıyor.”( İsmail Engin, Aleviliğin muhtevası boşaltılıyor, 7 Temmuz 2007 Radikal)

Konuyla ilgili ayrıntılar, IQ Kültür Sanat Yayıncılık’ta yeni çıkan “Misyoner Örgütlerin Kürt ve Alevi Operasyonu” adlı kitabımızda yer almaktadır.

* Bu yazı, Din Görevlileri Kültür Vakfı tarafından çıkarılan Hakses Dergisi’nin Ocak 2008 tarihli 517. sayısında yayımlanan makalemizin gözden geçirilmiş versiyonudur.

Editör: HABER MERKEZİ